HEY ONBEŞLİ, ONBEŞLİ ….

Uğur Özteke

Güneşli içimizi ısıtan günlerin ardından yine gökyüzü kapandı, puslandı. Biraz sis biraz da hava kirliliği derken gökyüzü gri renge bulandı. Aman ha dikkat!! Hava ne kadar kapanırsa kapansın yeter ki sizin o güzel gönülleriniz kapanmasın.

Malum pazar günlerinin okurlarımızın pek çoğunun tatil olması münasebeti ile etliye sütlüye karışmamaya gayret ederiz.

Gerçi zaman zaman bazı pazar günleri kantarın dozunu kaçırırız da. Ancak sonuçta işi ortadan idare etmeye çalışırız.

  1. yine orta şeritten gitmenin gayreti içerisinde inşallah beğeneceğiniz bir pazar yazısı yazmış oluruz.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ’NİN HASTALARI MAĞDUR

Hafta boyunca sizlerin tercümanı olmaya çalışarak birkaç küçük dokundurmanın dışında toz kaldırmadık. Sizlerden gelenlere göz attığımız zaman ÇINAR rumuzlu okurumuzun isteği gerçekten yöneticilerimizin rahatlıkla çözebilecekleri bir konu olarak dikkatlerimizi çekiyordu.

Bu konuyu Belediye yöneticilerimize bir kez de, biz iletelim istiyoruz.

“Uğur Bey bir de şu kampüs karşısına bir bakıp da yazsanız ben Selçuklu Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, BİMER sırasıyla yazdım ama hiç bir sonuç çıkmadı.

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gelen hastalar ve Selçuk Üniversitesi’ne gidip gelen öğrenciler Selçuk Üniversitesi eski girişi üst geçitten yolcu otobüslerine binmektedirler ve dolayısıyla da zamanı geliyor yarım saat bekliyorlar. Oraya bir otobüs durağı gibi veya başka en azından rüzgarı biraz olsun kesebilecek bir şey yapılmasını bana söylediler ben de yukarıda belirttiğim şekilde bilgilendirdiğim yerlere rağmen hâlâ cevap alamadım.”

…………

Bu okurumuzun isteğinin Büyükşehir Belediyesi için çok küçük bir çalışma olduğunu ve durumun vatandaşın istediği şekilde düzeltilmesi için yasal bir sıkıntı yoksa hemen yapılacağına inanıyoruz. Ve yetkililerimize de şimdiden teşekkür ediyoruz.

AH O ECDAT AHHH, BİZ ONLARIN AYAKLARINA SU DÖKEMEYİZ

Yine Projeci Murat rumuzlu okurumuz öyle bir yerden dokunmuş ki, okurumuzun dediklerine kitap yazmamız gerekir. Nerede o mübarek ecdadın torunları ha?

Neyse buyurun Projeci Murat Bey bakın nereden yaramıza basıyordu?

“Ecdat 150 yıl önce demiryolunu yaparken hiç bir yerleşimin içinden geçmemiş çok kenarından geçmiş. Biz 2014’te şehrin göbeğinden geçirerek ulaşımı kilitledik. Acaba Aşağı Pınarbaşı’ndan itibaren OSB’nin dışından, Kaşınhanı çıkışına bağlanıp şehir içi güzergah METRO olarak kullanılamaz mıydı? Hiç düşündünüz mü?

…………….

GELELİM BİR TARİH NOTUNA VE İNSANLIKTAKİ SEVİYEMİZE

Epey oldu yurt içinden yurt dışından yine yoğun bir şekilde şehitlerimiz geliyordu. Millet olarak içimiz kan ağlıyordu. Çok sevdiğim, akıllı, zeki, çalışkan can dostum bir bürokrat kardeşim şöyle bir mail göndermişti;

Hey onbeşli onbeşli

Selâmün aleyküm Uğur abi, cumanız mübarek olsun.

Gazetenizin internet sitesinde yer alan, “Konyalı şehidin cenaze programı belli oldu” başlıklı haberde; “Suriye'nin El Bab bölgesinde yürütülen operasyonda şehit olan Ereğlili Uzman Çavuş Burak Boz’un cenaze programı belli oldu” şeklindeki metni okuduğum gün, mesai çıkışında bir manzarayla karşılaştım.

Kayalıpark’ta otobüs beklerken, iki Suriyeli gencin birbirine kartopu atıp şakalaştıkları ve parka adını veren buz tutmuş kayanın bulunduğu süs havuzu ve etrafında selfie çektirmelerine şahit olunca doğrusu içim acıdı.

Hani yaptığımız iyiliği başa kakma anlamında değil ama insanın biraz duyarlı olması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü sen burada şakalaşıp kartopu oynarken, selfie çektirirken, senin ülkende Türk askerleri şehit düşüyor.

Diyeceksiniz ki biz çok mu duyarlıyız? Onda da haklısınız. Onlarca şehitlerimizin olduğu günlerde, sanki hiçbir şey olmamış, ortalık güllük gülistanlıkmış gibi yarışma programlarında, evlendirme programlarında göbek atanları görünce de diyecek bir şey bulamıyorum.

Çocuklarıma her zaman övünerek söylüyorum. Rahmetli dedem “İstiklal Madalyası” sahibi, onunla gurur duyuyorum. Bir bu gençlere bakıyorum, bir de Çanakkale’de şehit düşen ve adına türküler yazılan (Hey Onbeşli) 15 yaşındaki Tokatlı çocuklara, onlar Çanakkale’ye gönüllü gitmişlerdi.

Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, gazilerimize ve onların ailelerine minnet ve şükranlarımı sunuyorum. İstiklal Marşımızın şairi rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.’

Hürmet ve saygılarımla.”

 

 

Biz ağlıyoruz, siz ağlıyorsunuz millet olarak şehit ateşi içimizde. Bu maili bir kenara saklamıştım. Şimdi bu günlerde Allah bir daha, bir daha yaşatmasın yine şehitlerimiz yüreklerimizi yakıyor. Bu mail aklıma geldi. Şu türkünün nereden geldiğini biraz daha öğrenmek istedim.

Çanakkale Savaşı’nda 15 yaşında gönüllü asker olarak cepheye giden kahramanların duygu, düşünce ve hikayelerini anlatan "Hey Onbeşli" türküsünün söz yazarı Adanalı İboş Ali Ağa isminde bir halk ozanı imiş.

Araştırmacı-tarihçi ve yazar Cezmi Yurtsever, Mart 2013’te Çukurova Oğuz Boyları Derneği’ndeki konferansta konuşan folklor uzmanı Halil Atılgan’ın, "Hey Onbeşli türküsünün söz yazarı İboş Ali Ağa’dır. Seferberlik yıllarında Adana’dan Tokat’a askere giden İboş Ali, Adana’dan sevdiği kız Hediye için genç yaşta askere giden askerlerin durumlarını açıklayan ‘Hey Onbeşli’ türküsünü yazmıştır" açıklamasının ardından Yurtsever şöyle diyor;

"Adana Asri Mezarlığı’na gittim ve burada Çanakkale’ye genç yaşta giden kahramanların anısına söylenen ‘Hey Onbeşli’ türküsünün söz yazarı İboş Ali Ağa’nın mezarını buldum. İboş Ali’nin Adana Asri Mezarlığı’nda bulunan aile mezarlığındaki mezar taşında Adana’nın ilk saz ve söz ustalarından İboş Ali (Boğaç) Ağa, ruhuna fatiha, doğumu 1889, ölümü 1959.

Adana’da soy ismi Boğaç olarak da bilinen İboş Ali Ağa’nın soyundan gelen akrabaları da var. Halil Atılgan’ın yaptığı araştırmalara göre Çanakkale kahramanları için söylenen ‘Hey Onbeşli’ türküsü Adana’da yıllardır İboş Ali Ağa tarafından söylenmiş. İboş Ali, Adanalı Topal Selahattin’in kızı Hediye’ye olan aşkının açıklaması olarak ‘Hey Onbeşli’ türküsünü yazmış.

Muzaffer Sarısözen tarafından 1952 yılında Ankara’da Adanalılar gecesinde notası ile söylenerek okunmuş" diyor.

İBOŞ ALİ GENÇLERİN ASKERE GİTMELERİNDEN

ETKİLENEREK TÜRKÜNÜN SÖZLERİNİ YAZMIŞ

Çanakkale Savaşı esnasında Anadolu’nun her yerinden Rumi-1315 doğumlu olanların (Miladi 1899) 15 yaşında gönüllü olarak vatan savunması için cephelere gitmeye savaşmaya karar verirler. Çanakkale Savaşı’nın efsanevi 57. Alay’ın kumandan ve neferlerinin tamamına yakını şehit olurken, şehitler içinde 9 yaşında su taşıyarak ‘sakalık’ yapan bir çocuk da vardır.

Seferberlik esnasında Adana’dan askere genç yaşta askere gidenlerin durumlarını gören İboş Ali, vatan görevini yaptığı Tokat’ta da 1315 doğumlu gençlerin askere gitmelerinden etkilenerek “Hey Onbeşli” türküsünün sözlerini yazdı.

Türkünün sözleri şöyle:

“Hey onbeşli onbeşli

Tokat yolları taşlı

Onbeşliler gidiyor

Kızların gözü yaşlı

Aslan yarım kız senin adın hediye

Ben dolandım sen de dolan gel beriye

Fistan aldım endazesi on yediye

Giderim elinizden

Kurtulam dilinizden

Yeşil baş ördek olsam

Su içmem gölünüzden

Aslan yarım kız senin adın hediye

Ben dolandım sen de dolan gel beriye

Fistan aldım en dazesi onyediye

Gidiyom gidemiyom

Sevdim terkedemiyom

Sevdiğim pek gönüllü

Gönlünü edemiyom

Aslan yarim kız senin adın Hediye

Ben dolandım sen de dolan gel beriye

Fistan aldım endazesi on yediye”…..

………….

İnsan olan, birazcık yüreği olan, Allah’tan korkup kuldan utanan bir insan bunlardan hâlâ mı etkilenmez? Hâlâ mı ağlamaz? Hâlâ mı kendinden utanmaz? Hâlâ mı vur patlasın çal oynasın para pul makam şöhret için yalan dünyanın nimetleri adına her şeyi mubah sayar?

Evet, ecdat yukarıdaki yazdığımız ecdat.

Evet, millet 9 yaşında, 15 yaşında gözünü kırpmadan vatan için şehit olan bu millet.

Evet, bizim anamız bacımız Nene Hatun…

………..

Biz bu mübarek insanların torunları isek ve bugün şehit cenazelerine bile gitmiyorsak sizce bu işte bir terslik yok mu?

……………

Hakkınızı helal edin. Kimsenin tatil gününde canını sıkmak istemiyorum. Sadece Cenab-ı Allah’a dua etmeye çalışıyor ve bizi affetmesi için yalvarıyorum.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsan, meyvenin çekirdeğini taşıması gibi, ölümü kendi içinde taşımaktadır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hafta sonu trafiğinde direksiyon başında, araç içinde eşimiz, çocuklarımız, anamız olduğu halde “trafik canavarı” olmayı bıraktığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.