İHRACAT KÜLTÜRÜ    

Ziya Uysal

(Önceki yazının devamı)

Hollanda, yüz ölçümü yaklaşık bizim Konya kadar olan, 17 milyon nüfuslu, küçücük bir ülkedir. Ama 2016 yılında toplam ihracatı 475 milyar dolardır. Aynı yılda ülkemizin toplam ihracatı 143 milyar dolardır. Konya Sanayi Odasının verilerine göre yaklaşık Hollanda kadar yüz ölçümü olan Konya’mızın toplam ihracatıysa geçen yıl takribi 1.34 milyar dolara yeni yükselebilmiştir. 

Hollanda’nın 2016 tarım ürünleri ihracatı 85 milyar Euro iken, ülkemizin aynı yılda tarım ürünleri ihracatı 17.1 milyar Euro dur. Konya’nın yıllık ihracatı olan 1.34 milyar dolar civarındaki ihracatın % 71’i sanayi ürünü olduğuna göre tarım ürünleri ihracatı kalan % 29 un içindedir. Yani neredeyse Hollanda’nın yüz ölçümü kadar araziye sahip bir tarım şehri olmamıza karşın, tarım ürünleri ihracatımız Hollanda’nın ihracatı yanında adeta yok gibidir.          

Konya’nın tarıma dayalı sanayisi oldukça ileri bir düzeydedir. Çumra’daki lale tarlaları da kesme çiçek ve çiçek soğanı ihracatı konusunda geleceğe ışık tutuyor, ümit veriyor. Dış ticareti öğrendiğimizde Konya olarak bizim tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayi ürünleri ihracatımız, Hollanda’nınkinden daha fazla olabilir. Ama bunun için bizim, ciddi bir projeli ihracat seferberliği yapmamız gerekiyor.

Mevcut teşvik ve destek sistemi halkı ihracata özendirmiyor. İlk kez ihracat yapacak olan firmalara, ilk acemilik döneminde pozitif bir ayrıcalık tanıyarak, desteklemiyor. Örneğin dâhilde işleme rejimiyle ilgili desteği onlara vermiyor ya da ilk ihracatın çok az bir kısmına bu desteği veriyor. Yani bu teşvik ve destek sistemi ihracatı öğrenmiş ve yapıyor olanları destekliyor. İhracatçıyı çoğaltmaya hizmet etmiyor. Bu yüzden ihracatçılık tüm halka yaygınlaşamıyor. İhracatçı olmak isteyenlerin başvuracağı bir birim olmalıdır. Bu birim, belli bir mesafe alıncaya kadar her bakımdan onlara yardımcı olmalıdır.

Zaten biz, halk olarak dünyaya açılmaktan çekiniyoruz. Çünkü ihracatı iyi bilmiyoruz. Diğer yandan birçok ülkede karşı karşıya kaldığımız vize belası yüzünden rahatça dışarıda araştırma yapamıyoruz. Devletimiz ihracata verdiği teşvik ve desteklerde gerektiği kadar cesur ve eli açık değildir. Hiç değilse yeni ihracata girenler, belli bir yol alıncaya kadar daha fazla ilgi ve destek görmelidir. AK Parti döneminde, önceki iktidarlara göre elbette daha iyi seviyelere geldik. Rahmetli Özal’ın yıllık sekiz miyar dolar ihracat hedefi koyduğu konuşmayı daha dün gibi hatırlıyoruz. Ama ileri ülkelerle karşılaştırınca bize yaraşır bir düzeye gelemediğimiz de çok açıktır.

Başka ülkelerden alıp, dünyaya satmak şöyle dursun, kendi ürettiğimiz ürünleri bile ihraç etmeyi doğru düzdün bilmiyoruz. Acemiliğimiz yüzünden uzak ülkelerdeki pazarlardan yararlanamıyoruz. İlgili devlet kurumlarımız, Sanayi ve Ticaret Odalarımız bu konuda çok çaba sarf ediyor. Ama şunu bilelim ki ilk kez ihracata teşebbüs edenin koluna girmek, uzun uzun teorik dersler vermekten daha yararlı ve sonuç alıcıdır. İhracat konusunda teorik bilgi sahibi insanımız çok, deneyimli eleman çok az. Çünkü çok sayıda deneyimli eleman, ancak çok sayıda ihracat firmamız olursa, o firmalarda yetişebilir. 

Kendileri muz ve kahve üretmediği halde küçücük ülkelerin kimi dünyanın kahve tekeli, kimi muz tekelidir. Kimi de yüksek teknoloji ürünleri, marka, patent, isim hakkı gibi daha karlı ürünler ihraç ediyor. Elbet bunları biz de istemeliyiz. Üretmediğimiz ürünleri tedarik edip, ihraç etmek daha ileri bir aşamadır. Biz önce kendi ürettiğimiz ürünleri hak ettiği fiyatlarla ihraç edebilmeliyiz. Ülkemiz tarım ürünleri için çok elverişlidir. O bakımdan biz birçok ileri ülkeden daha avantajlı durumdayız. Meyve ve sebzelerimiz iç pazarda hasat masrafını bile karşılamayan fiyatlara satılırken, bunları yetiştiremeyen Japonya gibi ülkeler de onları, bizdeki fiyatların beş katına, on katına satın almaktadır. Ama biz ürünlerimizi böyle uzak ülkelere ihraç etmeyi beceremiyoruz.      

Sadece halkımız değil, iktidarlarımız ve bürokratlarımız dahi ihracatı çok iyi bilmemektedir. Çünkü onlar da bu halkın içinden çıkıyor. İhracat şöyle dursun, ilerleyen zamanda tarım ürünleri, tarıma dayalı sanayi yan ürünleri ve et ithal eden, dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Örneğin Tarım Bakanlığımızın yetkili kademelerinde, bakanlığın üretim, ihracat ve ithalat politikalarına ışık tutacak, iç ve dış piyasayı, iç ve dış ticareti iyi bilen kadroların olmadığı, bakanlığın yanlış uygulamalarından anlaşılmaktadır.  Allah’a emanet olunuz.    

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.