Gelin Kaynana Hikayesi

Erol Sunat

Uzun uzun zaman önce, memleketin birinde, güzel bir şehir varmış. Bu şehirde, Vali Paşanın yanında Katip olarak çalışan genç bir delikanlı karısı ve anasıyla birlikte yaşarmış. Lakin, anasıyla karısı arasında kalmadığı tek bir Allah’ın günü yokmuş.

Dünya üzerinde en rahat, en huzurlu gelin Havva anamızmış, çünkü kaynanası yokmuş derler ya…Yeminle, dünya var olduğundan bu yana gelin-kaynana kavgaları hiç bitmez. Mevzu tükenmez. Kaynana ve gelin için kavga sebebi her an hazırdır. İki patlamaya hazır barut fıçısı kadın için bir kıvılcım yeter de artar bile.

Bir bakış, bir göz süzme, ortaya bir laf atma, evle ilgili herhangi basit bir konu şimşekleri çaktırır.

Kaynanam anam gibi, gelinim kızım gibi deseler bile, gelin ve kaynana birbirlerini sevemezler. Sever görünenleri ve istisnaları bir kenara bırakırsanız, her ev adeta savaş alanı gibidir.

Gelelim hikayemize;

Kaynana sedirde dedikoduculuğu ile ünlü bir komşu kadın ile oturmaktaymış. Gelin de hem onlara hizmet etmekte, hem de ev işlerini görmekteymiş.

Komşu kadın;

- Ahretliğim demiş, senin gelini, anası Kadir Gecesi doğurmuş. Oğlun hiçbir kadına-kıza yan gözle bakmaz, içki bilmez, işrete gitmez, melaike gibi bir çocuk.

Kaynana burnunu içini çekerek;

- Keşke demiş birileri de kıymetini bilseydi.

Gelin;

- O birileri ben mi oluyorum demiş, yazıklar olsun.

Kaynana;

- Bak gördün mü ahretliğim demiş nasıl da üzerine alınıyor. Halbuki, biz bizim dibimizdeki komşunun kızından bahsediyorduk.

Gelin, şerbet doldurmak için mutfağa gittiğinde komşu kadın;

- Aman ahretliğim demiş ne huysuz şeymiş bu böyle, demişlerdi de inanmadıydım. Bunun anası da böyleydi.

Kaynana;

- Ah demiş ah ne diyeyim. O sessiz sakin dediğin oğlum, tuttu bu münasebetsizi bir de kaçırıp eve getirdi. Ortalığı yatıştırana kadar benim rahmetli az uğraşmadı.

Komşu kadın;

-  Deme kız demiş, inan ki ben yaşlanıyorum. Bu kaçırma hikayesini nasıl atlamışım, hayret ki hayret...

Kaynana;

- Hemen düğün yaptık demiş kimselere sırrımızı açamadık. Bana kalsa, bu densizi mi alırdım?

Az sonra gelin şerbet tepsisi ile içeri girmiş ve;

- Bütün anlattıklarınızı duydum demiş, yarın bütün hikayeyi mahallede dinleyin artık. Nasıl olsa baş dedikodu yayıcı bizim evde. Utanmaz bir de anamla uğraşıyor.

Komşu kadın;

- Yok güzel kızım demiş, onu da nerden çıkardın?

Gelin;

- Kuyruk acın var değil mi demiş, babam seni değil de anamı alınca konuşursun böyle zevzek zevzek.

Kaynana;

- Doğrumu kız demiş (komşu kadının şöyle bir yüzüne bakmış) demek doğruymuş.

Komşu kadın alelacele evi terk etmiş. Gelin-kaynana baş başa kalmışlar.

Gelin;

- Bak ana demiş o kadını bir daha evimde görmek istemiyorum.

Kaynana;

- Bu ev ne zamandan beri senin oluyormuş demiş, o da gelecek başkaları da. Benim evimde oturuyorsunuz benim evimde, bunu kafana artık sok.

Gelin;

- Kocam demiş ev alır gideriz senin evinden, o zaman kimi istiyorsan davet edersin.

Kaynana;

- Oğlumu benden koparacaksın ha demiş bayramlarda bile yüzünü göstermeyeceksin.

Ay bana bir şeyler oluyor demiş kaynana düşmüş bayılmış. Gelin hemen vitrinden ayıltıcı kokular bulmuş, bir süre koklatmış.

Kaynana az sonra kendine gelince de;

- Bayılma numaranı olsa olsa oğlun yutar demiş, ben yutmam. Ana be, biz seninle hiç anlaşamayacak mıyız?

Kaynana;

- İki dünya bir araya gelse demiş mümkün değil. Zorla değil ya, bu eve geldiğin günden beri, içime sinmedin.

Gelin, gülerek;

- İyi de demiş ben seninle değil, oğlunla evliyim. Gözü benden başkasını görüyor mu? İlk görüşte ben ona, o bana vuruldu. Kaçalım mı dediğinde bir an bile tereddüt etmedim.

Kaynana;

- İyi halt ettin demiş, yaktın oğlumun başını... Mektep medrese görmüş oğlana, okuma yazmayı zor öğrenmiş bir kız...Allah bilir okumayı bile söktüğünden emin değilim.

Gelin;

- Oğlun bana neler yazmamıştı ki demiş. Saymaya başlasam, gerçekten düşüp bayılırsın…

Kaynana;

- Pek bilir demiş, pek bildiğinden gözünü çıkardı. Senden güzel, senden tahsilliler varken bula bula senin gibi kendini beğenmişi buldu.

Gelin, gülerek kaynanasının etrafında bir dönmüş.

- Ana be demiş, ben de güzelim vallahi. Seni anlatanlar da şehrin en güzel kızıydı diyorlar.

Kaynana gururlanarak;

- Bir bakan bir daha bakardı demiş (derin bir ah çekerek) Ben de rahmetli kocamı çok sevmiştim.

Gelin;

- Ne güzel demiş o zaman beni ve kocamı neden anlamıyorsun? Biz de birbirimiz çok seviyoruz.

Kaynana;

- Seninkisi sevgi değil demiş düpedüz yamanma. Oğluma analı-kızlı büyü yaptınız.

Gelin;

- Büyüye ne gerek demiş, biz birbirimize büyülenmiştik.

Kaynana konuyu değiştirerek;

- Sen demiş az önce kocam ev alır gibi bir şey söylemedin mi?

Gelin;

- Evet demiş ne var bunda, gelmeden bir gün önce haber verirsin. Eğer müsaitsek buyur gel deriz.

Kaynana;

- Ne yani demiş, oğlumun evine izin alarak mı geleceğim? Kapınızı tekmeler öyle girerim.

Gelin kahkahalarla gülerek;

- Gördün mü anam demiş, dananın kuyruğunu nasıl koparttık. Dur sana bir kahve yapayım.

Kaynana;

- Eksik olsun senin kahven demiş, içine zehir falan atarsın. Kendi pişirmediğim kahveyi içmem. Hem oğluma ev aldırmaya kalk, hem de beni oğlumdan uzaklaştır. Akşam bunları oğlana anlatmazsam...

Gelin;

- Benden de selam söyle demiş, benim kocam şakayı da ciddiyi de ayırır.  

Gelin geline, kaynana kaynaya, komşu komşuya, damat damada, kız anası, kıza anasına, fitne fesat fitne fesada, dedikoducu dedikoduya benzer…

Bir kıssadır anlattığımız, kıssadan hisse alınmalı biraz da ibret, benzerlik varsa tamamen tesadüften ibaret, ne kimse alına, ne gücene, ne de gönül koya…

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir başka sefere daha güzel bir hikaye anlatırız inşallah…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.