İSTİŞARE!

Erol Sunat

İstişare etmek kadar bizleri cezbeden, etkileyen ve heyecanlandıran bir kavram zor bulunur. İstişare denince, akan sular durur diyenler boşuna konuşmuyorlar!

İstişare kavramını çok sevmemize rağmen, istişare kültürü denildiğinde, o mevzu derin mevzu diyen diyene!

İstişarenin kültür tarafıyla ne ilgimiz var, ne alâkamız!

İstişare için evvel emirde bir araya gelmek lazım!

Gelebiliyor muyuz?

Çok yakında bir araya geleceğiz, gerekli istişarelerde bulunacağız temennileri aramadığınız kadar çok!

İstişare edeceğiz tabi de…

Bugünlerde fena halde yoğunuz!

İşten-güçten yeminle başımızı alamıyoruz!

İstişare için can atmayan yok diyeceksiniz de….

İstişareye niyetlenen, kendini hazır hisseden, haydi yapalım diyen, ben varım diyen görünürde yok!

Olacak inşallah diyenlerin temennisi cidden etkileyici!

İstişare yapamadığımız için, istişare edilecek konuları telefonlarla halletmek gibi eşine az rastlanır bir güzelliği keşfetmiş bulunuyoruz!

Böyle bir şey olur mu?

Bal gibide oluyor!

Kime göre?

Biz istişare meselesini  her zaman telefonla hallediyoruz diyenlere göre!

İstişare bazen çaylı-simitli, bazen mükellef sofralı filanda oluyor!

Çiğ köftelisi var!

Etli ekmeklisi var!

Tandır kebaplısı var!

Arap Aşıyla karışık yapılanları fena değil diyorlar!

Tiritlisi de varmış!

40-50 çeşit yiyeceğin bulunduğu kahvaltılı olanları tavan yapmış deniyor!

Bunun adı neydi?

Önce boğazlar meselesi, sonra vakit kalırsa, ortam müsait olursa, taraflar da isterse neden olmasın diyerek gelsin istişare!

 

HERKESİN ALLAME KESİLDİĞİ BİR ORTAMDA NE YAPSIN İSTİŞARE?

Ben onu bunu bilmem, İstişare sünnettir, istişareyi her adamla yapmayacaksın, şöyle insanlarla

böyle insanlarla yapacaksın diyen allameler, çok bilmişler, ahkam kesiciler, istişare üzerine kimseyi konuşturmayanların aramadığınız kadar çok olduğu günümüzde, ne yapsın istişare?

Biz babamızdan öğütlüyüz, istişare yapmadan adım atmayız diyenlerin hallerini sevsinler!

Bir de denir ki, istişare yapılabilmiş olsaydı, birçok konu kendiliğinden çözüme ulaşabilirdi!

Vah…vah…çözüme ulaşılamadı demek!

Olmadı bir daha istişare edilecek!

Ya sonra?

Nihai karar verilecek!

İstişareye giden yollarda, açılan kapılarda emin olarak ilerliyoruz!

Lakin, ortada olmuş-bitmiş, karara bağlanmış, insanları tatmin etmiş, rahatlatmış bir şeyler yok!

Neden yok!

Çünkü, yapılan istişarelerden olumlu bir sonuç alınamadı!

Alınabilir mi?

Elbette!

Birkaç, istişare daha yapmak lazım!

Şimdi hepsi toprak olmuş büyüklerimiz, azası çok olan komisyonlardan iş çıkmaz derlerdi!

İstişare ediyoruz babından toplanıp-toplanıp dağılırsanız ne olur?

Olan, ne çıkacak diye bekleyenlere olur!  

Bazı dostlarımız, güzel düşüncelerimiz, projelerimiz var, istişare etmemiz lazım, bekliyoruz diyorlar!

İstişare edilecek olanlar haber gönderiyorlar!

Neymiş efendim?

Müsait değillermiş!

Biz o müsait olunmaları yıllardan beri bekliyoruz diyecek, diyemiyor arkadaşlar!

 

İSTİŞARE SİHİRLİ BİR KELİME, HERKES BU KELİMEYE BAYILIYOR!

İstişare edelim diye sözler veriliyor, istişare etmeden bu mesele, bu sorun çözülemeyecek deniyor, tarihler tespit ediliyor, ya sonra!

Sonrası, dağ fare doğuruyor. Güvendiğiniz dağlara her zaman olduğu gibi karlar yağıyor, ödenek olmuyor, seçim bahanesi, geçim bahanesi, hava şartları, kalifiye eleman teminindeki yaşanan güçlükler, istişare yapılması gereken bilirkişilerin işlerinin çok yoğun olması nedeniyle çok istedikleri halde gelememeleri falan-filan derken, istişare edilemediğinden, istişare imkanı bulunamadığından vuslat bir başka bahara kalıyor!

Hadi diyelim ki, istişare etmek için her türlü hazırlığı yaptınız, bütün herkes eksiksiz bir şekilde masanın başında toplandı. Gerekçeler anlatıldı. Konu masaya yatırıldı. Artık bu sefer çözüm zamanı diye beklerken, kendilerinden emin olduklarınız, olmaz diyorlar, eskisi gibi kalsın, hem bizim hiçbir şikayetimiz yok!

Ne mi oluyor? Daha dün bu mesele artık bitmeli, sona ermeli, mutlaka çözülmeli diyenler, yapılan ilk istişarede çark etmişler!

    

İSTİŞARE, İNSANA KIYMET VERMEK DEMEKTİR!                                                                                                                                                                                                                                                                             

Bazı kurumlarımız, işletmelerimiz devamlı istişare halindeyiz demekten büyük bir keyif alıyorlar!

Madem bu kadar çok istişarelerde bulunuyordunuz, çözülen ne var?

Deniyor ki…

Yapmış olduğumuz istişarelerin sonucunu bilahare açıklayacağız?

Hadi inşallah!

İstişare sonuçlarının fısıltı gazetelerine yansıdığını bilmeyenimiz yoktur!

Fısıltı gazetesinde tevatürler, rivayetler, hikayeler, yakıştırmalar, imalar, dokundurmalar ve az biraz da gerçek bulunur!

Ateş olmayan yerden duman tütmez diyenlerimiz, yangınlara körükle gitmeye, dünden hazır olduklarından, istişareleri filan beklemezler!

Hele birde istişare edilseydi, doğru ne, eğri ne anlaşılsaydı dememizde dillere destandır! 

Ben her Allah’ın günü istişare yaparım, benim personelim, istişare yapmadan kurumdan adımını atmaz, biz bu istişareleri oldukça faydalı buluyoruz diye konuşanların, kimseye söz hakkı vermediği, konuşanları azarladığı, daha olumlu ve faydalı fikir öne sürenlere hakaret ettiği, bu şekilde bir araya gelmenin adına istişare diyenlerin az sayıda olmadıklarını bilmemiz gerekiyor!

İstişare, kendin söyle, kendin dinle demek değildir!

İstişare, insana kıymet vermek demektir,

İnsanların sözünü kesmeden sonuna kadar dinlemektir.

Hep birlikte ortak bir karar alabilmektir.

Yani moda tabirle ortak aklın gerçek anlamda ortaya konması, doğrunun, iyinin ve güzelin ortaya çıkarılması kuruma, şehre değer katacak fikir ve düşüncelerin ortaya konulması ve icra edilmesi demektir!

İstişare bir olmanın, birlikte olmanın, beraber olmanın, bütün kararları birlikte almanın güzelliğidir!   

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.