Kosova-Priştine-1

Rumeli’nde Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Macaristan, Moldova, Ukrayna, Hırvatistan olarak bazıları. Bunların tamamı 7 aylık Balkan Savaşı ile Osmanlı’dan parçalanarak alınmıştı. Sonrasında Yugoslavya’dan 6 ülke doğmuştu. Bunlar arasında Görmediğim Kosova, Makedonya ve Karadağ kalmıştı. Bir fırsat doğdu ve farklı duygular beslediğim bu ülkeleri gördüm.

Balkan Savaşı 8 Ekim 1912 - 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında Bulgaristan Krallığı, Sırbistan Krallığı, Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığı'ndan oluşan Balkan Birliği, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarının çoğunu ele geçirdi. Arnavutluk da bağımsızlığını kazandı.

Daha sonraları Balkan Savaşları devam etmiş, Osmanlı kendi bünyesinden çıkmış olan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ ile çarpışsa da, harp sonunda ise yaklaşık beş asır egemenliği altında bulundurduğu Balkan topraklarının tamamını kaybetti ve bugünkü sınırlarına çekildi.

Son yıllarda Balkan Ülkelerine ülkemden seyahat etmek için oldukça fazla talep var. Bunun birçok sebebi olsa da esas olarak Balkanlar, Avrupa’nın tarih açısından en zengin coğrafyalarının başında geliyor. Yüzyıllar boyunca Romalılar, Slavlar, Yunanlılar, Türkler gibi her biri bölgenin karakterini etkileyen farklı kültürleri ağırlamış toprakları üzerinde. Bugün ise eskiden Yugoslavya’yı oluşturan farklı ülkelere ev sahipliği yapıyor. Yakın tarihine kadar uzanan savaşların acı ve hüzün dolu yansımaları da mevcut. Bu kadar zengin bir kültürel mirasa sahip Balkanları dolaşırken köprüden ibadet yapılarına, evlerden çarşılara karşınıza çıkan her eserde bu farklılığın izleri görülüyor.

Balkan ülkelerinden Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Moldova (Basarebya), Sırbistan ve Yunanistan’ı görmüş; gezerken hem keyiflenmiş, hem de hüzünlenmiştim. Zira Balkanlar, coğrafi, siyasi ve ekonomik açıdan olduğu kadar, tarihi, kültürel ve insani bağlar bakımından da Türkiye için özellik ve öncelik taşımaktadır. Türkiye, Balkanların, Balkanlar da Türkiye’nin ayrılmaz bir parçasıdır.

İstanbul’dan direk uçuşla Kosova’ya, başkent Priştine ’ye geçiyorum. Kosova 1999 yılında NATO tarafından yapılan Kosova Operasyonu sonrasında Sırbistan'dan ayrı özerklik kazandı. Sonradan da statüsü konusunda yapılan görüşmelerin çıkmaza girmesi ile 17 Şubat 2008 de bağımsızlığını ilan etti.

Kosova 1389 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. 1. Kosova Savaşı sonucunda Sırp ordusu bozguna uğratılsa da Türk hükümdarı I. Murad da savaş meydanında şehit edildi. Savaştan sonraki dönemde Sırbistan'ın tamamen Osmanlı İmparatorluğu’na dâhil edildi.

2 milyon kadar olan toplam nüfusun %93'ünü Arnavutlar Kosova'nın çoğunluğunu oluşturuyor. Azınlıklar arasında Sırplar, Boşnaklar ve Türkler var. Kosova Avrupa'daki en genç nüfusa sahip. Din olarak %95 Müslümanlar, %1,5 Ortodoks Hristiyan, %2,2 Katolik, %1,3 diğer meydana geliyor.

Uçakta yanında Üniversitede talebe 20 ve 22 yaşında Ürdünlü kardeşler var. Onlarda bizim gibi kadim toprakları ziyarete gidiyorlar, tarihe bir yolculuk da yapıyoruz. Erkek olan hukukçu ve Türkiye’de Yüksek Lisans çalışması yapmak istiyor ve Ülkemden överek bahsediyor.

Heyecanım dorukta zira bir zamanlar Osmanlı topraklarının bir parçası olan kadim yerlerin, tarihi, kültürü, sosyolojik yapısı, Ülkeme ve bize bakışını göreceğim.

Sabah erkenden Hava biraz soğuk ve yağışlı olsa da karşı tarafta yoğun sis sebebiyle uçağımız biraz geç kalkıyor. İlk uçuşumuz Kosova’nın merkezi Priştine. Nihayet Kosova’dayız. Bizden 2 saat geride oldukları için güneş yeni doğuyor. Havaalanı çok yeni, bir Türk şirketi tarafından inşa Priştine Havaalanına iniyoruz.

Çıkışta Türk Barış Gücü olarak görevlendirilen askerlerimiz ile selamlaşıyor, onlarla Kosova hakkında kısa bilgilerle bir muhabbet geçiyoruz. Benim bir huyum da bir yolculuğa çıkmadan önce o ülke hakkında epeyce malumat toplamamdır. Benim bilgilerimle askerlerimizinki ile uyuşuyor.

Şehre geçmek için bir taksi kiralıyor 20 km sonra, sanki Anadolu’da bir kasaba ziyaretine gidiyoruz. Öyle de olsa yol boyu ve merkezde muazzam inşaatlar var. Yeni açılmaya çalışılan yollar, lüks binalar, dükkânlar; yeşillikler arasından merkeze doğru gidiyoruz.