GEÇİP GİDEN ZAMANLAR

Hatice Filiz Çelik

Ramazan Bayramımız son hızıyla geçti gitti. Evde kapalı vaziyette geçmez dediğimiz dört günümüz öylece geçti. Bayramın gerçek anlamını kavrayamadık bu sefer. Tadını alamadık bu bayramın, tatlısız olmadı, sohbetsiz ve de el öpmesiz ise hiç  olmadı.

Telefonlar sarılmalarımızın yerini almadı. Mesajlaşmalar,  görüntülü aramalar, karşılıklı kahve içilerek hâl- hatır sormaların yerini dolduramadı.

En çok da yaş almış büyüklerimiz ve çocuklarımız için zor oldu.

Garip kaldığımız bu bayramın bir avantajı ise; stres altında çok çalıştığımız bahanesiyle, 3-4 günlük bayram tatili kaçamakları yapıp tatil beldelerine gittiğimizde ardımızda bıraktığımız büyüklerimizin hislerini anlamamız oldu belki…

Şu an herkes, genci- yaşlısı herkes, ilk defa böyle bir bayram geçirdi. Bir tarih dile geldi ve bizler de ilk defa o tarihi kitaplardan değil de yaşayarak öğrendik. Ve hala da içindeyiz yaşananların.

Ders aldık mı almadık mı!...

Sonu ne olacak ya da sonu olacak mı tüm bu yaşananların!...

Hayatımızda bundan sonra neler değişecek!...

Çok fazla soru var cevaplanmayı bekleyen. Bizimse kendimize sormamız gereken asıl soru belki de ben bu süreçte nasıl yaşadım, ne değişti hayata bakış açımda, kendime ne kattım olmalı. Bu sorular somut olarak olmasa bile yaşam tarzımızdaki değişikliklerde günden güne hep bizimle olacak.

Dost akraba kavramının önemi, yaşam tarzımızın aşırılığı, çalışma şartlarımız, çalışma amacımız, eğitim ortamımız, bizi besleyen entelektüel ortamların varlığı ya da yokluğu, uğraşılarımız, çocuklarımıza aktardığımız hayat anlayışı her şey ama her şey sorgulama gerektiriyor artık. En azından düşünen zihinler için…

Bu bahsedilenlerin ise, kesinlikle alınan eğitimlerle ilgisi yok elbette. Yani üniversite bitirip doktoraya başlamış olmamız hiç gerekmiyor kendi zihin sorgumuz için.

Sadece kendi ruhumuzu besleyen maddi manevi düşün gücü ile sakin bir ortamda (ki bu günlerde bunun için çokça da vaktimiz oldu) biraz tefekkür ile kendi cevaplarımızın peşine düşebiliriz.

Bunu yaparken de umutsuzluğa  ve strese kapılmadan, yaşadığımız zor anların sadece bize özel olduğunu düşüncesinden uzaklaşarak, içinde bulunduğumuz şartlarda daha fazla ne yapabilirim diyerek, yakınlarımızı incitmeden ya da onları ihmal etmeden, sağlığımızı da korumanın yollarına bakarak yola devam edebiliriz. Bu yol diğerinden, yani karamsarlıktan, daha kolay bir yol sanki.

Ders alanlardan, halimiz ve ahvalimiz hakkında düşünenlerden ve ümidini asla kaybetmeyenlerden eylesin bizleri Cenab-ı Hakk …

Sağlık ve huzurla kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.