GİDEN GELİR Mİ?

Abdullah Yıldırım

7 Haziran seçim sonuçları ilginçti. 13 yıl süren AKP dönemi kapanıyor gibi bir his oluştu. Millet yönünü muhalefete çevirdi. Fakat garip bir olay oldu; muhalefet kendi içinde anlaşmayı bir kenara bırakın, birbirlerine selam bile vermez bir noktaya geldi. 7 Haziran’ın yıldızı MHP, AKP ile de CHP ile de koalisyon kurabilirdi, ülkücülerin iktidara gelmesi an meselesi idi ama yapılabilecek en son işlerden biri yapıldı. MHP, erken seçime gidilmesi için AKP'nin uzattığı dalı maalesef tuttu ve AKP yine tek başına iktidar oldu…

İki milyon oy kaybedildi. 7 Haziran’ın yıldızı, 1 Kasım’da maalesef sonuncu oldu. Devlet Bahçeli özünde iyi insan, asla yolsuzluğa bulaşmamış, dünya nimetleri ile ilgilenmemiş, Türk milliyetçisi, bu konuda kimsenin şüphesi yok...  Ama bazen bu yetmeyebiliyor. Ben Mustafa Kalaycı'nın nasıl mücadele ettiğini gördüm. Olayları yüzlerce kez anlattı ama maalesef yetmedi. Çünkü Türkiye; genel başkanların ülkesi, Devlet Bey’in iyi niyeti olayı sürükleyemedi. Aslında MHP'nin muhalefete gerek kalmadan kurultayı toplaması, ülkücüleri de iki arada bırakmaması lazımdı. Şimdi ülkücüler bir noktada, ya muhalefeti, ya da genel merkezi tutmak zorunda kalacaklar.

Bazen yenilenmek iyidir. Devlet Bey’e büyük bir vefa var. Kırılmasına kimsenin gönlü olmuyor ama partilerin amacı da iktidara gelmek. Eğer muhalefete devam edilecekse, bir müddet sonra gidenler gelmeyeceği gibi eldekilerin de kayma ihtimali  oluşabilir.  Yol açılmalı, genel başkan da aday olmalı, adı geçen kim varsa aday olmalıdır...  Olsun ki kimin ağırlığı olduğu ortaya çıkmalıdır. Ülkücü, ülkücüden asla rahatsız olmamalıdır ama şu unutulmamalıdır ki çok değerli bir ülkücü kadro, heba oldu. Önemli yerlere gelemediler, kimi küstü, kimi emekli oldu, kimi ülkücüler de kaybolup gittiler. Bu kadar büyük bir Türk milliyetçisi kitleyi küstürmek de kimsenin haddi değil. Büyük olan harekettir, başbuğun oğlunun gittiği yerde ülkücüler dimdik duruyorsa partinin geleceğini de ülkücü kadrolara bırakmak lazım. Bunun uzatılması zamana yayılması asla sonucu değiştirmez…

Suriye ve Rusya krizi göstermiştir ki AKP iktidarında, gerçekten son söz Cumhurbaşkanı’nındır. İnisiyatifi eline aldı ve sonuna kadar götürdü. Zor dönemeçlerin atlatılması, yeni nesiller için, yeni bir lider arayışı getirmez. Mevcudu bilirler ve onu desteklerler. O zaman yenilenme olmazsa gelecekte yapılacak bir seçimin sonucu bu günden bellidir. Başbakan, yavaş yavaş partiye hakim olmakta, grafiğini yükseltmektedir. O zaman muhalefet ne yapacak; mutlaka kendini yenileyecektir. Buna bir noktada mahkum, hatta zorunluluktur.

Türkiye çok değişmektedir. Yeni nesil gençlik, bizlerin aylarca kurs alarak yapabildiklerini yapmakta, ufuklarını hızla geliştirmekte ve en önemli beklentilerinin içine muhalefet  yer almamaktadır.  Eğer  muhalefet partileri, bu dönemde önlem alamazlarsa, bir şekilde gündeme gelmezlerse, açık yazalım, bu iktidar  üç dönem bile daha gidebilir ve yakında da başkanlık gelir...  Eski şekil muhalefet yönteminde  başarılı olunmamışsa, denendiği halde başarılı olunmuyorsa, o zaman denenmemişler denenmesinde yarar  vardır. Bu durum en kısa dönemde netleşmelidir...

Kesin olan bir durum vardır; 7 Haziran'da büyük fırsat kaçmıştır. MHP kurultayını  3 sene sonra yaparsa daha büyük fırsat kaçacaktır...  Bu durum değişmezse Japonya’daki liberal parti gibi tek parti 30 yıl sürecektir... Değişim olmazsa durum ona gitmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.