“Kültür esareti, esaretin en kötüsüdür”

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (163)

MÜFTÜ EMİN EL-HÜSEYNÎ DİYOR Kİ: “Kültür esareti, esaretin en kötüsüdür. Hasımlarımızda, eğer bizden üstünü varsa, ilim, teknik, sanat alacağız… Ama bizden çoğu münevver, gidip adamların zihniyetini, küfrünü, inkârını aldılar.”

Türklüğü övdüler ve Türkleri sevdiler….

Merhum Ali Ulvî Kurucu, bütün hayatını İslâm âlemine hizmetle geçirmiş, yakın zamanın siyasî şahsiyetlerini bizzat tanıdığını ifade ettiği Şeyh Şamil’in torunu Said Şamil Bey’den, Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî hakkında, şu mühim tesbiti aktarıyor:

“Fransızlara karşı Cezayir’de Emir Abdülkadir, İngilizlere karşı Sudan’da Mehdî; İtalyanlara karşı Libya’da Sunûsî ve Rîf’i, İspanyollara karşı Emir Abdülkerim. Bunlar nasıl savaştılarsa, Yahudilere karşı Filistin’de müdâfaya çalışan Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî de aynı çapta bir mücahiddi.

Dinlerine, vatanlarına ve milletlerine candan bağlı olan bu büyük şahsiyetlerin beşi de, maddî denilen ihtiraslardan münezzeh idiler. İşin güzeli bunların hepsi de ahfad-ı resuldü. Yeni türeyen Arap münevverlerinin hilâfına, bunların beşinin de Türklüğü övdükleri, Türkleri sevdikleri ve saydıkları muhakkaktı. Bunların en talihli tarafları, kendi halkları tarafından benimsenmiş ve desteklenmiş olmalarıdır. Talihsizliklerinin başta geleni ise, çevrelerindeki Müslüman kardeş ülkelerin idarecileri, ricali tarafından engellenmiş bulunmalarıdır. Bu, maalesef tarihi bir gerçektir.”

“Sahtekârların dostu olur mu?”

1974’deki vefatından bir iki yıl önce Medine-i Münevvere’de kaldığı otelde, Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî’yi ziyaret eden Ali Ulvi Kurucu, Medine’deki Filistinli gençlerin de ziyaretine geldiklerini ve onların, “Nedir bu başımıza gelenler Hocam?” sorusuna şöyle cevap verdiğini bize aktarıyor:

“Evlâdım, düşman kuvvetli ve çok belâlı. İngiltere de, Amerika da, Rusya da onun tarafında. Halbuki senin silâhın, malzemen yok. İhtiyacın olanları bu üçünden alacaksın. Ama bu üçü de onun dostu.

“Bizim ise, hakiki dost ve koruyucu bulunan Allah’a dost olacak yüzümüz kalmadı… Allah dosttur; kimin dostu? İman eden, samimi müminlerin dostu… Sahtekârların dostu olur mu?”

Bu kuvvetli düşmanlarla mücadele etmek için Allah liderlerimize basiret versin. Cesaret versin. Müslümanlara da İslâmiyet’in din ve devlet olduğu imanını versin. Henüz Müslümanlar, İslâm’ı yalnız din olarak biliyor. İslâm hem din, hem devlettir.

İslâm; akılda, ilim ve irfan; kalbde nur ve iz’an; cemiyette asayiş ve intizam; devlette hak ve adalet ve Allah’ın şanını ilân etmektir. Allah bizlere veliyyüllezine âmenû şuurunu versin. Bizi kendisine dost olacak mü’minlerden eylesin.

Yahudiye Hayran Araplar

Biz çoktan, onların esareti altına girmişiz. Kültür esirliği esirliklerin en büyüğü, en ağırı, en kötüsüdür. Ali Ulvî evlâdım hatırlar. Mısır’da Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi’yle olan mülâkatımızda, benim gevezeliğim tuttuydu; o zaman da gençlere söylemiştim. Kültür esareti, esaretin en kötüsüdür. Hasımlarımızda, eğer bizden üstünü varsa, ilim, teknik, sanat alacağız… Ama bizden çoğu münevver, gidip adamların zihniyetini, küfrünü, inkârını aldılar.

Bugün Arapların arasında öyle karanlık kimseler var ki, münevver dediğimiz; adı aydın da içi zift gibi simsiyah; bulanık, kirli vicdanlı… Bunlar, Yahudileri, resulü’l-hâdara, medeniyet elçileri olarak görüyor…

Milliyetsiz Aydınlar

Nerede kaldı, bir Yahudiyi, imanımızın, Kur’anımızın, peygamberimizin, ırzımızın, namusumuzun, haysiyetimizin, istiklâlimizin düşmanı görmek! Kalkmış da: Yahudiler medenî millet, medeniyet elçisidir diyorlar.

Kültür esareti bizi o hâle getirmiş ki, münevverimiz, buhran içindedir; şahsiyetini kaybetmiş, mahiyetini kaybetmiştir.

Milliyetinden bahseder!

Sorarsın: “Nedir senin milliyetin yahu? Yahudiden, Hristiyandan ayrılan tarafın nedir? Namazın niyazın mı, orucun mu, zakâtın mı; nikâhın mı, talâkın mı,; hangisi! Aile hayatınla mı, kızının oğlunun terbiyesiyle mi, yabancılardan ayrılıyorsun? Senin milliyetin nasıl teşekkül ediyor?”

Hayır! Hiçbiri yok…

Seni düşmanın olan yabancılardan ayıran vasıfların nelerdir ey Müslüman?

Sadece, adı Ahmed, Muhammed olmak yeterli mi?”

 

YARIN: Kudüs Müftüsü’nün Hitler’le görüşmeleri.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.