Gazeteci Olarak Sevimsiz Olduğumu Biliyordum Ama...

Uğur Özteke

53 yaşına giren bir insan ve 35 yıldır manyakça gazetecilik yapmaya çalışan bir kişi olarak zaman zaman “ne kadar sevimsiz” ve “sevilmediğim halde çekinilecek bir insan” olduğumu görürüm. Bunu da mesleğimizin gerekliliğine bağlarım. Belki de kendimi kandırıyorum. Gerçekten de bir okka bal ile yenmeyecek bir tipim.

Ama gazeteci Shitika Anand’ın, Huffington Post’ta “Gazetecilerle neden flört edilmez?” başlıklı haberin metnini Kayseri’den bir dostum gönderince ne kadar antipatik olduğumu bir kez daha okuyarak anlayabiliyordum.  

Bakın Anand, Huffington Post’ta gazetecilerle flört etmemek için geçerli olan o 8 nedeni şöyle açıklamış; 1-) Hayatınızı paraya çevirebilirler. 2-) Çok iyi gözlemcidirler. 3-) Sosyal medya bağımlısıdırlar. 4-) Dilinizi düzeltebilirler. 5-) Söylediklerinizi unutmazlar. 6-) Zor yer beğenirler. 7-) Kendilerine ait zaman isterler. 8-) İşlerini aşktan bile ön plana koyabilirler...

Size bir şey itiraf edeyim mi? Tabii ki kendi adıma. Ben bunun gibi 8 değil 88 madde daha yazarım. Allah beni ıslah etsin. Bu yüzden de başta anam babam, eşim ve çocuklarım ile çalışma arkadaşlarım bir kez daha haklarını helal etsinler.

ZÜMRÜT VEBALİNDEN BÖYLE Mİ KURTULACAĞIZ?

Çok sevdiğim bir dostumun, dahası abisi ile yıllarca birlikte çalıştığım, hatta abisini gazetecilik mesleğine bulaştıran bir kişi olarak kendisini çok sevdiğim genç bir iş adamımız var. Geçen günde gazetemiz PUSULA’ya ziyaretimize gelmiş havadan sudan konuşmuştuk. Dahası şehri konuşmuştuk. Gittikten iki gün sonra bize aşağıdaki maili göndermiş. Maili okuyunca demek ki bunları yüzüme söylememiş ama doğru yazmış dedim. İşte genç bir iş adamının özünde bizi ve Konya’yı haykıran samimi görüşü:  

“Uğur abicim; 90 hemşerimizin vefat ettiği Zümrüt Apartmanı faciası henüz hafızamızdan ve de Türkiye’nin hafızasından silinmedi. Şehir dışından Konya'ya gelen misafirlerimizi gezilebilecek her yere götürüp Konya ile ilgili olumlu izlenimlerle ayrılmaları gayretindeyiz. Fakat gelen misafirlerimin birçoğu ‘Zümrüt Apartmanı neresi?’ diye sorarlar ve de ben o malum boş metruk alana götürür ‘burası’ diye anlatırdım. Onlar ise, ‘burası niye böylece kalmış neden bir şekilde örnek teşkil edecek, o masum insanların anısına bir çeşme, ağaç vb. bir şeyler yapılmamış’ diye, serzenişte bulunurlardı. Ben ise şehrimi ve yöneticilerimizi çok sevdiğim için susar ve hiçbir şekilde yorum yapamazdım. Evet yapamazdım. Yapamadım daha fazlasını hiçbir zaman anlatamadım!.. Çünkü sen beni tanıyorsun. Bunu yüksek sesle söylemek bile siyaseten muhalefet olarak algılanıyor. Ben ise genç bir iş adamıyım. Üstelik şehrimi, Başbakanımızı çok seviyorum.

Şimdi oradan gelip geçerken içim sızlıyor. Yüreğim yanıyor. Peki ya şimdi bana sorulduğu zaman ben neyi göstereceğim? Ve neyi anlatacağım? Farkında mısınız bilmem ama kocaman bir tabela asılı ve o alanda STÜDYO DAİRE yapılmaya başlandı. Yazık, yazık şimdi ne anlatacağım... M. B….”

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsanın mükemmelliği ve aklı kızmamasındandır. Eğer kızarsa, kızgınlığının aklına değil, aklının kızgınlığına galip gelmesi lazımdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Lama gibi yerlere tükürme alışkanlığından vazgeçtiğimiz zaman ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.