KOCANDIR, DÖVER DE SEVER DE!

Hasan Durucan

Şiddet bireye fiziksel güç kullanımı olduğu kadar, psikolojik açıdan bireyi incitebilen söz, tavır ve davranışları da içermektedir. Yani bireyin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, her türlü baskı şiddet kapsamında değerlendirilmektedir. Gün geçmiyor ki gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarında kadınlara yönelik tacizden istismara, eziyetten psikolojik baskıya hakaretten öldürmeye kadar varan bir şiddet davranışının haberine rastlamayalım. Günümüzde kadına yönelik şiddet eğilimi, sadece ülkemizde değil tüm dünyada bütün acımasızlığıyla varlığı göstermektedir. Medeniyetin beşiği olarak bilinen ve parmakla gösterilip hedef olarak önümüze konulan ülkeler ile ilgili veriler de bu ülkelerin kadına yönelik şiddet konusunda henüz net bir aşama kaydedemediklerini göstermektedir. Ama maalesef bu durum ülkemizde daha vahim olarak su yüzüne çıkıyor. Aile içi şiddetin ülkenizde sıklıkla yaşandığı fakat ev hallerinin mahrem olduğu düşüncesiyle eşe dosta anlatılmadığı ya da ihbar şikayet halinde konu komşu ne der düşüncesiyle bastırılmış duygulara dönüşmesi şiddetin sürekliliğini tetiklemektedir. Aile içi şiddet, bireylerin günlük yaşam streslerine karşı bir tepki biçimi olarak ortaya çıkar. Ülkemizde eğitimsizlik seviyesinin ve işsizlik oranın yüksek olması evde ki sorunları da arttırıyor. Yaşam şartları altında ezilen, bunalan insanların psikolojileri bu doğrultuda değişmeye başlıyor ve daha agresif, tahammülsüz bir yapıya sokuyor. Bu da beraberinde şiddet duygusunu getiriyor. Her şeyden bunalan erkek en zayıf halka olarak gördüğü eşine şiddet uygulamaya başlıyor. İşin kötü yanı, gördüğü şiddet karşısında sadece susan ve hiç bir şey yapmayan bir kadın daha fazlasını görmeye kendini mahkum etmiş oluyor. Ülkemizde de mağdurun cesareti eksiktir. Zararı sineye çeker, dayağı yer ve oturur. “Allah’ından bulsun“ felsefesine öyle düşkünüz ki böyle düşündükçe süreç içerisinde hep daha fazlasına maruz kalırız. Buda hiç istemediğimiz çok kötü sonuçları doğurur. Şiddet öğrenilmiş bir davranış olarak sıklıkla kuşaktan kuşağa geçer ve sağlıksız toplumların oluşması hatta büyümesine yol açar. Ev ortamında şiddete şahit olmuş yahut maruz kalmış çocuk büyüdüğünde çocuklarına veya yakınlarına ve hatta kendisine yönelik şiddet uygulayan kişilere benzer tepkiyi göstermesi muhtemel bir olaydır. Aile içerisinde şiddeti yaşayan çocuk, amaçlandığı şekilde eğitilmek yerine karşı tarafı suçlamayı, öfke ve düşmanlık duygularını öğrenir. Kendine olan güveninin sarsılmasının yanısıra sorunlarını zorbalıkla veya aile fertlerini kızdıracak davranışlar sergileyerek çözmeye çalışır. Yani aslında şiddet eğiliminin temelinde aile de yatıyor diyebilirim. Çocuk nasıl bir eğitim alırsa alsın aile içerisinde şiddeti yaşamışsa ilerde kendisi de uygulama olasılığını istemsizce doğuruyor. Bu konuda alınabilecek en önemli tedbir veya çare, eğitim sistemimizin öz değerlerine sahip insanların yetiştirmesidir. Ancak öz değerlerine sahip insanların kuracağı sağlam aileler ile bu sorun aşılabilir. Asıl önemli olan da şiddet uygulanmasından sonra bir takım müdahalelerin yapılması değil, şiddetin uygulanmasının önüne geçilmesidir. Bu konuda, genelde olayın mağduru olan kadınlar eğitilmekte, şiddete uğradıktan sonra nerelere müracaat edecekleri, haklarının neler olduğu gibi bilgiler verilmektedir. Unutulmamalıdır ki şiddeti uygulayan genelde erkektir. Yani erkeğin bu konuda eğitilip, bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu eğitim sadece alınacak cezaların anlatılmasından ibaret olmamalıdır. Erkek, bu olayın yanlışlığını idrak etmeli, tam bir kararlılıkla ve inanarak bundan vazgeçmeli, yaptığının yanlış olduğunu idrak etmelidir. Erkek şiddet uygulayan değil, koruyan olmalıdır. Aile devletin candamarıdır. Evde dayak yiyen kadına, dayak yiyen çocuğa karşı olmak, genel itibariyle aile içi şiddete karşı olmak, toplumsal şiddetin karşısında olmak gerekir. Her gün farklı biçimiyle karşılaştığımız, meşrulaştırılmış şiddete karşı olmak insanlığın onuruyla yaşaması için bir gerekliliktir. Daha temiz bir toplum için, bizi doğuran ve büyüten o kadınlar için Peygamber efendimizin “Cennet anaların ayaklarının altındadır‘’ sözü ile kıymet biçemediği o kadınlar için her daim her koşulda KADINA ŞİDDETE HAYIR diyelim. Kocandır, severse dövmez.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.