Konya'da bin 900'lü yılların başlarında Konya'da iki önemli âşık kahvesi bulunuyordu. Türbe Önü'ndeki Türbe Kahvesi ve eski Buğday Pazarı ile Larende Caddesi'nin kesişim noktasındaki ayakçı kahvesi, dönemin âşıklarının uğrak yeriydi. Bu mekânlar, sadece kahve içilen yerler olmanın ötesinde, âşıkların atıştığı, ustalıklarını sergilediği, genç yeteneklerin yetiştiği birer noktaydı.
ÂŞIKLARIN ATIŞTIĞI, USTALIKLARINI SERGİLEDİĞİ YER
Konya ve çevre illerden gelen usta âşıklar, bu kahvelerde sazlarını konuşturup içten şiirlerini seslendirirlerdi. Şehrin aydınları, esnafı, köylüsü demeden herkes bu coşkulu ortama katılırdı. Şehre gelen yabancı âşıklar da bu kahvelere uğrayarak doğaçlama şiirler okur, "muamma asma" ve "muamma indirme" gibi geleneklere dahil olarak geleneğin yaşatılmasına katkıda bulunurlardı. Konyalı gençler de bu şölenlerden nasiplerini alırdı.
Konya âşıklık geleneğinin yazılı kaynakları ne yazık ki sınırlı. Bu sınırlı yazılı kaynakların yanında sözlü kaynaklarda adı geçen âşık kahveleri de Konya âşıklık geleneği içerisinde önemli bir yere sahip. Feyzi Halıcı’nın, Âşık Şem’î hakkındaki çalışmasında belirttiğine göre, bu dönemde (1223/1808) Konya’da iki kahve bulunmakta. Bu kahvelerden biri Türbe Önü’nde bulunan Türbe Kahvesi diğeri ise eski Buğday Pazarı’yla Larende Caddesi’nin kesiştiği köşedeki ayakçı kahvesiydi. Bu kahveler, sıradan kahvelerden ayrı olarak âşıkların devam ettikleri, karşılıklı şiirlerini okudukları bir okul olarak görev yapıyorlardı.
BU KAHVEYİ ÂŞIK DERTLİ İŞLETTİ
Feyzi Halıcı, Konya’daki bu âşık kahvelerinin varlığıyla ilgili olarak şöyle demektedir:
“1807-1855 yılları arasında Konya’da Mevlâna dergâhında postnişinlik yapan Hemdem Sait Çelebi, dergâhın karşısındaki bir kahveyi tamir ettirip büyütüp âşıkların emrine verdi. Tam bir asır Konya’da içindeki havuz dolayısı ile Sulu Kahve olarak adlandırılan bu kahve halk şairlerine ilim, irfan, edep, erkân öğreten folklor bilgilerini, halk törelerini aşılayan bir okul, bir akademi vazifesini gördü. 7-8 yıl bu kahveyi Âşık Dertli işletti. Konyalı Âşık Şem’î, Âşık Dertli, Silleli Âşık Surûrî ile birlikte bu kahvede karşılıklı şiirler, türküler söylediler. Bu ocakta yetişen âşıklara maddî, manevî yardımlarını eksik etmedi. Karamanlı Gufranî, Kenzî, Silleli tekmil saz ve söz ustaları bu okulda yetiştiler. En güzel eserlerini bu ocakta verdiler.”
Bir ara, bu önemli kültür ocağının kıymetini takdirden uzak bazı kendini bilmezler burası hakkında ileri geri konuşup ardından vilâyete başvurarak, Vali Sami Paşa’dan bu kahvenin kapatılmasını isterler. Ancak kendisi de şair olan Sami Paşa konu üzerinde durmayarak, böyle bir hataya meydan vermez.
Âşık Şem’î, Dertli gibi ünlü âşıkları yetiştiren bu kahveler; halk ile aydın tabakayı birleştirmiş, sanatçılara ve bilim adamlarına ev sahipliği yapmış, en önemlisi de âşıklara maddi ve manevi destek olarak âşıklık geleneğinin yaşatılıp gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır.