İSLAM’DA FİKİR HÜRRİYETİ

Beytullah Coşan

“İslam’da cemaatle beraber olunması tavsiye edilir. Cemaatle beraber olmak “hakla”, “hakikatle” beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.”

Böyle birtakım insanlara, organizasyonlara körü körüne bağlanmayın! Her birinize istiklâl tavsiye ediyorum. Hür olun, hizmeti kendiniz tespit edin, yapmaya çalışın!”
            “Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neyli hizmet olmaz... Tâbî olmayın kimseye! Bana da tabi olmayın! Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan sonra, “Sen bu adamlarına şöyle yap!” derler.

“İslâm’a, Allah’ın emrine tabi olun! Allah’ın dinine hizmet edin! Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! O zaman İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz!”  

“Her biriniz İslâm için, kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. Ama senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? Beni sırtında taşımak zorunda mısın? Kimse kimseye hürriyetini vermesin! Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah’a kul olur. Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.”
             Her bir cümlesi, üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektiren bu ifadeler Avustralya’da, kimilerine göre şaibeli bir trafik kazası ile hayatını kaybeden Prof. Dr. M.Esad Coşan’a ait. Son yaşanan gelişmelerle İslam’a hizmet konusunda nerede durmamız, sınırlarımızın ve ilkelerimizin neler olması gerektiği konusunda kafası iyice karışan milletimize çıkış yolunu gösteren ifadeler. 
             24 yıl öncesine ait bu konuşmasıyla/sohbetiyle adeta bugüne ışık tutuyor Esad Hoca. İslam’ı iyi anlayın, kaynağından yani Kur’an-ı Kerim’den ve Rasulullah’ın sünnetinden öğrenin, körü körüne onun bunun peşinden gitmeyin diyor.

Aklınızı, ruhunuzu, ideallerinizi kimselere teslim etmeyin’ mesajı can alıcı mesajlar gerçekten.

Herkes dikkate almak ve gereğini yapmak zorunda. Her toplum lideri bağlılarına, sevenlerine, peşinden gidenlere benzeri uyarıları mutlaka, hem de sık sık yapmalı, onları Kur’an’ın çağlara ışık tutan, değişmez ve pörsümez mesajlarına davet etmeli.

Elbette Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin mütevazı, sade ve örnek hayatını hatırlatmalı, bir kişinin peşinden gidilecekse, O’nun Allah Rasulü olduğunu vurgulamalıdır.
           Gelinen noktada İslam’a gönül veren biz Müslümanlar açısından O’nu doğru anlama/kavrama problemi yaşadığımız bir gerçek. Halbuki akıl ve irade sahibi insan Kitabı’nı anlayabilecek kapasitede yaratılmış, İslam’ın evrensel ve net mesajlarını akletme basiret ve firaseti ile donatılmıştır. 
           Öyle anlaşılıyor ki yaşadığımız bu güncel problemlerin kaynağı, Kur’an-ı Kerim’in anlaşılamaz, kavranamaz bir kitap olmasından değil, bilakis O’nu anlamaya yanaşmayan ve bu görevi gönüllü olarak bir başkasına-hocasına, hocaefendisine, liderine- bırakan insanımızın bizzat kendisidir. Tabiki iyi niyetle yapılan bir şey.
           Hürriyet değerli şeydir, irade sahibi olmak bununla kendi tercihini belirlemek Kur’an’ın müslümanlara yüklediği bir mükellefiyettir. 

O halde son yaşadığımız hadiseleri de göz önünde bulundurarak yapmamız gereken samimi bir muhasebe, içten bir özeleştiri olmalıdır.

Bütün kitapların aslında Kur’an’ın daha iyi anlaşılması için okunması gerektiği düşüncesiyle, O’nu hayatımızın merkezine almalı, İslam’ın kıyamete kadar değişmeyecek hakikatlerine teslim olmalıyız. Rüzgarın önündeki çöp misali körü körüne onun bunun peşinden gidip sağa sola savrulmak yerine eşref-i mahlukat olduğumuzu tekrar hatırlamalı, buna göre anlamlı bir hayat yaşamalıyız. 
           Aksi halde rüyalarla, batıl ve hurafe hikayelerle avunur/avutulur dururuz da, farkına vardığımızda iş işten çoktan geçmiş olur Allah muhafaza.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.