Gelişmekte Olan Ülkelerde Ekonomi

Barbaros Ulu

—Ben bu piyasayı anlamış değilim.

—Piyasa derken?

—Ekonomiden bahsediyorum.

—Ne var ekonomide?

—Neler yok ki! Anlayabilene aşk olsun!

—Buna serbest piyasa diyorlar.

—Tamam, serbest piyasa da… Nasıl bir piyasa ki fiyatlar yerinde sayıyor sayıyor. Sonra bir bakmışsın, tavan yapıyor. Haliyle mali gücümüzü sarsıyor, alım gücümüz azalıyor.

—Dediğin bu durum, gelişmekte olan ülkelerde oluyor hep.

—Nasıl gelişme bu? Gelişiyor muyuz yoksa geriliyor muyuz?

—Gelişmekte olan ülkelerin başat sorunu enflasyonla mücadeledir. Her gelen hükümet, enflasyonla mücadele için gelir. Ben enflasyonla mücadele ediyorum diye ne memuruna verir ne de işçisine. Çünkü verdiği bir kuruş fazla zam, enflasyonu azdırır düşüncesine inandırır kendisini. Doğru dürüst yatırım yapmaz. Döviz kurunu fırlatacak icraatlardan kaçınır, yaptığı icraatlar da zorunlu yatırımlardır. Bunu da ülkeye giren sıcak para ile yapar.

—Ne demek sıcak para?

—Elindeki parasını yatırım yapmayan; faiz, repo, bono, devlet tahvili ve dövizde değerlendiren kişilerin parası. Sıcak para güvenli limanları sever. Asla riske girmez ve riski de sevmez. Bu para ülke ülke gezer. Kendi ülkesinde tutmaz parasını. Çünkü kendi ülkesinde vergi vermesi gerekir, üstelik faiz oranları yüksek değildir. Bizim gibi faiz oranları yüksek, döviz kurunun inişli çıkışlı seyir izlediği ülkelere yatırarak paradan para kazanırlar. Önünü gördüğü zaman parasını senin ülkene getirir, paraya para demez. Çünkü paradan para kazanır. En ufak bir riskte parasını başka ülkeye kaydırır.

—Tefecilik bu!

—Günümüz tefecisi denebilir bunlara. Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkeler bu tefecileri çok sever. Hatta bize yatırım yapsınlar diye teşvik bile ederler. Çünkü ülkeye bu tür para girdi mi piyasa canlanır, vatandaşın cebi para görür, devlet yatırım için kesenin ağzını açar.

—Enflasyonla mücadele bunun neresinde?

—Ülkede sıcak para olunca devletin likidite sorunu olmaz, piyasaya para sürülür, krediler düşürülür, ekonomiyi canlandırmak için müteşebbislere teşvikler verilir, fiyatlar yükselmez. Hatta fiyatlar yerinde sayar. Vatandaşın alım gücü artar. Enflasyon oranları düşük çıkar. Herkeste ekonomi düzeliyor havası oluşur. Bir sevinç bir sevinç!

—İyi değil mi bu?

—Hep böyle gitse eh diyelim. Ama gitmiyor işte. Bir gün bakmışsın ki ekonomideki bu yalancı bahar, yerini önce son bahara, ardından kışa bırakır. Çünkü paran döviz karşısında erimeye, enflasyon yüksek çıkmaya, faiz oranları yükselmeye başlar.

—Neden böyle olur?

—Para asla riski sevmez dedim ya. Asla risk üstlenmez. En ufak bir riskte sıcak para kaçmaya başlar. Faturasını da orta ve dar gelirli öder, dün olduğu gibi bugün de. Çünkü enflasyon azmasın diye baskı altında tutulan ekonomi patlar, enflasyon alır başını gider. Bundan sonra tekrar kemer sıkma dönemi başlar, tekrar başa dönülür. Çünkü sil baştan enflasyonla mücadele edilmesi gerekir. Aynı parayı almana karşılık paran erir gider, fiyatlar uçar. Alım gücün azalır. Firmalarda iflaslar baş gösterir, işçi çıkarmalar artar, işsizlik çoğalır.

—Bundan kurtuluş yok mu?

—Uyguladığımız bu ekonomik sistem devam ettiği müddetçe sürekli aynı durumla karşılaşacağız. Önce yalancı bahar, ardından kış! Dua et, tufan olmasın. Döngü hep bu şekilde devam edecektir. Bu durumdan kurtulmak için üretime dayalı bir sisteme geçmemiz, ithalat ve ihracat dengesini kurmamız gerekiyor. Biz bu dengeyi kurmadıkça cari açık her zaman başımızın belası olacaktır. Bu da çok zor! Çünkü enerji, akaryakıt, doğalgaz, teknoloji vb. için dışa bağımlıyız.

—Sonuç?

— Yersen… Gelişmekte olan ülkelere biçilen rol bu! Çekmeye devam edeceğiz maalesef. Ne öldürür, ne de ondurur. Öldürmezler. Çünkü sağmaya devam edecekler. Ondurmazlar. Çünkü ayağa kalkmanı istemezler.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.