Konya Rahmete Muhtaç!

Mustafa Balkan

Konya Ovası’na, kaç aydan beri bir damla rahmet düşmedi!

Acep bu ne mânaya geliyor, akledib de hiç düşündük mü?..

Gödene’de oturuyorum. Dağlara çıkıp bazen tabiatı gözlemliyorum.

“OKU” emri gereğinde tabiatı okumaya çalışıyorum. 

Bazen de gökyüzüne bakarak ışık hızından bilmem kaç milyar kilometre uzaklıkta olan ve baktıkça bana göz kırpan milyonlarca, milyarlarca adet yıldızdan en parlak olan kutup yıldızıyla dertleşerek gönlümden, işlediğim büyük günahlar yüzünden kayıp giden beyaz yıldızları, geriye getirebilir miyim diye bulmaya çalışıyorum!

Serçeleri gözlemliyorum, su ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yeşil otları yiyorlar.

Toprak ise, alabildiğine rahmete susamış bir vaziyette, çatlamaya durmuş…

Toprak, insanlar, hayvanat ve nebatat gökyüzünde rahmet yüklü kara bulutlara muhtaç halde beklemede ve bekleşmedeler…

 

***

Art arda gelen kuraklık ve kıtlık yılları, Peygamberimiz henüz yedi yaşında iken Kureyş halkının bütün varlıklarını alıp götürmüş, iki deri bir kemik bırakmıştı.

Abdulmuttalib’in önderliğinde Kureyşlilerle birlikte her kabileden birer adam seçilip önce yıkandılar, koku süründüler, Hacerü’l-Esved’e karşı el kaldırarak selâmladılar  ve Kâbe’yi tavaf ettiler.

Sonra da Peygamber Aleyhisselâm, yanlarında olduğu halde, Ebu Kubeys dağının üzerine çıktılar. Cemâat, dağın tepesinde, Abdulmuttalib’in iki yanına sıralandılar.

Abdulmuttalip, yanında Resûlullâh Aleyhisselâm olduğu halde, ayağa kalkarak cemaatın önüne geçti ve ellerini havaya kaldırarak;

“Ey yoksullukları ve muhtaçlıkları gideren, gam ve kederleri silip süpüren, kaldıran Allah!

Üzerimizden kıtlık yılını kaldır!

Bize, yağmur, bolluk ve ucuzluk getir!

Ey Allahım! Bize, bereket, bolluk ve ucuzluk getiren yağmur yağdır” diyerek dua etti.

Cemaatte birlikte “Âmin!” dediler.

İşte o rahmet, orada bulunan Peygamber Aleyhisselâm’ın yüzü suyu hürmetine ve duaları kabul eden Allahû Teâlâ tarafından yağdırılmıştı.

 

***

Bir Müslümanın Allah katındaki değeri, sizce ne kadardır?

İçten, samimi, riyasız ve günahlardan hem bedenen hem de ruhen arınmış bir vaziyette yaptığımız dualar kadar değil midir?

O vakit değerimize değer katmak için Konya halkı olarak yüksek tepelerde topluca yağmur duasına çıkmamız, sabileri de yanlarımıza alarak genç ihtiyar ve bu şehrin manevi yönden ileri gelenleriyle birlikte gönülden ve samimi duygularla Allah’a yalvarmamız gerekiyor:

“YAĞDIR MEVLÂ’M SU!” diye.

 

***

Bakınız, barajlarımızdaki sular azaldı. Havamız da her geçen gün kirleniyor!

Geçenlerde Köyceğiz’den, bin iki yüz rakımlı tepeden Konya Ovası’na doğru baktığımda, şehrin üzerine çöreklenmiş olan pis havayı görünce; Konya’nın havası ne kadar da kirlenmiş, dedim.

Karatay’daki hava kirliliği Selçuklu ve Meram’a göre daha fazla.

O bölgede nefes almanız daha da zor!

Ekonomik kriz ise kapıda…

Türkiye, enerjisinin çoğunu savunma sanayiine harcamak zorunda ve bütçe, güvenlik giderlerine daha çok maliyet ayırıyor.

Konya yatırımları da bundan nasibini alıyor.

Musluklarınızdan tatlı su akması gecikecek…

Kurduğunuz METRO hayali bir başka bahara kalacak…

Çevre Yolu yapımı daha da gecikeceğe benziyor, çünkü bir kıpırdanma da yok!

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Konya neye muhtaç…

Yağmura, yâni rahmete ve dolayısıyla berekete…

Ne kadar günaha batmış olsak da Yâ Rabb!

Bizi kıtlıkla, susuzlukla ve açlıkla terbiye etme Allahım!

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.