GÜZEL İNSAN SÜLEYMAN SEBA

Emre Tanrıver

Çarşamba akşamı, yalnızca Beşiktaş değil, Türk futbolu efsane bir başkanını kaybetti. Süleyman Seba, yalnızca Beşiktaş’ın değil, tüm kulüplerin başkanıydı. Yaşım itibariyle Seba dönemini pek hatırlamasam da okuduklarım, duyduklarım; onu tanımama, sevmeme yeter de artar bile. Vefatının hemen ardından Fenerbahçe, Galatasaray ve Bursaspor kulüp televizyonlarının kendi yayınlarını kesip, bu güzel insan için özel yayın yapmaları bile Seba’nın tüm kulüplerin başkanı olduğunun bir kanıtı. Bu yüzdendir ki Süleyman Seba ismi sonsuza dek yaşatılmalı. Beşiktaş’ın yeni stadında Süleyman Seba ismi mutlaka ama mutlaka yer almalı. Kulübün hayata geçirmeye çalıştığı üniversite projesinde, Süleyman Seba’nın ismi mutlaka yer almalı: Beşiktaş Süleyman Seba Üniversitesi. Türkiye Futbol Federasyonu, Seba adına tesis yaptırmalı ya da tesislerden birine Seba’nın ismi verilmeli. Şampiyonlar Ligi’ndeki Arsenal maçına Süleyman Seba tişörtleriyle çıkılmalı, siyah bant ve saygı duruşu için UEFA’dan izin alınmalı. Efsane başkanın Beşiktaş’a ve Türk futboluna kattıklarının yanında bunlar hiçbir şey. Yazımı, Feyyaz Uçar’ın güzel insana mektubundan bir alıntı yaparak ve o mektupla noktalamak istiyorum. “Onu yazmak o kadar zor ki… Niye ki bu çabam? Onu altın harflerle yazan tarihten daha iyi anlatamam ki.”

İşte Feyyaz Uçar’ın, efsane başkana mektubu:

“Ayda yılda bir gelirdi. Yeter de artardı bu geliş. Hepimizi karşısına alır, lafını ortaya söylerdi. Unutulmayacak sözler miydi yoksa onun sözleri mi unutulmazdı, anlamazdık. Sık değiştirmediği kahverengi ceketinin üst cebindeki mendili hep biz kirletirdik. Ya akan burnumuzu ya da kaçan gollerin ardından döktüğümüz gözyaşlarımızı silerdi o mendil. Çocuktuk işte… Ama büyük başkan bizi adam yerine koyar, o şanlı formayı ısrarla bize giydirirdi. Adalelerimiz gözüksün diye kısa tuttuğumuz şortumuzu ve malzemeci Ahmet abimizden “ne eeedecen” deyip verdiği tozlukları giyip, çivili kramponlarımızı da yandan bağladığımızda hakikaten koca adamlar gibi dururduk.
 Aslında bizi adam yapan o formaydı. “Şeyini şey yaptınız” dediğinde biz neyi kastettiğini bilirdik. Lafını kısa keser, söylediğini de unutmazdı. Belki de hiçbir şeyi unutmadığı için unutulmaz olacak Sayın Seba. Ekranı da pek sevmezdi. Ne önünü ne de arkasını. Onu yazmak o kadar zor ki… Niye ki bu çabam? Onu altın harflerle yazan tarihten daha iyi anlatamam ki… Ben, Metin-Ali’nin Feyyaz’ı, Rıza’nın ön direk takipçisi, Şifo’nun pas duvarı, Les Ferdinand’ın çapraz koşucusu, Samet abinin kibarı ben… Seni, o aramıza giren herkesten çok seviyorum ve biliyorum ki sen de bu başına buyruk, inatçı evladını seviyorsun… Gitme büyük başkan sakın gitme… Çünkü ben sana gelemedim…”

Biz sana gelemeden sen bizden gittin. ‘Türk futbolu, son beyefendisini kaybetti.’ Mekanın cennet olsun güzel insan, efsane başkan. Nur içinde yat…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.