HAYATTAN TAT ALABİLİYOR MUSUNUZ?

Muzaffer Kırmacı

Bu dünyada hayattan tat alabilen çok az insan vardır.

            İnsanların büyük bir çoğunluğu dünyanın hay-huyları ile geçirirler ömürlerini. Bir şeyleri düzelteceklerini sanırlar. Oysa ilk düzeltilmesi gereken insanın kendisidir.

            Ne güzel ifade ediyor Yunus;

            “İlim ilim bilmektir,

            İlim kendin bilmektir.

            Sen kendini bilmezsin,

            Ya nice okumaktır.”

            İnsan, Yunus’un da ifade ettiği gibi kendisini bile tam anlamıyla bilmeden, tanımadan etrafındaki şeyleri değiştirmek, düzeltmek istemektedir. Oysa kendisini tanısa belki de etrafı kendisi için teferruat olacaktır. “Bana ne onun bunun derdinden. Ben kendi derdime bile çare olmayı bilemezken, başkalarına derman olmak mümkün mü?” diyebilirsiniz.

            “Bana ne onun bunun derdinden” anlayışı haliyle İslami bir anlayış değildir. “Kendin için istediğini din kardeşin için de istemedikçe kâmil Müslüman olamazsın” diyen bir dinin mensubuysan, başkalarının derdi ile de ilgileneceksin. Başkalarının derdi ile dertleneceksin.

            Ancak söylemek istediğim o değildir.

            “Kendisi himmete muhtaç dede/nerde kaldı gayriye himmet ede” derler ya, işte öyle. Kendisine faydası olmayanın başkasına nasıl faydası olsun. Demek oluyor ki, insan önce kendisi için bir şeyler yapacak, sonra da çevresine faydalı olmaya çalışacak. Bunun için de önce kendisini tanımalıdır.

            Çocukken, bir an önce büyümek istiyor insan.

            Bir an önce büyüyecek, anne olacak, baba olacak, iş sahibi olacak, kendisi kazanacak, kendisi harcayacak. Geçmeyeceğini sandığımız zaman ışık hızı ile geçiyor, özlediğimiz rollere kavuşuyoruz. Bir de bakıyoruz ki başımız göğe ermemiş. Bu defa da çocukluğumuz özlemeye başlıyoruz. Ama o günlere geri dönebilmek ne mümkün.

            Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişsinizdir.

            Babalarımızı, analarımızı öteki âleme yolcu etmiş, artık onların görevlerini üstlenmişizdir. Dün onların yaptıklarını bugün biz yapıyoruz.

            Yarın da bizim çocuklarımız bizim görevlerimizi devralacaklar.

            Ahirete giderken kimse bir şey götürmüyor amellerinden gayri.

            Geride bıraktığımız ise hanlar, hamamlar, bağlar bahçeler değil hoş bir seda olmalı aslında. Gerisi hep teferruat…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.