Köşeye 8 puntoyla sıkıştırılacak yazı yazmıyoruz

İ. Hakkı Biçer

Cuma günkü AK Parti Aday Tanıtım Toplantısı’nda hemen hiç kimsenin görmediği ancak Başbakan’ın her şehirde sıkça söz ettiği “kentsel dönüşüm stratejileri” hakkında söylediklerine kulak kesilmemek mümkün mü? Hele Konya gibi dönüşe dönüşe nasıl dönüşeceğine karar verememiş bir şehirde yaşıyorsanız.

İnşaat firmalarını memnun etmeyecek bir kentsel dönüşüm stratejisinden söz etti, Başbakan. “Bir taraftan şehrin kültürünü, dokusunu korurken, ulaştırmayı mümkün olduğu kadar şehir dokusuna zarar vermeyecek bir zemine oturtmak” tan söz etmesine inşaatçıların itirazı olmaz ancak “Kesinlikle dikey değil yatay yapılaşmaya ağırlık verilmesi” stratejisi daha az kazanç, daha az rant demektir.

Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, kentsel dönüşümün tüm vatandaşlar için tarihi bir fırsat olduğunu söylerken “vatandaş dünden razı” demeye getiriyor. Oturduğum derme çatma ev karşılığı, kentsel dönüşüme uğramış bir daire verseniz, ben de memnun olurum. Amaç kazanırken kazandırmak mı? Böyle bir “memnuniyet” sağlamak mı?

Bugün Konya’da Zafer’le Muhacir Pazarı arasında 90-100 bin TL’ye eski bir daire alınabiliyor. Bu binanın yıkılıp yenilenmesi durumunda daire, belki küçülmesine rağmen 200-300 bin TL’ye alıcı bulacak. Bu durumda mülk sahibi de evi yenilendiği için bir rant sağlamış olacak.

Yıllarca tek göz evde oturup apartmanda oturma hayali kuranlar, komşunun arsasına 4 daire veren müteahhidin, bir gün kendisine de aynı teklifle gelmesi hayalini kurdu. Karatay sokaklarında bir gezinti yapın, 20 yıllık kentsel dönüşümün ilginç hikâyeleriyle karşılaşırsınız. Arsa sahiplerinin marul-mısır tarlalarının nasıl da bereketlenip 80-100 daire verdiğini görürsünüz.

Başkan Toru’nun “Selçuklu ve Osmanlı mimarisini ön plana çıkaracak çalışmalar” diye müjdelediği konutların “insanımız için en iyisinin olacağı” hakkında, insan zihni bir çok soru işaretlerini misafir ediyor. Son 10-20 sene içindeki İslam mimari anlayışından uzak, hikmet fukarası, “dönüşüm” örneklerinden yola çıkarak nasıl bir “ev”, “mesken” modeli ortaya çıkarabilmeliyiz, bence bu soruya cevap aramalıyız. 8 katlı binaların kapılarına, balkonlarına Selçuklu-Osmanlı motifi koymakla geleneksel üslûba dönmüş, tarihi yeniden canlandırmış olmayız. Tarihi, Cumhuriyet ideolojisi yıllar önce gömdü biz de gelip gidip üzerine su döküyoruz. Tarihi üniforma giydirilmiş binalarla, Osmanlıdan Selçuklu’ya iz sürmek pek mümkün görünmüyor.

“Kentsel Dönüşüm”ün asıl amacı; insanların daha yaşanabilir şehirlerde yaşamasını sağlamak olmalıdır. Sosyal alanlarıyla, parklarıyla, ulaşım sorunun daha az yaşandığı, betonlaşmanın daha az hissedildiği alanlar planlanıp hayata geçirilmeli.

İnsanların “sükûnet” bulacağı evler, zaten “ev” olmaktan çoktan çıkarıldı, ama siz yine de meskenlerin dönüşümünde, istişare edebiliyorsanız, bilirkişi halkanızı lütfen biraz daha genişletin. Hangi mahalleyi dönüştürecekseniz, o mahallenin, muhtarlarından başlayarak, imamına, berberine, bakkalına, bilge yaşlılarına, İsmail Detseli ağabeyin deyimiyle Osmanlı artığı kadınlarına ve tabiî ki, şehir plancılarının, mimarlarının yanında, ilahiyatçılara, sosyologlara, halkıyyat ve harsiyyat adamlarına da sormanız, onlarla da istişare etmeniz gerekiyor.

Kentsel dönüşüme bir de bu insanların size açacakları pencereden bakarsanız, gerçekten hayal bile edemeyeceğiniz bir ufukla karşılaşacaksınız… Denemeye değmez mi? İnsan için… Tasarladığınız evlerde insanlar oturacak çünkü…

Yazının başlığı mı? Elbette başlığın yazıyla bir alakası yok. Meskenleri dönüştürenlere diyeceğimizi dedik. Sıra, sütunun altına arada haber sıkıştırıp yazıyı dönüştürerek okunmaz hale getiren editörde… Sen yapma bari… İnsan okuyacak bunu…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.