HİLÂL’LE HAÇ’IN SAVAŞI Çanakkale’den 15 Temmuz’a… (5)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Türk kadın savaşçılar attığını vuruyor

 

  • Çanakkale’yi destanlaştıran kahramanlık hikâyeleri arasında keskin nişancı kadınlar da vardı. Tarihçi Caner Arabacı, “Bir Anzak anlatıyor: Savaşçı Türk kızı attığını vuruyordu. Sonunda biz onu vurduk. Vücudundaki kurşunları saydığımızda 53 kurşun yarası vardı.”

 

 

Selçuklu döneminde Anadolu’dan Kudüs’e doğru düzenlenen Haçlı Seferleri’ni bir hatırlayın. Bütün Avrupa milletleri ve papazlar ittifak etmişlerdi İslâm düşmanlığında.

Çanakkale’de de aynı ittifakın olduğunu hatırlatan tarihçi Caner Arabacı, bakın neler söylüyor:

 

Haçlı Seferleri Devam Ediyor

Haçlı Seferleri 200 yıl dalga dalga sürdü. Osmanlı Sırpsındığı’nda haçlı ordusuyla savaştı. Kosova’da da hep birlikte ve müttefiktiler. Hatta Niğbolu’da şövalyeler de vardı. Yıldırım; o şövalyelerle görüşmesinde onlara “Bilakis toplanıp gelin, bizlere yeni zaferler bahşedersiniz” demişti. Varna’da da bir ve beraberdiler. 1683 ve sonraki savaşlara baktığımızda yine haçlı değil mi?

Kutsal İttifak neyi ifade eder?

Neyin kutsalıdır?

Haçlı seferinin.

1.Dünya Harbi yıllarına geldiğimizde o zihniyetin devam ettiğini görüyoruz. Hatta oğul Bush, “haçlı seferi” diyordu. Irak’ı işgal eden koçbaşı olarak Amerika öndeydi. Ama İngiliz’i, Hollandalısı yanındaydı. Haçlı seferleri devam ediyor.

Haçlı zihniyetinin hedefi Ayasofya’nın alnına haç dikmedir.

Aziz milletimiz bunu 1915’te Haçlı seferini gördü. Devlet merkezi vatanına saldırıyı gördü.

Çanakkale’ye baktığınızda milletin tavrı tam bir İslâm dayanışması mahiyetindedir.

Mehmetçiğe baktığınızda tabur tabur kendi cenaze namazını kılan askeri birlikler görülüyor. Siz, Çanakkale’nin dışında hiç dünya tarihinde, İslâm tarihinde kendi cenaze namazını kılan insan biliyor musunuz?

Neden böyle yapıyorlar?

Çünkü biliyorlar ki önceki şehit olanların cenaze namazı kılınmamıştır. Kendileri de şehit olacaklar ve cenaze namazları kılınmayacak. Onun için abdestli olan abdestini tutar, abdestli olmayan toprağa ya da tüfeğinin dipçiğine teyemmüm eder ve böylece abdest almış olur.

Bu milletteki bu ölüme giderken ki şevk, şehadete giderken ki şevkin gerisinde ne var?

Vatana olan saldırıyı gördü bu millet. Bayrağına olan saldırıyı, inancına olan saldırıyı bu millet gördü. Onun için bu saldırıyı nasıl göğüslerim onun mücadelesini veriyor.

Peki hep erkekler mi böyle?..

 

Çanakkale’de Kadın Savaşçılar

Mesela Çanakkale dönemine baktığımızda Anzaklar çok bahsediyor. Bizde sadece Çanakkale’deki kadın savaşçılarla ilgili bir kitapçık var. Çanakkale’deki kadın savaşçılarla ilgili.

Hatta Anzak’ın biri şöyle bir örnek veriyor:

Ya savaşçı bir Türk kızı attığını vuruyor. Sonunda biz onu vurduk. Türk kızının vücudundaki kurşunları saydığımızda 53 kurşun yarası vardı.

Kervire döndürmüşler.

Biz Çanakkale Cephesine baktığımızda hemşire olarak yardımcı kadınlar görüyoruz. Anzaklar tam tersi cepheye katılmış savaşçı Türk kadınlarından bahsediyorlar.

Peki, yavrularını kınalayıp cepheye gönderen analar; Akşehir’den, Sivas’tan, Yozgat’tan, Erzurum’dan niye yavrularını kınalayıp gönderdiler?

Kurban olsun vatana. Şehit olsun vatan kurtulsun diye.”

 

“Gittiler… Geçemediler… Geçemeyecekler!”

Kurmay Başkanı Selahaddin Adil ise 18 Mart’ta kazanılan büyük zaferde en büyük övgünün ateş altında yılmadan mücadele eden erlere ait olduğunu şöyle ifade eder:

“18 Mart’ta başarının en mühim noktası erlerin ve subayların vazifedeki fedakârlığıdır. Gerek Anadolu Hamidiyesi’ni tutan Alman ve Türk askerleri gerek Rumeli Hamidiye ve Mecidiye, Namazgâh tabyaları ve merkez grubu efradı bütün gün vazifeleri başından ayrılmamışlar ve elinden hizmet gelmeyen yaşlı askerlerimiz su taşımak, ezan okumak vesair suretle maneviyatı yükseltmeye çalışmışlardır.

Mecidiye tabyası üç defa ateş altında askerini değiştirmişti. Malzemenin kıymeti ne olursa olsun iyi kullanılır ve azim ve iman ile maksada doğru yürütülürse başarıya ve neticeye ulaşmak mümkün olur. Her zaman maneviyatını, inancını kuvvetli bulunduran tarafın muvaffak olacağına, 18 Mart Muharebesi güzel bir misal teşkil eder.”

Sonuç olarak 18 Mart 1915 günü nice adız kahramanların yazdığı bu destan Türk milletine zafer olarak armağan olmuştur. O akşam düşman donanmasının çekilişini seyreden Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın son sözü şu olmuştur:

“Gittiler… Geçemediler… Geçemeyecekler!”

 

YARIN: Atatürk ve Mehmetçiğe emri…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.