Keyfiniz bol olsun

Ahmet Çapanoğlu

Hiç düşündünüz mü? Ne kadar insanız, ne kadar Müslümanız.

Ne zahmetlidir bu sıcaklarda oruç tutup açlık ve susuzluğu katlanabilmek. Bilmem kaç saat aç susuz kaldık diye önümüze servis edilen çeşit çeşit yemeklere saldırmayı hak görüyoruz kendimize. Bin an önce ne var ne yok silip süpürelim de keyif saatlerine zaman kalsın.

Hiç düşündünüz mü?

Siyonistlerin füzeleriyle plajlarda oynayan sâbi bebelerin parçalanmış bedenleri ve orantısız güçlere maruz kalmış savunmasız insanların olduğu Filistin’i, Budistlerin toplu katliamlarına maruz kalan Arakan Müslümanlarını, Doğu Türkistan da Çin mezalimi ile oruç tutamayan, namaz kılamayan insanlar ve “sahurda bir şey yiyemeden oruca başladım, iftarda orucum oruç olur mu? Diye soran Somalili Müslümanlar”

Bunlar gözünüzün önünde yaşanırken ağzınıza attığınız lokmalar boğazınızdan rahat ve huzurla geçiyor mu? Yoksa her lokmada bir kurşun mu geçiyor vücudunuzdan, ya da vücuduna şarapnel parçalarımı saplanıyor?

Yoksa her lokma da zulüm de olan bir kardeşinin acısı aklına gelip, acısını hissediyor, geçen lokmalar boğazınızı mı yırtıyor? Yoksa ben doydum deyip hiçbir şeye aldırış etmeksizin keyif kahvesi mi içiyorsunuz? Yiyin için beyler, keyiflenin her anınızdan,

Sahur keyfi,

İftar keyfi,

Çay keyfi,

Kahve keyfi.

Keyifleri sayarken unuttuk. Birde okey ve tavla keyfi vardı sahi. İftardan erken kalkmazsan kahvehanelerde boş masa bulamazsın. Yılın 335 günü kahveye gitmeyen masum Müslümanlar, kalan 30 günde affedilmeyi, affolunup çıkılması gereken o günleri, o geceleri sahurlara kadar okey ve tavla keyfiyle tamamlıyor. Ne garip değil mi? demek ki Allah(cc) o affedilmeyi nasip etmeyecek, duaya yönlendirmeyecek.

 

Sefanız olsun, sahurdan iftara kadar aç kaldınız, hakkınız, keyif çatın kahve köşelerinde sahurlara kadar okey oynayın. Ama bu sefalar cezamı olur şifamı? İşte onu Allah(cc) bilir.

Bir lokma yiyecek bulamadan oruç tutanları, oruç tutması engellenenleri, siz keyif çatarak “vah vah” sözleri ve timsah gözyaşlarıyla seyredip yemenize ve gülmenize devam edin.                                                                                                                                                   Unutmayın ki, Müslüman’ın derdiyle dertlenmeyenin, haliyle hâllenmeyenin ahiri âbad olmaz.

Boş verin siz yarınların ne getireceğini düşünmeyin, siz bugünü kurtarın, keyif çatın.

Aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin, için ve keyif sürün. Kurun mükellef iftar sofralarını, zenginleri davet edin, kim nerede ne yemiş, yiyebilmiş mi diye düşünüp canınızı sıkmayın. Sıkmayın canınızı, nasılsa o dökülen kanlar binlerce kilometre uzakta. Nasılsa o açlar kilometrelerce uzakta. Sıkmayın canınızı, siz ne yapabilirsiniz ki, ah etmekten başka. Elden gelmeyen şeyler içinde keyfinizden vazgeçmeyin. Devam edin keyif çatmaya, şişkinlik yaratırsa da bir güzel üzerine soda için rahatlatır. Keyfiniz gelmedi mi hala!.. Akşamın sıcağında serinleriz diye dolabınıza doldurduğunuz, siyonistlerin dondurmalarından yiyin, yiyin de, keyfinize keyif katmak için aldığınız o ürün sayesinde Müslümanlara sıkılmak üzere bir mermi katkısında bulunun.

Aman haaa!... Adına iftar sofrası dediğiniz o “İSRAF” sofralarında eksikleriniz olmasın, silip süpürün ne varsa, aman boşa gitmesin.

Çünkü siz; “yiyin için ama israf etmeyin” buyuran Cenabı Hakkın kullarısınız.

Çünkü siz; orucunu açacak bir hurma bulamayan bir Peygamberin ümmetisiniz.

Sonra, Allah’tan(cc) korkup kuldan utanmadan açın ellerinizi;

Biz yedik, Allah(cc) artırsın” deyip bekleyin.

Daha çok beklersiniz.

Keyfiniz ve muhabbetiniz bol olsun!!!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.