KÜLTÜR VARLIKLARIMIZI KORUYOR MUYUZ?

Uğur Özteke

Avrupa’dan, Asya’dan belli bir geçmişi olmayan Amerika’da bile 200 yıllık çeşmeyi kapıyı korumaları konusunda onların yaptıklarını hayranlıkla izliyorum. Bunlara gıpta ediyorum. Onları kıskanıyorum. İnanılmaz bir şekilde öfkelendiğim İspanyolların, Portekizlilerin bile bir duvarı asırlarca nasıl koruduğunu gördükçe çıldırıyorum.

Sonra dönüyorum gurur duyduğumuz, iftihar ettiğimiz atalarımızın şaheserlerine ise millet olarak bizim ilgisizliğimizi, hatta kendi ellerimiz ile o eserleri nasıl yok ettiğimizi görünce de kafamı duvarlara vurmak istiyorum.

Mesela Mescid-i Aksa’yı o harem bölgesini en önemlisi de İsrail’e rağmen oradaki ecdat yadigârı camilerimizi, türbelerimizi, şadırvanlarımızı, hanlarını, hamamları, çarşıları, dimdik ayakta görünce hem şaşırmış hem de çok çok mutlu olmuştum.

Pekiiiii, bir milletin atasına, nesline sahip çıkması onu kepçe ile buldozer ile yıkarak mı olur?

...........

Ben cahilim.

Hele hele bu konularda zır cahilim.

Sadece bize inanan güvenen dostlarımız sayesinde birkaç kelime bilgi sahibi oluyorum, azıcık da yapılanları görebiliyorum.

Gelin hafta sonu 5 bin yıllık Kültür Vadisi Sille’de çekilen fotoğraflara ve kendi çapımda yaptığım görüşmeler sonucunda elde ettiğim bilgilere birlikte bakalım.

Şimdi bölge ile ilgili biraz bilgi sahibi olmak için kendimce araştırdım;

Konya Sille Subaşı Hamamı’nın durumu;

 

Konya ili Selçuklu ilçesi Sille kentsel Sit alanında kalan ........... parselde bulunan özel mülkiyete ait hamam Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 10.11.91...  sayılı kararı ile tescil edilmiştir.

...............

Tarihi bilgiler incelendiğinde H. 1306 miladi 1891 tarihinde Rumlar tarafından yapılmış bir Rum hamamıdır.

 

Osmanlı arşivlerinde ise belgenin fotoğrafı şudur.

Deniliyor ve o fotoğrafında fotoğrafını çektik.

Sille Subaşı Hamamı Selçuklu İlçesinde Özgüven sokakta Subaşı Camii ve Aya Ereni Kilisesi arasındadır.

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun onayladığı projeye göre bugün yerinde olmayan bölümler yeniden yapılması gerekmektedir.

 

Kültür Varlığı olarak nitelendirilen bir yapıya ve yakın çevresine kocaman kepçe girer mi veya burada kepçe ile kazı yapmak sizce uygun mudur?

Sordum.

 

Bırakın uygunluğu yasak bile dediler.

Sonra bir de dediler ki “aslında Sille Arkeolojik sit alanıdır burada böyle kazı yapılamaz.”

............

Tekrar söylüyorum.

Vallahi de billahi de ben bir şey bilmiyorum.

Bu duruma inanamadım.

Pazar günü tarihçi bir hocayı buldum.

“Hocam elimde böyle böyle fotoğraflar var. Bu doğru mudur?”

 Bizim hoca çıldırdı.

“Uğur abi sen ne yapıyorsun?

Sen hala ne duruyorsun?

Hemen bu kepçeyi buradan çıkartalım.

Vallahi bunu Moğollar yapmadı. IŞİD yapmadı...”

..........

Hoca yerinde duramayıp yerinde tepinirken onun haline gülmemek için cep telefonumla oynamaya başladım.

..........

Tekrar söylüyorum.

Ben bu konuda cahilim. 

Hem bu yapılanların yani bu kepçenin buraya girmesinin kesinlikle yüzde yüz hatta adım UĞUR gibi biliyorum ki kesin yasal durumu vardır.

Hiç kimse yasadışı bir şey yapmamıştır.

Benim tek anlayamadığım, dahası küçük beynimin almadığı bizim dünyanın en zengin tarihi mirasına sahip iken şu Selçuklunun Başkenti Konya’da niye 10 tane Selçuklu çeşmesi gösteremeyiz?   

................

 

Tekrar yetkililerden, görevlilerden çok çok özür diliyorum. Benim bütün yazdıklarım yanlış dahası yapılanlar doğru. Ben sadece Cenab-ı Allah’ın katında vicdanen sorumluluktan ve vebalden kurtulmak için bu konuyu üzülerek dile getirdim.

Yöneticilerimizden şimdiden özür dilerim.

 

SELÇUKLU BELEDİYESİ’NE,

SOBE’YE VE İZAT’A

SONSUZ TEŞEKKÜRLER

Cenab-ı Allah’a şükürler olsun ki şuana kadar ailemde yakınlarımda bir otizmli ya da down sendromlu bir kişi yok. Ama Uğur İbrahim Altay’ın SOBE ile ilgili ilk basın toplantısını dinlerken gözyaşlarıma hakim olamamış çaktırmadan ağlamıştım. Çünkü bazı arkadaşlarımın çocuklarından bu ana ve babaların ne çektiğini biliyordum.

Zaten Uğur Başkan ve ekibi sadece bu proje ile Allah bilir ama tüm günahlarından kurtulur inşallah diye tahmin ediyorum.

Cumartesi akşamı Selçuklu Belediyesi Kongre Merkezi ilk kez salonlarını bir faaliyet için açıyordu. Konuklar İZOT İzmir Otizm Orkestrası ve korosunun üyeleri anneleri ve babaları idi. Yaklaşık iki saat süren konseri izlerken ağladım. Gece uykumu kaçırdım. Dün sabah ise Allah’a yüzlerce binlerce kere şükrediyordum.

Salonda 100’e yakın davetli vardı. Genellikle böyle evlatları olan ailelerdi. Ama protokoldeki bazı isimleri yazmadan geçemem.

Selçuklu Belediye Başkan Yardımcısı ve SOBE’den sorumlu Ali Ziya Yalçınkaya, yine eşi ile konseri izleyen Başkan yardımcısı Hasan Görgülü ve Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Cevdet İşbitirici’ye yüreklerinin güzellikleri için sonsuz teşekkürler.

Bu çocuklara ve ailelere sahip çıkmak insanlık görevidir.

Konyalı hayırsever büyüklerimize de bu SOBE vakfını tanımalarını ve bilmelerini isterim.          

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yarın elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bisiklet yollarında cam şişe kırarak zevk almaktan mutlu olmak gibi hayvansal duygulardan kurtulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.