KONYA’DA ESEN DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI - 8

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (247)

Sille Aya Elenia Kilisesi onarılarak müze olarak açılırken, Atina’da 1759 yılında dönemin Atina Valisi Cizderiyeli Mustafa Ağa tarafından inşa ettirilen Cizderiye Camisi ise, sergi salonu olarak kullanılarak kilise yapılmak istenmektedir.

Sille denilince, aklınıza ilk önce ne geliyor?

Benim aklıma hemen mübadelede Yunanistan’a gönderilen Karamanlı Hristiyan Türkler geliyor. Onların geride bıraktıkları hikâyeleri ve ağıt gibi şiirleri…

İkinci olarak günümüz Konya’sında arkeolojik kazı çalışmaları devam eden ve tekrar canlandırılmaya çalışılan tarihi Gevale Kalesi geliyor. Tarihî Ak Camiî gibi diğer camileri de gelmiyor değil.

Üçüncü olarak da Çumra /Çatalhöyük’te olduğu gibi tarihi geçmişi M.Ö.7000-9000’li yıllara kadar uzanan bir tarih ve kitabesine göre; 323 yılında İmparator Konstantin’in annesi Helene tarafından Kudüs yolculuğu sırasında inşa ettirdiği ve günümüzde müze olarak ziyaretçilere açık tutulan Aya Elenıa (Başmelek Mıkhael) Kilisesi geliyor.

Geçtiğimiz sene turizme açılan Sille Barajı, çanak çömlek ile “Sille Baranaları” geliyor.

ATİNA CİZDERİYELİ CAMİ SERGİ SALONU YAPILDI

Yunanistan’ın başkenti Atina’nın merkezinde bir cami dahi göremez ve bulamazsınız. Osmanlı’dan kalma tarihi camilerin hali ise içler acısıdır. Batı Trakya’ya gittiğiniz zaman durum daha da farklılaşır.

Bütün bunlara rağmen Sille’de yaşayan Rumlar, bildiğiniz gibi mübadeleyle birlikte 1920’lerde Yunanistan’a gönderilmişlerdi. Bizden gidenler meslek sahibi kaliteli insanlardı. Yunanistan’dan gelenler ise…

Eski Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen döneminde Dışişleri Bakanlığı tarafından onarılmasına müsaade edilmeyen Ala Elenia Kilisesi, neden Uğur İbrahim Altay döneminde restorasyona tabi tutularak müze olarak açıldığı konusu kafamı devamlı kurcalaya gelmiştir.

Yunanlıların bir hedefi ve kendilerine gör bir ülküleri varken, Batı Trakya’daki soydaş ve dindaşlarımıza her türlü eziyeti, işkence ve zulmü uygularken, tek bir cami yapımına dahi müsaade etmezken, mevcutlarını koruma ve muhafaza etme noktasında bile kırk dereden su getirirken biz, Müslüman Türkler olarak neden çok hoşgörülü oluyor ve uluslararası antlaşmalardan doğan haklarımızı korumakta üzerimize düşen vazifeyi neden yerine getirmiyoruz?

Size sadece bir misal (örnek) vereceğim. Cizderiye Camii 1759 yılında dönemin Atina Valisi Cizderiyeli Mustafa Ağa tarafından inşa ettirilmiştir. Atina'daki bu cami günümüzde sergi salonu olarak kullanmaktadır.

YUSUF AĞA MEDRESESİ

Yusuf Ağa Medresesi, Sultan Selim Camii bitişiğinde yer almakta idi. Tapuda 82. pafta 19. ada, 109. parselde 1530 metrekare mektep ve medrese olarak kayıtlıdır. Günümüzde Yusuf Ağa Kütüphanesi ile Sultan Selim Camii’nin güneyinde kalan kaldırım, yeşil alan ve yol bulunan kısım medresenin bulunduğu alandır.

Yusuf Ağa tarafından 1797 yılında 10 hücre ve bir dershane olarak yaptırılan medrese, onun adını taşıyan kütüphaneden dolayı Kütüphane Medresesi olarak da anılmıştır. Atina ve Midilli Adası’nda vakıfları bulunan medrese özellikle I. Dünya Savaşı’ndan sonra gelir kaynaklarının azalması ile harap olmuştur. Medresede 1880 yılından itibaren İçilli Mehmet, Hamzazâde Hacı Osman, Haşim ve Ali efendiler müderrislik yapmıştır.

 

SELÇUKLU HAZİRESİ

Alâeddin Camii'nin avlusu da sekiz asırlık bir hazireydi. Buradaki tarihi mezar taşlarının nerelerde kullanıldığı bilinmemektedir. Alâeddin Camisi ve özellikle avlusunu gezerken ecdada olan saygımızdan dolayı “Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı/ Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı." diyen Mehmed Âkif’in bu mısralarını da dikkate almalıyız. Selçuk Türbesinde yatan sekiz Selçuklu Sultanını da düşünerek…

 

YARIN: Konya’da esen değişim rüzgârları - 9

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.