Kelebekler uçunca…

Uğur Özteke

Bugün köşemize taşıyacağımız konu nedeni ile son derece rahat ve huzurlu idik. Klavyeye bile bir müzik aletinin ritmi için dokunur gibiydik.

Müzik aleti deyince bizi takip eden okurlarımızla bir sırrımızı paylaşalım mı?

Bize müziğin M’sini damardan şırınga ile verseniz bünye ter olarak anında atar. Bir insan müzik konusunda bu kadar mı kabiliyetsiz, bu kadar mı beceriksiz, bu kadar mı amele olur? Sizlerin tahmin edemeyeceğiniz kadar taşım. Ama ne diyeyim bu iş, bir Allah vergisi olduğuna göre Cenab-ı Allah’ım bizi bu konuda böyle yaratmış ne diyelim. Oysa daha ilkokul birinci sınıfta iken anam babam beni mandolin kursundan tutun da flüte kadar pek çok kursa gönderdi. Çünkü çalan arkadaşlarımı görüp ben de hevesleniyordum. Garip babam melodikaya kadar bana almadık müzik aleti kalmadı. Ama olmadı, olmadı. Ne diyeyim?  

Neyse mevzumuza girelim. Önceki gün Selçuklu Belediyesi’nden Ahmet Bilgiç’in ısrarlı daveti ile Kelebekler Vadisi’ne gittik. Açık söyleyeyim bizim Ahmet samimi bir şekilde ısrarla davet etmeseydi gitmeyecektim. Ama gidip görünce de “İyi ki gitmişim” dedim.

Uğur Başkan nerede ise üç yıldır bizi bu tepeye götürür. Yağmurda çamurda inşaat alanına sokmadığı yer bırakmadı. Haa bu kelebek işini daha dağda taşta görmeden kağıt üzerinde Uğur başkandan görünce sevinmiştim.

O günden bu güne kadar da hep bu projenin arkasında durdum. Bu kelebek işini destekledikçe bazı kesimlerden inanılmaz tepkiler ve eleştiriler aldık. Hatta bazı okurlarımız ağır bir dille “Memleketin yolu suyu her şeyi hallolmuş ta bir kelebeği mi kalmış? Onca paraya pula yazık günah değil mi? Utanmadan sende bu işe destek veriyon, bu uçuk işi övüyon” gibi…

***

İşte şimdi burada kelebekler uçuyor papağanlar ötüşüyor. İnanın gözlerinize inanamazsınız. Buraya girdiğiniz zaman sanki bambaşka bir dünyaya girmiş gibisiniz.   

Olay sadece üç kelebeğin uçması değil ki?

İşte tam bu atmosferi dün sabah gazetede kahvelerimizi yudumlarken patronumuz Harun Akgül ile iş ve spor adamı Hüseyin Sarıköse’ye anlatıyordum ki ikisinden de ummadığım bir şekilde destek gördüm. Hüseyin Abi San Francisco’dan örnek vererek “Abi gittin gördün. Orada da her yer yengeç değil miydi?”

Ardından Harun abi geçtiğimiz hafta ailecek çok hoşlarına giden 80 Binde Devr-i Alem Parkı’nı anlattı.

***

Tekrar başa dönüyoruz.

Bir kenarınıza lütfen yazın. Bu Kelebekler Vadisi de üç beş yıla kalmayacak Konya’nın simgeleri arasındaki yerini alacak.

Şimdi şöyle bir toparlayalım mı?

Konya’ya hep yerli ya da yabancı turistin gelip Hz. Mevlana’yı bir saat ziyaret edip şehirden ayrılmasından şikâyetçiyiz değil mi? Peki şimdi düşünsenize turist geldiği zaman Hz. Mevlana, Şems-i Tebrizi, İnce Minare, Karatay Medresesi, Sadrettin Konevi Türbesi, Tavus Baba, 80 Binde Devr-i Alem, Bilim Merkezi, Sille, Hayvanat Bahçesi, Kelebekler Vadisi… Buralara 15’er dakika ayırsalar şehirden bir saatte ayrılırlar mı? Yoksa bu şehirde bir gece yatmak zorunda kalırlar mı?

Tamam buralardaki eksiklikleri, yamuklukları ve yanlışlıkları siz de söyleyin biz de yazalım. Ama genel anlamda şehre kazandırılan eserlere şehrimiz ve insanımız adına gelin sahip çıkalım. Büyüdüğünü görmeden budamaya kalkmayalım.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bizi inciten küçük şeyler değil, küçük şeyleri yapan kişilere yüklediğimiz büyüklüklerdir...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Duyumlarla ön yargılı olmaktan kurtulduğumuz zaman ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.