İKİ SAATTE BÜTÜN UMUTLARIMIZI YIKTIK!

Erol Sunat

Geçtiğimiz Cuma gününü, Cumartesiye bağlayan gece yarısına iki saat kala açıklanan, iki günlük sokağa çıkma yasağı kararı, Sağlık Bakanının son bir aydır çabaladığı her ne varsa yerle bir etti.

İnşallah durum sanıldığı kadar vahim boyutlarda değildir! Bu temennilere içtenlikle katılmak isterim.

Lakin, Büyükşehirlerimizde yaşanan manzaralar, virüse “gel ben buradayım” dercesine davetiye çıkaran görüntülerle doluydu.

Çünkü, o görüntülerde ne tedbir vardı, ne önlem, ne dezenfekte, ne maske,  ne de mesafe…

Burun buruna bir vaziyet yaşandı!

Cuma gününü Cumartesine bağlayan gecenin saat 22.15’inden itibaren herkes sokağa döküldü.

“Evde kal” yalan oldu, bir virüs taşıyıcının, virüsü bulaştırma oranı neden sonra akıllara geldi!

İstisnasız, 30 Büyükşehir ve Zonguldak’ta yaşanan benzer görüntüler gelecek günlerin umudunu karamsarlığa dönüştürdü.

Bu olay görmezden gelinecek, hepsi -hepsi üç-beş dükkan, üzerinde konuşmaya-tartışmaya dahi değmez diye geçiştirilecek bir konu değil.

Uzmanlara göre bu durumun nereye varacağı, 7 ila10 gün sonra belli olacak! 

Bu manzaradan dileriz, üzücü ve korkutucu bir hastalık patlaması ortaya çıkmaz!

Çünkü, ekran başında olayları büyük bir endişeyle seyredenler olarak donduk kaldık!

Kendimizi koruma adına bir aydır biriktirdiklerimizi, iki saatte çöpe attık, sokaklara, fırın ve market önlerine döktük, geçtik!

Sosyal medyada paylaşılan bir söz dikkatimi çekti,  her kim söylemişse söylemiş, oldukça yerinde..

Ne mi diyor? “ Günlerdir kürekle kar temizliyorduk, bu gece çığ düştü!”

 

DURUM NE KADAR VAHİM?

İnanın, iki saatte yıktık, bütün umutlarımızı, viran eyledik!  Artık, virüsten gelecek, her türlü saldırıya açığız! Üstelik bunu kendi ellerimizle, bile-isteye yaptık!

Virüsü bindirdik omzumuza,  evlerimizde dolaştırıyoruz!

Üstelik, en tedbirli olmamız gereken bir zamanda!

Bu kadarı da olmaz, yapılmaz, sevgili okurlar!

İnsan kendine acır,  ailesine acır, çevresine acır!

Virüs ülkemizde, kaybettiği zamanı iki saatte geri aldığı gibi,

En az rastlandığı yerlere de ulaşmış ve bulaşmış oldu!   

“Hayat eve sığar” denilmişti ya…

Bu görüntüler, “sloganı severiz, sokaklarda gezeriz” şekline dönüştü.

İki günlük yasak kararı, iki saat içinde evde kim var kim yok, herkesi dışarı çıkardı.

Dışarı çıktık, muradımıza erdik! Virüsün koluna girip, evimize getirdik!

Yasaklar bir kere delinmeyle bir şey olmaz diye düşünenler yine sahnedeydiler!

Gecenin saat onunda, insanlar oh…dünya varmış dercesine attılar kendilerini dışarı!

Yediden yetmişe şehrimiz dahil istisnalar haricinde sokaklar, caddeler hareketlendi.

Ne olur, ne olmaz diyerekten, ekmek aradı, su aradı insanlar.

Ve tabi ki, diğer yiyecek ve içeceklerden de…

İnsanlar ne buldular ne gördülerse, saldırdılar, aldılar.

Adeta kapanın elinde kaldı ne varsa. Bir an için Koronalı günler geçirdiğimizi yok saydık!

Bana bir şey olmaz diyenler için, bu iki saat, bayram gibiydi!

Dileriz kabusa dönmez!

 

SOSYAL MESAFENİN CANINA OKUDUK!

Lafın gelişi, şakayı sevmesine seviyoruz amma, virüsün şakası olmadığını virüs yakamıza yapışınca mı anlayacağız?

İnanın öyle…

Gerek şehrimizde, gerekse diğer büyük şehirlerdeki manzara hiç de iç açıcı değil!

“Kendim ettim, kendim buldum” şarkısını çok seviyoruz galiba!

Virüs tehlikesi vız geldi!

Sosyal mesafenin canına okuduk!

Bu görüntüler, virüsün en fazla vurduğu İtalya ve İspanya’yı hatırlattı.

Dilerim bu iki saatlik çılgınlığın faturasını ağır bir şekilde ödemeyiz!

Keşke, bu sokağa çıkma yasağı bir gün öncesinden ilan edilseydi!

Kimse paniğe kapılmasın,

Herkes kurallara uysun denildiyse de,

Paniğe kapılanlar ve kurallara uymayanlar,

İki saat içinde doldurdu cadde ve sokakları.

Ve sonrasında evlerine kapandılar.

Bir tek farkla,

Bazı haneler, artık yalnız değiller, 

Artık, kovsalar da gitmeyecek, Koronavirüs gibi baş belası bir misafirleri var!

 

GECE, BANA BİR ŞEY OLMAZ DİYENLERİN GECESİYDİ!

O gece ne mi yaptık? Koronavirüs’ün bayıldığı, zevkten dört köşe olduğu ortamı altın tepsi içinde ona sunduk!

Türkiye nüfusunun yüzde 78’ini barındıran 30 Büyükşehir ve Zonguldak İlinde yaşayan insanımız, yapılan bütün çalışmaları kendi elleriyle paramparça etti attı.

Bir aydır, önüne geçilmeye çalışılan virüs, panik yapan, fırsat bu fırsat diye kendini sokağa atan,

Fırınları ve marketleri istila eden insanların sınır tanımayan görüntülerine sahne oldu.

Bugüne kadar normal seyir izleyen virüse karşı direnç noktaları iki saat içinde çöktü.

Bana bir şey olmaz diyenlerin tamamı fırın kuyruklarında,

Market önlerinde kalabalıklar oluşturdular, mesafe sıfırlandı.

İtişmeler kakışmalar oldu. Tanıdıklarını görenler arasında sarılanlar, kucaklaşanlar oldu.

65 yaş ve üstünden aralara kaynak yapanlar, aralara kaynayanlar oldu.

İnsan ne ederse kendine eder demişler ya…

Sadece kendimize etmekle kalmadık, virüsü taşıyanlar, 30 Büyükşehir’de ve Zonguldak’ta Cuma akşamı saat 22.00-24.00 arasında kim bilir kaç kişiye bulaştırdılar!

Bunu yok öyle şey! Kimseye bir şey olmamıştır! İki saatten bir şey çıkmaz!

Her şey kontrolümüz altında diyerek geçiştirmek, keşke mümkün olsaydı, olabilseydi!

 

KITLIKTAN MI ÇIKTIK, AÇLIKTAN MI ÖLDÜK?

Sokağa çıkma yasağı psikolojik bir durum olabilir. Olabilir amma, 12 Eylül dönemini, ondan önce Kıbrıs Barış Harekatı dönemini, karartma gecelerini, sokağa çıkma yasaklarını, yaşı kırklara varanların hiçbiri yaşamadılar ki, ne bilsinler? O tarihlerde birçoğu henüz doğmamışlardı bile. 

O günleri yaşayan kuşak, bizim kuşak, yani yaşları 65 üstü, 70’i aşmış olanlar!

Panik yapanlarda, kafa tutanlarda, kontrolden çıkmış gibi davrananlarda, yaşı kırklara varmayan yada varan bu insanlar! Son bir aydır anlatılanları hiçe sayanlarda onlar!

Maskeliler, maskesizler! Maskelerini çenesinin altına indirmiş olanlar! Maske takmakla arası iyi olmayanlar! Herkes öbek öbek yığılmıştı fırınların ve marketlerin önüne…

Virüs sevincinden havalarda uçtu.

Bu ayın sonuna varmadan, aynen İspanya gibi, İtalya gibi, Amerika gibi hayatını kaybeden insan rakamlarına hiç korkmadan davetiye çıkardık!

Kıtlıktan mı çıktık?

Açlıktan mı öldük?

Alt tarafı iki gün, dışarı çıkılmayacaktı!

Hepsi, hepsi bu kadardı!

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.