KAYSERİ’LİNİN MATEMATİK HESABI

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Kayseri’de bir öğretmen, öğrencisini matematik dersinden imtihan yapıyor.

  • Evladım beş kere beş kaç eder?
  • Öğretmenin 28 eder,
  • Evladım nasıl olur, 5 kere beş nasıl 28 eder, bir kere daha düşün ve cevap ver,
  • Öğretmenin 28 eder dedik ya!
  • Evladım, beni mahcup ediyorsun. Şunca yıldır senin matematik dersine ben giriyorum. Senin bilememen beni üzüyor, lütfen bir daha düşün.

Öğrenci elini kulağına götürür, kaşır ve cevabı patlatır.

  • Öğretmenin, anladık 25 eder de, hiç pazarlık payı bırakmıyorsun!”

Kayserili bu. Her şeyi ince ince hesap eder. Siyasette de böyle. Öylemi ki?

Davutoğlu partisini kurdu. Kurucular Kurulu listesini de açıkladı. Hayırlı olsun demekten başka çare yok. Ancak gelinenden, gidilen yere bir bakalım. AK Parti lideri Davutoğlu da dâhil kimlere ne vermedi ki. Başbakan danışmanlığından başlayan süreç, milletvekili olmadan bakanlığa, sonrasında parti başkanlığı ve başbakanlığa giden bir görev ve onur yüklenmeleri ile tamamlandı.

Kurucular kurulunda tanıdık isimler var. “Dava adamları imiş”, ne davası? Sıradan adamlarken milletvekili, genel müdür, daire başkanı, rektör, yönetim kurulu üyeleri oldular. Onurlandırıldılar, meşru da olsa cepleri doldu, çocuklarını da en güzel yerlere yerleştirdiler. Ah Reis, ah?

Davutoğlu’nun geldiği tüm yerler en onurlu makamlardı. Davanın lideri ne istediyse verdi. Kayserili gibi pazarlık payı da bırakmadı. 5X5, 25 ederken O 28’i de verdi. Ancak Davutoğlu geldiği yerlerde duramadı olacak ki, daha da ileriye gitti. Liderinin yerine oynamaya da kalkmış olacak ki, sonuç malum.

Davutoğlu’nun zamanlaması ve çıkışları manidar. Şimdiden açık vermeye başladı bile. Hâlbuki yerini ve görevlerini korumanın çabasını vermeli, millet isterse liderliğe de oturmalı idi. Kanaat edip, Liderin fazladan verdiği üç avansı harcama yerine, 25 de kalmalıydı. Bu belki de daha hayırlı olurdu.  

Yine manidar bir Kayseri fıkrası ile bitirelim.

Emekli hoca yolda giderken yanına son model bir araba durur. İçinden çıkan genç: “hocam, sizi gideceğiniz yere götüreyim

Hoca genci tanımaz. Genç “benim hocam, Hacıbekir, tanımadın mı? Kayseri lisesinden”.

Hoca biraz hafızasını yoklayınca tanımış.

Lan oğlum, Hacıbekir, seni tanıdım ama bu zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin. Hacıbekir anlatır:

Öyleydim hocam: Okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kanandım”. 

Bunu duyan hoca iyice şaşırır: “Lan oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mı idim. Sen nasıl ticaret yapıyorsun?

Valla hocam matematik falan bilmem. 10’a alıp, 5’e satıyorum, aradaki % 3 le de geçinip gidiyorum işte

Ticarette olduğu gibi siyasette de Kayserilinin tabiriyle her zaman 2X2=4, 5X5=25 etmiyor. “Alırken mi, satarken mi” diye sorarlar. Siyasette de galiba “geçmiş de mi Gelecek de mi” diye sorarlar adama.

Davutoğlu ve Gelecek için hesabında yanılmamalıydı. Ayrılırken de “partimin emrindeyim” ifadesi ile alkış almıştı. O zaman bu çıkışları için “niye bugün” diye sorarlar, adama. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.