MAKSATLARI “HAMAMDA ÇİMMEK” DEĞİL

Muzaffer Kırmacı

 Öncelikle şu “İmam nikahı”  konusunu açıklığa kavuşturmak gerekiyor.

            Aslına bakılırsa “İmam nikahı” diye bir nikah şekli yoktur. Nikah vardır. (Bir Arkadaş toplantısında bu söylediğimden dolayı beni dinden tard edeceklerdi.)

            Nikah, bir akittir. Şahitler huzurunda, kayıt altına alınmış bir anlaşmadır. Bir erkekle bir bayanın birlikteliğini meşrulaştırmak için gereklidir. Nikah sırasında da dillendirildiği gibi kimsenin bir zorlaması olmadan kendi rızaları ile evlenmeye karar vermiş olmaları gerekmektedir.

            Ceddimiz Osmanlı’da nikah işlerini kadılık makamı görmekteydi. Bir zaman sonra kadılık makamının iş yükünün ağırlaşması ile mahalle imamlarına nikah kıymak üzere ruhsat verildi. Mahalle imamları da kıyacakları nikahı kayıt altına alıyorlar, nikahın belgelerini de kadılık makamına teslim ediyorlardı. Mahalle imamlarının nikah işlemlerini yapmalarından ötürü “İmam nikahı” tabiri dilimize yerleşmiştir.

            Dini nikah yaptırılmasa da kuralına uygun olarak belediye tarafından kıyılan nikahın bir sakıncası yoktur. Ancak kişilerin inançlarına da saygılı olmak gerekir. Dualarla salavatlarla nikahı taçlandırmak isteyenlere de söylenecek bir şey olamaz. Dini ritüelleri yerine getirdiğinde kalbi daha da mutmain olacaksa ona da saygı duymak gerekir.

            Müftülere de nikah kıyma yetkisinin verilecek olması, neredeyse rejim problemi haline geldi. Dinden rahatsız olanlar ve dinle kavgalı olanlar hemen kendilerini göstermeye başladılar. Müftüler nikah kıymaya başlarsa laiklik yok olurmuş. Atatürk ilke ve inkılapları zarar görürmüş. En çok da “Müftü” adından rahatsız oluyorlar.

            Laikliğin ana vatanında kilisede papazlar nikah kıydığında laikliğe hiç bir şey olmuyor, ancak müftüler nikah kıydığında rejim elden gidiyor. Üstelik nikah konusunda tek yetkili müftü de değil. İsteyen şimdi de olduğu gibi belediyelerde, 5 yıldızlı otellerde nikah kıydırabilecek. Asıl sıkıntı, kadınların hiçbir güvencesi olmadan, kayıt altına alınmadan kendisini imam ya da hoca olarak tanımlayan insanların kıydıkları nikahlardır. Bu şekilde gizli kapaklı iki şahitle başlayan evliliklerin sonu çoğu zaman hüsran olmaktadır. Kadınlar kucaklarında çocukları ile başının derdine düşmekte, dini nikah diyerek din kutsal evliliğe alet edilmektedir.

            Evlenen evliliğini ilan etmeli, resmi makamlar nezdinde de evlilik birliği tescil edilerek kayıt altına alınmalıdır. Kadınların haklarının zayi olmaması, neslin selameti için bu olmazsa olmazdır.

            Maksatları hamamda çimmek olmayanlar, natırları bahane etmesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.