Konya’da her gün dün gibi olsa

Rasim Atalay

Dün, 1 Mayıs’tı…

İşçinin, emekçinin bayramı…

Ne bayram ama…

İşçi işinde gücünde, emekçi görev başında, amele ameliyle meşgul…

Bayram diye 1 Mayıs’ı resmi tatil etseler de asıl emek sahipleri, asıl çalışanlar yine her zamanki gibi görevini layıkıyla yapmanın peşinde, ekmeğinin derdindeydi.

Biz de birçok meslek grubunda olduğu gibi 7 gün 24 saat çalışanlar olarak görevimizin başındaydık.

Yani 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde de biz ve bizim gibiler için değişen çok bir şey yoktu.

Şehre baktığımızda ise hafta ortasında hafta sonunu yaşıyordu Konya…

Özellikle sabah saatlerinde…

Trafiğin keşmekeşi yoktu. Yoğunluk yoktu. Yollar boştu.

Gidecekleri menzile yetişebilmek için imkan bulsa önündekinin üstünden atlayıp geçecek sürücüler yoktu.

Gerginliği yüzünden okunan, ara sıra makas atan, kural tanımayan direksiyonerler yoktu.

Kavşakta geçiş ihlali yapan, yayalar için ayrılan kaldırımı, bisikletlerin kullanımına ayrılan yolları işgal edip, umarsızca ve hızla ilerlemeye çalışanlar yoktu.

Sanayiye kadar uzanan yollarda sıralanmış servis otobüsleri, minibüsler yoktu.

Sağa döneceği yolda uzun kuyruklar oluştuğu için sol şeritten yardırıp giden ve döneceği yere yaklaşınca hızlı bir hamleyle sağa girmeye çalışan sözüm ona uyanık geçinenler yoktu.

Daha bir çok örneğini sıralayabileceğimiz bu kural ihlallerinin neredeyse hiçbirini görmemiştim dün.

Yani en azından sabah saatlerinde şehir olabildiğince dingin, sakin, sessiz, huzurluydu…

Böyle ne güzelmiş dedim kendimce… Sonra içimden keşke her gün bugün gibi olsa diye geçirdim.

Zaman zaman kaleme alıyoruz, dikkatleri çekmeye çalışıyoruz. Şehrin özellikle belli bölgelerinde belli saatlerde yaşanan trafik sıkışıklığı çekilmez bir hale geliyor. Yer yer yollar öyle bir tıkanıyor ki 3 dakikada gidebileceğiniz yolu yarım saatte gidemiyor, sonra alternatif güzergah arayışında oluyoruz.

Mesela sabah saatlerinde Otogar Kavşağı’ndan Mobilyacılar Kavşağı’na, oradan da Adana Çevreyolu’na kadar uzanan cadde…

Ya da Aksaray Kavşağı’ndan Otogar’a, oradan İstanbul Yolu üzerinden şehir merkezine kadar uzanan cadde…

Adana Çevreyolu’nun Ereğli Kavşağı’na kadar uzanan kısmı…

Beyşehir Çevreyolu Caddesi’nin Fatih Caddesi’ne kadar uzanan kısmı…

Ve daha niceleri.

Özellikle sabah ve akşam saatlerinde o kadar yoğun bir hal alıyor ki trafik, “Ben artık çekmiyorum. Yüküm ağır geliyor. Bu yoğunluk beni aşıyor” diyor adeta… Allah malum saatlerde bu yollara kimseyi düşürmesin. Sağ adam hasta olur. Şekeri çıkar, kalbi tekler…

Bize de böyle sakin zamanlarda trafiğe çıkınca keyfini sürmek düşüyor. Sonrasında da gönül, her günün dün gibi olmasını arzu ediyor.

Şehrimizin her geçen gün daha hızlı bir şekilde ivmelenerek büyüdüğünü biliyoruz. Şehrin sadece bugününü değil yarınlarını da sırtlayabilecek bir trafik altyapısı için idarecilerimizin hazırlık yaptıklarına da şahidiz. Şahidiz diyorum çünkü, yeni açılan caddelerle karayolu trafiğini rahatlatmak için yapılan hamleleri yerinde gördük, inceledik. Diğer yandan raylı sistemle şehirde yeni alternatifler oluşturmak için nasıl emek yoğun çalıştığının da farkındayız.

Öte yandan yıllardır konuştuğumuz çevreyolu meselesinde de epeyce bir yol alınmış durumda. Ama açık söylemek gerekirse yeni çevreyolunun Konya’nın dört bir yanını saracak şekilde hızlı bir şekilde tamamlanması da en büyük arzumuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.