İftihâr ettiğimiz sanatkar Mîmar Sinân

Prof. Dr. Recep Dikici

İstanbul Müftü Yardımcısı iken müftülüğe girerken ve çıkarken tam karşıda, iki soğağın kesiştiği noktada ve Süleymaniye Camiinin batı duvarının dışında türbesi karşıma çıkan ve ruhuna fatiha okuduğum tarihî bir şahsiyet vardı. Bu şahsiyeti ne kadar hayırla ansak yine de azdır. Ne mutlu ona ki, Peygamber Efendimizin (sallalhü aleyhi vesellem), “Allah teâlâ, sanat sahibi mümini sever.” hadisine mazhar olan sanatkarlardan biridir. 17 Temmuz 2025 tarihi, Türk’e şeref, cihâna ise yüzlerce medenî eser veren bir sanatkâr olarak târihe geçen büyük Osmanlı mimarı Mimar Sinan’ın vefat yıl dönümüdür.

Koca Sinân diye de anılır. Tahminen 1490 senesinde Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Babası Abdülmennân olup, bu ismi sonradan almıştı. Yavuz Sultan Selim Han zamânında devşirme olarak İstanbul’a geldi. Burada iyi bir eğitim ve öğretim gördükten sonra Acemi Oğlanlar kışlasına verildi. Acemi Oğlanlar ocağındaki gençler çok sıkı bir askerlik eğitiminin yanında, genellikle büyük inşâatlarda, veya gemilerde hizmet ederlerdi. Böylece, Acemi Oğlanları, askerliğin yanısıra bir de meslek öğrenirlerdi.

Mîmar Sinân da neccârlık (marangozluk) mesleğini öğrendi. Acemi Oğlanlık devresini dokuz yılda tamamlayan Sinân, 1521 yılında Kânûnî Sultan Süleymân’ın Belgrad Seferine Yeniçeri olarak katıldı. Büyük kâbiliyeti sebebiyle Yeniçerilikte sık sık terfi etmeye başladı. 1522’de Rodos Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan Muhârebesinden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfî ettirildi. Daha sonra Kapıyayabaşı olup, 1534 Alman ve Bağdat seferlerine Zemberekçibaşı olarak katıldı.

1533 yılında Kânûnî Sultan Süleymân’ın İran Seferi sırasında Van Gölüne geldiklerinde, Sadrâzam Lütfi Paşa karşı sâhile gitmek ve düşmanın ahvâlini gözetlemek istedi. Bu maksatla Sinân’a kadırga yapması emredildi. Sinân’ın iki hafta gibi kısa bir sürede üç adet kadırga yapıp donatmasına, çok memnun olan Lütfi Paşa, gemilerin idâresini ona verdi. Bu başarısı ile büyük îtibâr kazandı. Sırasıyla Hasekilik rütbesi ve Hassa Başmimarı rütbesi aldı.

Katıldığı her seferde gördüğü binâ ve harâbelerden bir ders alan Mîmar Sinân, Batının ve Doğunun mîmârî tarzını tedkik imkânını buldu. Bu iki uslûbu birleştirerek orjinal eserler verdi. Mîmar Sinân’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır. Bunların ilki İstanbul Şehzâdebaşı Câmii ve külliyesidir. Süleymâniye Câmii, Mîmar Sinân’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi tâbiriyle kalfalık döneminde yapılmıştır. Mîmar Sinân’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı ve ustalık eserim, diye takdim ettiği Edirne’deki Selimiye Câmiidir. Mîmar Sinân, Mîmarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla uğraştı. Zaman zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en kesif çabalarını Ayasofya için harcadı. 1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine, takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu günlere sağlam olarak gelmesini sağladı.

Sâî Mustafa Çelebi’nin Tezkiret-ül-Ebniye’de belirttiği gibi; Mîmar Sinân seksen dört câmi, elli iki mescit, elli yedi medrese, yedi dârül-kurrâ, yirmi türbe, on yedi imâret, üç dârüşşifâ, beş su yolu, sekiz köprü, yirmi kervansaray, otuz altı saray, sekiz mahzen ve kırk sekiz de hamam olmak üzere üç yüz altmış dört eser vermiştir. Eserlerinin bir kısmı İstanbul’dadır. Osmanlı ülkesinde damgasını vurmadığı bir köşe yok gibidir. 1588’de İstanbul’da vefât eden Mîmar Sinân, Süleymâniye Câmiinin yanında kendi yaptığı mütevâzi ve sâde türbeye defnedildi.

Mîmar Sinân’ın Başmîmarlığa getirildiği dönemde Osmanlı Cihân Devleti, bir Türk-İslâm devleti olarak ekonomisi, müesseseleri, adâleti ve sosyal yapı bakımından dünyânın en güçlü devletiydi. Böyle kudretli bir devletin güçlü bir sanatçısı olan Sinân da yaklaşık elli senelik mîmârlık döneminde kendisine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Allahü teâlâ inançlı sanatkarlarımızın sayısını artırsın.

TBMM KÜTÜPHANESİ

İki cihan güneşi Hazret-i Muhammed Aleyhisselam/ Recep Dikici.:İstanbul, 1984.Tanım: 160 s. Yer numarası: 84002878.

İslamın ahlak esasları / Recep Dikici. İstanbul, 1987. Yer numarası:87002280.

Arap atasözleri / Recep Dikici. Konya, 1991..179 s. Yert numarası: 93001673

İslamiyetteki tasavvuf ve tarikat hakkında gerçek bilgiler / Prof. Dr. Recep Dikici. Konya .Çizgi Kitabevi, 2016. Yer numarası:20180036.

Kudüs : Tarihi faziletleri ve alimleri / Prof. Dr. Recep Dikici. İstanbul : Akif Yayınları, , 2018.. Yer numarası:20184748.

Tarihte örnek kadınlar / Recep Dikici. İstanbul, 2022. Yer numarası:20231009.

Navabig al-kalim = Veciz sözler / Ebu'l Kasım Mahmud bin Ömer Zemahşeri ; çeviren Recep Dikici. Konya, 1990.. Yer numarası:91001951.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.