Hey yıllar, yenilmedik sana: Kırk bir kere maşallah

Prof. Dr. Füsun Sunar

Doktor olmak…
Birçok insanın çocukluk hayali. Beyaz önlük, stetoskop, hayat kurtarma arzusu… Ancak bu hayali gerçeğe dönüştürmek kolay değildir. Emek ister, sabır ister, çokça da fedakârlık.

1984 yılında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandığımda duyduğum sevinç tarif edilemezdi. Ama bu, benim için sürpriz değildi. Çünkü daha sınavlara hazırlanırken bile bu mesleği seçeceğimi biliyordum. Hatta çocukken “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna verdiğim “Doktor olacağım” yanıtı, bir ezber değil, bilinçli bir tercihti.

Doktorluk bir meslekten öte, bir yaşam biçimi. Sadece bilginizi değil; kalbinizi, ruhunuzu, hayatınızı ortaya koymanız gerekir. Durmak yoktur bu yolda. Sürekli gelişmek, çalışmak ve öğrenmek zorundasınız. Emeklilik bile bu meslek için tam bir son değildir. Zihniniz ve yüreğiniz el verdiği sürece devam edersiniz.

fusun-hoca-1-001.jpeg

Yaşıtlarınız gezip tozarken siz hastanedesinizdir. Dünyada nice şey olurken, siz nöbette ya da ameliyattasınızdır. Çünkü bu meslek fedakârlık ister. Ama bir karşılığı da vardır: İnsan hayatına dokunmanın, iyileştirmenin verdiği tarifsiz bir mutluluk. İşte bu duygudur yıllara rağmen bizi ayakta tutan. Ve o yüzden diyoruz ki: “Hey yıllar, yenilmedik sana!”

Bir başka güç kaynağımız da fakülte yıllarında kurduğumuz dostluklardır. Aradan yıllar geçse de o bağlar hiç kopmaz. Dijital dünya sayesinde birbirimizi yeniden buluyor, gruplar kuruyor, geçmişe dönüyoruz. Tıpkı geçtiğimiz hafta sonu yaptığımız gibi...

Selçuk Tıp Fakültesi mezunları olarak buluştuk. Sevinçler, gözyaşları, hüzünler ve kahkahalar birbirine karıştı. Ağaran saçlara, kırışan yüzlere rağmen eskimeyen dostluklar vardı. Gençliğimizin enerjisi bir günlüğüne geri geldi. O gün hepimiz yeniden öğrenciydik.

Bu buluşmalar elbette burukluk da taşıyor. Aramızdan ayrılan dostlarımızı, emekleriyle bizi bugünlere getiren hocalarımızı rahmet ve minnetle andık. Onların fiziksel yokluğu, ruhsal varlıklarına engel değil. Eminim, o gün onlar da bizimleydi.

Fakültemiz o gün bize ana kucağı oldu. Bizlerse çocuklar gibi şen... Geçmişi andık, bugünü yaşadık, geleceğe dair sözler verdik. Ve anladık ki söz vermek; yıllara inat, yaşama yeniden sarılmaktır.

Bu güzel buluşmayı organize eden, katılan, kalbi bizimle atan tüm dostlarıma yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Hepimize kırk bir kere maşallah!

Sağlıkla ve dostlukla kalın.
Yıllara yenilmeyen tüm güzel insanlara selamla...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.