MİLLİ TAKIM VE YABANCI SINIRLAMASI

Emre Tanrıver

 

İzlanda karşısındaki milli takım son zamanların en kötü takımıydı. Abdullah Avcı döneminde bile millilerin bu kadar kötü oynadığını hatırlamıyorum. San Marino bile yalnızca 2-0 yeniliyorken, biz 3-0 yenildik. Çok acı. Ne Gökhan, ne Caner, ne Arda, ne Emre, ne Selçuk ne de Burak sahada yoktu. Fatih Terim de maç sonu “bazı oyuncular bende hayal kırıklığı yarattı” diyerek bunu üstü kapalı şekilde belirtti zaten. Bende ise bazı oyuncular değil, tüm oyuncular hayal kırıklığı yarattı.

Skor 1-0 iken Burak Yılmaz’ın 3 metreden kaçırdığı gol maçın kırılma anıydı. Ömer Toprak’ın çok gereksiz bir şekilde gördüğü ikinci sarı kart da maçın gittiğinin göstergesiydi. Toprak bu gereksiz kartla milli takımı ateşe attı adeta. Bu seviyede bu tarz hataların olmaması gerekir, olursa bu dün akşamki gibi pahalıya patlar.

NEDEN TEK FORVET?

İzlanda çok iyi kapandı. Bu denli kalabalık savunma yapacağı zaten belliydi. Fatih Terim’in bu yüzden tek değil çift forvet oynaması gerekirdi. Maça tek forvet başlamak en büyük hata oldu. Burak Yılmaz ilerde çok yalnız kaldı ve hiçbir şey yapamadı. Terim’in en azından ilk yarının ortalarında bu hatasını görüp Mustafa Pektemek’i oyuna alması lazımdı. Sonuçta karşında Hollanda ya da Çek Cumhuriyeti yok, çift forvet başlamak en mantıklısı olurdu. Böylelikle hücumda daha rahat çoğalır ve daha çok pozisyona girebilirdik.

İzlanda’ya yenilmekten daha kötü bir şey varsa o da grubun diğer maçında Çek Cumhuriyeti’nin Hollanda’yı 2-1 mağlup etmesi. İkincilik mücadelesi için tek rakibimiz olan Çeklerin, liderlik için favori olan Hollanda’yı yenmesi bizim açımızdan çok kötü oldu. Milli takımın dün akşamki yenilgiden dersler çıkarıp, geri kalan maçlarda ekstra puanlar alarak İzlanda yenilgisini telafi etmeleri gerek. Bu ekstra puanlar da Hollanda’dan veya Çek Cumhuriyeti’nden alınacak puanlar. Yani Hollanda maçlarından 4 puan ya da Çek Cumhuriyeti maçlarından 6 puan çıkarmamız gerekir. Yoksa Hollanda’yı mağlup eden Çekler grubu bizim önümüzde bitirir.

YABANCI SINIRLAMASI NE İŞE YARADI?

Ülkemizde yabancı sınırlaması da eğitimdeki sınav sistemi gibi her yıl değişiyor. Peki yabancı sınırlaması şimdiye kadar ne işe yaradı? 2000 yılındaki Galatasaray’ın UEFA Kupası ve 2002’de Milli takımımızın Dünya üçüncüsü olması dışında hiçbir başarı yok. Bu başarılar da yabancı sınırlamasına bağlanamaz zaten. Öyle ki 2002’den sonra Dünya Kupası’na hiç katılamadık, Avrupa Şampiyonası’na da sonuncusu 2008’de olmak üzere toplam 3 kez katıldık. E hani yabancı sınırlamasının faydası? Oysaki bu saçma kuralı sürdürenlerin en büyük bahanesi hem milli hem de kulüp düzeyinde takımlarımızın başarısını artırmak değil miydi? Ama ortada bir başarı yok. Yabancı sınırlamasının katkısı sadece yerli oyuncuların kontratlarına yansıyor. 2 liralık oyuncu 5 liraya satılıyor; 1 lira alması gerekirken 3 lira alıyor. Yabancı sınırlamasının hiçbir işe yaramadığı artık görülmeli ve bir an önce bu saçma kurala bir son verilmelidir. İşte son Dünya Kupası şampiyonu Almanya ve son UEFA Avrupa Ligi ile Şampiyonlar Ligi şampiyonunu çıkaran İspanya’daki yabancı kuralları:

Almanya Bundesliga: Takım kadrosunda ve sahadaki 11’de yabancı sınırı yok. Takım kadrosunda 8’i alt yapıdan yetişmiş olmak üzere 12 Alman oyuncu yer almak zorunda.

İspanya La Liga: Takım kadrosunda ve sahadaki 11’de Avrupa Birliği üyesi ülke oyuncuları + 3 yabancı futbolcu.

Demek ki yabancı sınırlaması başarıyı da sınırlandırıyor. ‘Sözde futbol yöneticilerinin’ bu duruma bir an önce el atması lazım. Ya bu saçma kurala bir son versinler, ya da görevlerine…

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.