MEDYA VE MESLEK KİRLİLİĞİ

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Yıllar evvelinde bir adam tanımıştım. Genç, yakışıklı, dimdik duruşlu, özü-sözü bir, pratik ve hızlı çözümlü, davasının tam ADAMI: ADAM GİBİ ADAM: HASAN CE­LAL GÜZEL.

1980 öncesi. Henüz üniversite öğrenci­siyim. Okuduğum fakültenin hemen ya­nında idi Türkiye Zirai Donatım Kurumu. İdeolojik müşterekliğimiz olan abilerimiz bize Zirai Donatım Kurumu Genel Müdür yardımcısını ziyaret etmemizi istediler. Bir boşluktan istifade ile kendilerini bir grup arkadaşla ziyaret ettik. Bizi çok sıcak kar­şıladılar ve ellerimizden tutarak öğütlerde bulundular.

O zamanlar zor günlerdi. Herkesin bildi­ğini okuduğu bir dönemde devlette görev alan bir avuç insan Vatan sevdası, ibadet aşkı ile hizmet etmeye çalışıyor, ancak dev­leti ele geçirmiş laikçi, mason, korkak ka­falar bu hizmete karşı çıkıyor, hatta sanayi kalkınma hamlelerinin atılmış temellerini arabalarının arkasına atarak, bu hizmetle­rin önüne geçtikleri gibi alay da ediyorlar­dı. Bu bir avuç insan yılmadı, bir avuç dava adamı devlet oldu.

Rahmetli ilk ellerimizi tuttuğu zaman “gençler, gelecek sizin. Sakın yılma­yın, ama iyi hazırlanın. Makamları gözünüzde büyütmeyin, bir gün ge­lecek, buralarda sizler oturacaksı­nız” demişti. Öyle de oldu. Arkadaşlarım­dan çoğu önemli görevlerde bulundular. Hep çalıştılar ve kazandılar.

Rahmetli tam bir entelektüeldi. Son yıllar­da fikirlerini yaymak için dergiler çıkarıyor, yazılar kaleme alıyor, milletini ve gençleri uyarıyordu. Bakıyorum da bu örnek şah­siyetler giderek azalıyor. Fikir adamı sefil, bilim adamı kurtlu, siyasetçisi dertli olmuş. Fikir ve ilim katilleri türemiş. Unvan ve makam yüklüler ama içi boş teneke gibi ötüyorlar. Kadını da erkeği de aynı. Üstad “adam olmak cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesidir” demişti. Bilim ve akıl katillerine diyecek çok sözümüz var.

Kabzımalı olmuş tarım uzmanı, habire ya­lanla dolduruyor gününü

Kardiyoloğu olmuş beslenme uzmanı, ze­hirle dolduruyor öğünü.

Kimyacısı olmuş derbeder

Fizikçisi mesleğinden bihaber

Mühendisi biyolog, hukukçusu genetik

Utanmazlar! ne ahlak kaldı ne etik,

Benim sözüm en doğru diyerek aldatanlar,

Ceplerini doldurup, sonra yan gelip yatan­lar.

Tutturmuşlar ekmek zararlı, şeker zehir, et haram

İçim eziliyor, nefesim daralıyor, kanıyor yaram.

Sıvı yağ tasla iç, kaya tuzunu avuçla ye,

Sakın ola bana sahtekâr, yalancı deme.

Öyle işte. Sevgili okuyucularım. İnsanın bir sözlere ve yazılara nereden ve nasıl başla­yacağına dair zorlandığı anlar olur ya işte onlardan birini daha yaşıyorum. Bu yazışahsımı da içine alacak ama olsun, yazma­lıyım. Toplumu alabildiğine kirli ve yanlış mesajlarla avutanlara karşı susmayalım.

Medya dersen ayrı bir hava. Onlar da güya bilim, araştırma, dünya kaynaklarından algılar yapmış havasında olan bu sahtekâr ve savurganlara alkış tutuyor. Doğrularıdeğil de yanlışları ve şişirme haber­leri defalarca aktarıyorlar. Ayıptır, ayıp. Medyanın görevi topluma doğ­ru mesajları iletmektir.

Bu ülkenin okuz-yazarları, düşünce-fikir adamları, ilim-bilim adamları, siyasetçisi, bürokratı ne zaman konuşmalı ve yazmalı bilmem. Böyle zamanlarda susmayanlarda oldu. İşte Hasan Celal Güzel gibi. Siyaset ve devlet kurumlarının da yapacağı şeyler var. Absürt ve saçma haberlere müdahale edilsin. Toplumun dengesini, düzenini bo­zanlar bırakın gündem oluşturmayı, yargı­lanmalılar bile.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.