GÜVENİLİR GIDA HERKESİN HAKKIDIR

Ahmet Öztemel

Belediyede idarecilik yıllarımda asli görevlerimizden olması yanı sıra halk sağlığını önemsememiz nedeniyle de gıda denetim ve analizleri işimizin önemli bir  kısmı idi. Şansım; çok nitelikli, gönüllü, liyakatlı ve en önemlisi güvenilir karakterde denetim elemanı çalışma arkadaşlarım olmasıydı. O günlerin Konya sınırları içinde bulunan önemli bir bisküvi fabrikasının gofretinin laboratuvar analizinde yağında sorun çıkmış ve elbette yasal işlemleri yapmıştık. Firmanın bir yetkilisi telefonla aradı ve bölgemizde bulunan rakip bir bisküvi fabrikası nedeniyle analizden kuşku duyduklarını iletti. Kendisine eş numuneyi tahlil ettirebileceklerini, ürünlerini Belediye kreşlerimizde de tercih ettiğimizi tahlil sonucundan bir Konyalı olarak şahsi üzüntü duyduğumu, kusuru tedarikçilerinde aramaları gerektiğini ilettim. Teşekkürle kapanan telefondan yaklaşık iki ay sonra tekrar aldığımız numunede sorunun düzeldiğini mutlulukla görmüştüm. O yılların Altındağ’ında ekmek satanın ekmek verdiği eliyle para almamasını; lokantalarda tabak içinde ambalajsız gelen kürdanların içine para üstü konmamasını eğitimlerle sağlamamız üç yılımızı almıştı. (paralar mikrop yuvasıdır.)

Yıllar geçti aradan ama mevzuata uygun nitelikte olmayan gıdalar (taklit/tağşiş) bugün de maalesef yaşamımızın içinde. Bugün için sevindirici olan nokta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın taklit, tağşiş sayılan ürünleri markalarıyla birlikte kamuoyuna açıklaması. Zeytinyağı dışında karışım içeren zeytinyağları, jelatin veya nişastalı yoğurtlar, bitkisel yağ katkılı güya tereyağlar, süt yağı harici yağdan üretilen kaşar peynirleri, nişastalı/bitkisel yağlı eritme peynirleri, baş ve kanatlı eti karıştırılmış sözde dana etli sucuklar, daha beteri at/domuz etli köfteler gene karşımıza çıkmış ne yazık ki. Emmoğlu, Demircioğlu, Gölsüt, Mehmetağa, Cannur, Dorak süt ürünleri; Zinciret (Selcan) marka başeti/kanatlı eti katılmış sözde dana sucukları kentimizin taklit/tağşiş ürünleri.

Ben niteliklere uygun olmayan gıda ürünleri üreten/satan firmalara bağlı oldukları meslek kuruluşlarının da yaptırımlarda bulunması gerektiğini düşünürüm. Ahilik geleneği sürdürülmeli. Bu tür ürünleri piyasaya sürenlerin sadece kendi markalarına değil, o ilin tüm markalarına da zarar verdiğine inanırım. Bir zamanlar sempati duyup tercih ettiğim Akhisar menşeili ürünleri son zamanlarda isimleri sıkça taklit/tağşiş ürünler arasında geçtiği için ayrım yapmadan tercih etmiyorum artık. Marka olmak zor ama marka adını korumak çok daha zordur. Kısa günün kârı mantığıyla niteliklere uygun olmayan gıda üreten firmalar hem halk sağlığıyla oynamakta, hem helaline haram katmakta hem de o ilin diğer üreticilerinin de adını riske etmektedir.

Ben hem kendim, hem kentim, hem de ülkem için iyi ki Torku var diyorum. Artık “doğrudan” mağazalarıyla Konya dışında da ürünlerine rahatça ulaşılabilen Torku markasını bugünlere getirenlere, üretenlere, satanlara teşekkür ediyorum. Daha da büyümesi, gelişmesi ülkemin de yararına. Torku sadece güvenilir ve nitelikli ürün satmakla yetinmiyor, sosyal sorumluluk projeleriyle kentime ve ülkeme de katkı sağlıyor. Bir tüketici olarak kazancını kentimde bırakan firmaları, istihdam sağlayanları, kazancını gene kentime sosyal sorumluluk projeleri/sponsorluklarla harcayanları ürünlerini satın alarak desteklemeliyiz. Desteklemeliyiz ki bu tür firmaların sayısı artsın. Otogardan Konyaspor’a gelen cüzi geliri mahkemelerden iptal ettiren firmalar gerçeğini yaşadığımız için bu tür girişimler beni heyecanlandırıyor ve böylesi firmaları çok takdir ediyorum. Sağlıklı gıdalar, sağlıklı çevre koşullarında sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.