Memur Devleti

Ziya Uysal

       Araştırınca milletvekillerinin neredeyse tamamına yakınının memurluktan geldiği görülecektir. Bu durum eskiden bu yana hep böyle olmuştur. Yasamayı da, yürütmeyi de memurlar üstlenince, doğal olarak ülkeyi de memurlar yönetmiş oluyor. Ülkede memur zihniyetinin egemen olması bu sebeptendir. Tek tip ve üniforma taraftarı insanların çokluğu bu yüzdendir. Devlet sektörü hep bu yüzden ön plandadır. Sivilleşme ve özelleştirmede bu sebepten geç ve yetersiz kalınmıştır. Şimdi de özel sektör bu yüzden ihmal edilmektedir.

 

       En büyük işverenin devlet olduğu geri kalmış ülkelerde ne memurların, ne de memurluktan gelen siyasilerin, özel sektörün sıkıntılarını tam anlamasını bekleyemeyiz. Nasılsa Meclise girmiş, az sayıdaki iş adamının sesi, nedense meclis içinde hep kayboluyor.

 

       Hal böyle olunca özel sektörün sorunsuz yatırımlarında bile yıllarca süren formaliteleri hızlandıracak yasalar da bir türlü çıkarılamıyor. Bu durumda inceleme ve imza için masasında duran projeyi 46 gün beklettikten sonra ele alan görevliyi, daha zararlı çıkma korkusuyla şikayet edemeyen vatandaş, elbette bu sessizliğine devam edecektir. Ama bundan ülke de zarar görüyor. Şayet umurunda olan varsa, duyurulur.

 

       İnceleme ve onay bekleyen bütün işleri bir tek memurun önüne yığıp, akışı tıkayan amirlerin sorumluluğu silsile yoluyla belediye başkanlarına ve bakanlara kadar uzanır ama halk oy verirken bunlardan habersiz olduğu için, bilmeden onları tekrar seçiyor. Bu da ayrı bir sorundur. Özel sektöre saç-baş yolduranların yeniden seçildiğini yakında herkes görecektir.

 

       Özel sektörün sabit yatırımları ülke ekonomisinin can damarıdır. Bunun bilincinde olarak işinde büyük çaba gösteren memurlar, cephede vatan için canını ortaya koyan yiğitlerimizin yaptığı fedakarlık karşısında kendi üzerine düşeni yapmış oluyor. Onlara selam olsun. Belediye ve tümüyle kamu yatırımlarıyla ilgili işlemlerin yavaş yürümesine sicil amirleri izin vermez. Ama özel sektörün elinde böyle bir yaptırım imkanı yoktur. Bazen bunu görebilen yetenekli belediye başkanları, bakanlar, başbakanlar da çıkıyor ve memurları özel sektörün işlerinde de hızlandırabiliyor. Özal bunlardan biriydi, Ona Allah’tan rahmet diliyorum.

 

       Kredi derecelendirme kuruluşları ülkemize “yatırım yapılabilir ülke” notunun en yükseğini de verse, bizde bu durum devam ettiği sürece sabit yatırım açısından ülkede fazla bir şey değişmeyecektir. Ak Parti’den önceki hükümet, “niçin dış yatırım gelmiyor” diye bir araştırma yaptırmış, bir sabit yatırım için tam 105 ayrı onay ve imza gerektiği ortaya çıkmıştı.

 

      O günden bu yana elbette bürokratik işlem sayısında epeyce azalma oldu. Ama dünya daha hızlı ilerliyor. Yeni bir tesisin İnşaatına başlamadan öneki bürokratik işlemler bu gün AB ülkelerinde 15 güne kadar inmiştir ama bizde hala yıllarca sürüyor ve ülkemizi geri bırakıyor. Oysa bu yabancıların kredi notu gibi değildir. Bu, çözümü kendi elimizde olan bir problemdir.          

 

       Çanakkale’deki mücadelemiz, ekonomi başta olmak üzere bilim, teknik, spor… her alanda, kıyasıya devam ediyor. İşlerimizi Avrupa hızında yapamazsak bu savaşı kaybederiz.  Terör de dahil, her konuya bu mücadeledeki başarı seviyemizin olumlu veya olumsuz etkisi vardır. Hükümetler, belediyeler ve tümüyle memurlar işini onlardan daha iyi yapar ve özel sektörün önünü açarsa bu ülke kalkınır. Ülkemiz için gençlerimiz canını ortaya koyarken bizim, rahat ve güven içinde dahi görevimizi ihmal etmemiz kabul edilemez!  Allah’a emanet olunuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.