Konya’nın türkü babası!

Erol Sunat


Yâre götüren şiir ve türkülerin yola davet edeni, yola götüreni, yol göstereni oldu hep. Yâre götürdü gönülleri yârin bahçesinde gezindirdi, dolaştırdı ve halen bu işe devam ediyor.
Yâr ne mi?
Yâr sevilen, yâr sevgili, yâr dillerden düşmeyen, yâr vazgeçilmeyen!
Aslında bütün yollar yâre gider, yâre çıkar!
Yolun ona çıkmaktan gayrı bir gayesi, bir başka hedefi yoktur.
Şiirlerde ona götürür, türkülerde…
Yâre götüren şiir ve türkülerin vesilesi bir kardeşimiz var.
Yıllardan beri çabası şiirlerin ve türkülerin sevilmesine, insan ruhuna tesir etmesine işlemesine vesile olan bir çabanın içerisinde.
Bu kardeşimiz, Beyşehir Gencek’li Ahmet Alıcı.
Konya’nın Türkü babası!
Yâre götüreni…
Ondan öncede yâre götürenler vardı!
Onlardan bir kısmı o yâre temelli gittiler, bir daha geri dönmemek üzere gittiler!
Biz hep ne mi istedik?
Bizi yâre götürsünler, lakin bizden hiçbir şey istemesinler!
İstedikleri bir şey de yoktu zaten!
Bugüne kadar her ne yaptılarsa, size rağmen, bize rağmen yaptılar!
Çünkü biz, vefasızın önde gideniyiz!
Söz verip de yerine getirmeyenin de!

*****
“Konya Sanatçısı payesi” vefasızlığımızın en çok dikkat çekeni! En anlaşılamayanı! Kördüğüm haline getirileni!
Sanatçılarımıza bu payenin verilmesi deveyi hendekten atlatmaktan daha zor demek ki!
Arpacı kumrusu gibi düşünüp mü durdular yoksa, gündeme hiç mi gelmedi?
Sanırım ikincisi, yani gündeme bir türlü gelememesi!
Sevgili Abdüssettar Yarar Bey bu şehrin kültürüne, sanatına ve sanatkârına kültür adına bir dokunuştu beklediğimiz!
Sizde mi gönlümüzden geçen bu değildi diyenlerdensiniz?
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay, anlaşılan o ki, bu mesele bir türlü önünüze gelemedi, getirilemedi.
Siz ki, zaten sanatın, sanatçının ve sanatkârın gönlündesiniz. Onlar adına Elçiye zeval olmaz diyerek, sizden rica edelim. Bayrama doğru, bir bayram müjdesi olsun!
Sayın Başkanım! Güldürün gelmiş geçmiş sanatçılarda dahil olmak üzere her birinin yüzünü!
“Konya Sanatçısı” payesi ile taçlandırın sanatçılarımızı!
Yâre götürenlerin elinden tutanı, halinden anlayanı, kalplerini okuyanı diye ansın sizi o yâre götüren yol!

*****
Sağlıklarında değer veremediğimiz, kıymetlerini bihakkın bilemediğimiz insanların vebalinden bihaber yaşıyoruz!
Vicdanımızda barındıramadığımız şey ne mi?
Hoşgörü! Birde biz Hoşgörü şehriyiz diyoruz!
Doğrudur, şehir özünde ve ruhunda hoşgörü şehri! Lakin o hoşgörü, o anlayış, o yaklaşım bizde yok!
Yanlış yaptığımızın, yanlış yollarda dolaştığımızın mübarek Ramazan ayında dahi farkında olamamak nasıl bir duygu acaba?
Hiçbir zaman taşıyamayacağımız veballeri öylesine yüklendik ki, pestilimiz çıktı, haberimiz yok!
Hiçbir şey yokmuş gibi de dolaşıyoruz ya…Pes doğrusu!
Konya sanatçısına, sanatkârına ne sağlığında, ne de bu dünyadan göçüp gittikten sonra gereken değeri vermekte neden zorlanıyor? Neredeyse eli titriyor!
Rahmetli Ahmet Özdemir’in vefatından 1.5 yıl önce, Konya sanatçıları unutulmasın, vefakâr Konya, bu insanlara, zaten “Konya Sanatçısı” diyor, gelin bunu kalıcı hale getirelim, sevgili Büyükşehir Belediyemiz, sevgili İl Kültür Müdürlüğümüz tutun şu işin bir ucundan diye yaza yaza bir hal olduk!
Hiçbir masrafa yol açmayacak bir paye idi verilecek olan!
“Konya Sanatçısı” adı altında yaşayan sanatçılara ve bu dünyadan göçenlere sizi unutmadık, unutmayacağız, adınızı yaşatacağız demek içindi bu paye!

*****
Kültürün kanadı, sahip çıkma özrümüzden dolayı perişan ve paramparça…Kırık kanatlarla uçamıyoruz! Sanatın ve sanatkârın gönlünü alamıyoruz!
Onlar halkın bağrına bastıkları, baş tacı ettikleri, isimlerini yaşattıkları, evlatlarına, torunlarına, yakınlarına aktardıkları, adına Konya Sanatçısı dedikleri insanlar.
Kimine bülbül dedi halk! Kimine baba!
Konya sahnelerine, Konya seyircisine hasret kalanları vardı arasında…
Şehre davet edilmeyen kimse kalmadı, lakin ara yerde unutulanlar, hatıra gelmeyenler, akla getirilemeyenler hep onlar oldular!
Konya türkülerine, Konya şarkılarına hayat verdiler. Yıllarca Konya’yı şenlendirdiler, yücelttiler, meydanları alkışlardan inlettiler, o güzel seslerini halka ve sevenlerine dinlettiler!
Sanat öldü diyen, sanatçı öldü diyen, sanatçı mı kaldı diyen vefasızlar, hayırsızlar, yol bilmezler, iz bilmezler, çok bilmişler, milletin başına allame kesilenler çıkın gidin artık şu meydanlardan, sokaklardan, caddelerden!
Bırakın da kuşattığınız, çevrelediğimiz meydanların, kapıların gözü gönlü açılsın!
Görülmesin diye, bilinmesin diye bastırdığınız taşlar insafa geldi merhamete geldi, mahcubiyetlerinden paramparça oldular da, sizin kılınız kıpırdamadı ne yazık ki!
Sanat nedir bilmeyenin, sanatçının ruhundan anlamayanın sanat adına ahkam kesmesi kadar acı veren bir başka şey yoktur! Bugün yaşadığımız bu burukluğu, bu açmazları ve bu hüznü başka nasıl anlatılabiliriz bilemiyorum!

*****
Gelin yâre götürenleri, “Konya Sanatçısı” payesine götürelim! Bu şehir kadim bir Başkent, bu şehrin bülbülleri ise sanatçılarımız.
Gül şehrinde, gülü bülbüle, bülbülü güle hasret bırakmak, güle ve bülbüle yazık etmek olur!
Kültür hür ve özgür bir kavram.
Şiir gibi, türkü gibi, şarkı gibi coşku ve heyecan dolu!
Kültür hür olduğunda, şehrin her tarafında çiçekler açar, bülbüller daldan dala şakır, baharın geldiği anlaşılır, bayramlığını giyer şehrimiz, bayram sevinci yaşar sokaklarımız, caddelerimiz!
Sizden çok şey mi istiyoruz sevgili Başkanım?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.