KİTAP ATMA VE YAKMA OLAYI

Mustafa Balkan

 

15 Temmuz’dan sonra ‘Fethullah Gülen’ imzalı kitap ile bu camianın yayınlarına yönelik gerek vatandaşlar tarafından ve gerekse kütüphanelerde bir temizlik harekâtı başlatıldığı görülüyor.

Yakılan kitapların yanısıra koliler ve çuvallar içerisinde çöp bidonlarının yanına atılan Türkçe eserlerin yanında Arapça yazılı kitaplar da görülmeye başlanıldı.

Konya’daki kütüphaneler ise, Fethullah Gülen’e ait kitap ve bu camianın dergileri çoktan listelerden çıkartılarak izbelerin en ücra köşelerine attılar bile.

Akşehir’de bir vatandaş, evindeki bahçesinde tandırda kitap yakarken yakalanmış. Polisler, eve yaptıkları baskında “Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) elebaşı Fethullah Gülen’in kaleme aldığı kitaplarının yakılmaya çalışıldığını” tespit etmişler. Ev sahibini de sorgulamak üzere emniyete götürmüşler.

Bir haber portalında yer alan bir haber de Bitlis Tatvan’dan: “FETÖ'cülere yönelik operasyonların ardından “tedbir için” Gülen'in kitaplarını çöpe atan örgüt mensupları, Bitlis'in Tatvan İlçesi'nde Gülen'in kitaplarının yanı sıra Kur'an-ı Kerimleri de dere yatağına attı.”

Atılan “Arapça” kitaplar ne zaman “Kur’an-ı Kerim” oldu bilemiyorum. Böylesine haber yapmak hem etik, hem aklâkî olmadığı gibi basın-yayın ilkelerine de aykırı.

 

***

Kitap yakma alışkanlığı bizde 12 Eylül darbesinden kalma kötü bir alışkanlıktır. “Yasak ve bölücü yayınlar” kategorisine sokulan kitaplar arasında Marks, Lenin, Engels, Mao ve daha başka sol ve komünist dergiler de vardı. Sağ - sol cenahtan insanlar ve onların aileleri, asker ve polis baskınında evlerinde bulunan kitapları korkudan dolayı ya yakıyorlar ya da uzak bir başka ülkeye tanıdıklarına posta yoluyla gönderiyorlardı. Hayatımda kütüphanemde bulunan Marks ve Lenin’e ait kitaplar dahil hiçbir kitabı yakmadım. Ben biraz korkuyla ve cahil davranarak ikinci şıkkı tercih etmiştim.

12 Eylül’ün askerî cuntacıları, bu kitap ve dergilerin yerine müstehcen yayınların “Erkekçe-Kadınca” gibi dergilerin çıkarılması gerektiği kararını almışlardı. Kafes filminde bu belgelere dayandırılarak işleniyordu. Maksat gençlerin ahlâkını ifsat etmekti. Asıl yakılması gereken kitap ve dergiler ise işte o müstehcen yayınlar. 1978-79’larda da Yeşilçam’da bir müstehcen (seks) film furyası başlamış/başlatılmıştı.

Diyeceğim o ki insanımız, 1930-40’lı yıllarda Kur’an-ı Kerim’leri jandarma baskısı ve korkusundan nereye saklayacakları veya gömeceklerini bilemedikleri gibi, Kur’an okudukları için baskına uğrayıp götürüldüklerinde başlarına nelerin geleceğini varın siz tahmin edin. Büyüklerimiz o seneleri bizlere anlattıklarında, ne tür zulümle karşılaştıklarını pürdikkat ve esefle dinliyorduk.

 

***

Şimdi kitap yakma ve yok etme hadiselerinden ayrı “FETÖ/PDY” şüphesiyle baskın yapılan okul, ev, fabrika, hastane gibi yerlerin kalorifer kazanı dairelerinde evrak ve dosya yakma hadiseleri de vuku buluyor.

Devletin resmî ve gayrı resmi kurum ve kuruluşlarında, FETÖ örgütü mensuplarınca, şimdiye kadar yakılarak ortadan kaldırılan resmî evrak ve dosyaların akıbetlerini kimse biliyor mu? Devletin emniyet güçleri, kendilerine veya ilgili mercilere yapılan ihbarları zamanında değerlendirmeleri soruşturmaların seyri açısından ne kadar önemli olduğunun farkındadırlar herhalde.

 

“GÜLEN (CIA) AJANI”

Rusya parlamentosu alt kanadı Duma Milletvekili ve Duma Eğitim Komisyonu Başkanı Vyaçeslav NikonovFetullah Gülen’in ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) için çalıştığını ve ABD'nin Gülen’i Türkiye’ye iade etmeyeceğini söyledi.

Rus milletvekili Nikonov’un açıklamaları şöyle: “Bu darbe girişiminde Amerikan izi var. Gülen’in CIA için çalıştığını ve çalışmaya devam ettiğini herkes epey zamandır biliyor. Gülen’i iade etmeyecekler. Bu arada NATO Varşova zirvesinde kimse Erdoğan’ın elini sıkmadı. ABD ve NATO yöneticileri dahil. Çünkü Erdoğan, zirveden 3 gün önce Putin ile barışmıştı."

Darbe girişiminin tartışıldığı Rus devlet televizyonu Rossiya 1'de yayımlanan Voskresniy Veçer programında Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Araştırma Görevlisi Ruslan Kurbanov’un kullandığı şu ifadelere bakın: “Türkiye halkı meşru cumhurbaşkanı ve egemenliği için ayağa kalktı. Gülen ağını CIA'in kendisi oluşturdu. Gülen’in Yeşil Kart başvurusunun reddi yönündeki kararın düzeltilmesi için açılan davaya destek verenler arasında CIA eski çalışanları George Fidas ve Graham Fuller, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz gibi isimler var." 

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Heinrich Heine, “Kitapların yakıldığı yerde insanlar da yakılır.” diyor.

O halde Fethullah Gülen’e biat eden örgüt mensupları, neden onun kitaplarını yakıyorlar?!

 “Bir kitap en iyi arkadaştır, bugün için ve ebediyen…” diyen M. F. Tupper, bize acaba ne anlatmak istiyor?

Bir insan “en iyi arkadaşını” sokağa, bir çöp bidonuna hiç atar mı?

Fırında veya kalorifer dairesi kazanında yakar mı?..

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.