NAMIK CEYHAN ÇEVRE AHLAKI VE KONYA

Namık Ceyhan

Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden olan Konya İli, geniş arazi varlığı, sayısız tarihi ve kültür varlığı, eşsiz doğal güzellikleri, yaşantısında var olan inancının gereği hoşgörü ve huzurun merkezi olan ve yıllardır Kadim başkent olarak gurur duyduğumuz  büyük bir şehir olarak hep göz önünde olmuş bir yerleşim alanıdır.

 

Tarih boyunca, İslam ve Türk medeniyetinin izlerini bağrında yaşatan Konya İli’nde tarih, kültür, inanç, örf ve adetlerin yaşatıldığını görmek o atmosfer içinde yaşamak bize göre bir ayrıcalıktır. Konya’da yaşayanlar ve Konyalı manevi benliğini, dinini, dilini, sevgi ve saygıyı, hoşgörüyü çok şükür unutmamış nadir büyük şehirlerimizden biridir.

 

Bütün bu ayrıcalıklı özelliklere rağmen üzüntü veren, yaşantımızda rahatsızlık veren konuların başında maalesef Çevre ve çevre sorunları gelmektedir.Bu  konu,yeterli çevre ahlakı   ve çevre duyarlılığının azlığı edeniyle ortaya çıkmaktadır.

 

 Dünya’da ve ülkemizde geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan ve Konya’da son 30 yıldır kendini gösteren çevre sorunları halen yeterince çözüme kavuşamamış olup, yaşantımızın her alanında rahatsızlık vermeye devam etmektedir.

 

Konya’mızın en büyük marka değeri olan  Hz. Mevlana’nın getirdiği hoşgörü ve iyi niyet sınırlarını maalesef çevre konularında farklı yorumluyoruz. “Bir şey olmaz, adam sende, bana ne? Boş ver, düzelir, aldırma kimse görmez,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” gibi anlamsız sözler ve  Belediye yapsın, Çevre müdürlüğü gelsin,yetkililerin işi ne onlar halletsin anlayışı, çevre sorunlarının çözümüne değil artmasına sebep olmaktadır.

 

Şimdi şöyle bir etrafınıza bakınız! Mevcut yasal düzenlemelere ve uyarılara rağmen,. Hayatın her alanında çeşitli çevre sorunları ile karşı karşıyayız.

 

Büyük bir şehir olduk ama hala daha köydeymiş gibi büyükbaş ve küçük baş hayvan besleyenlerin sayısı azalmıyor.En çok şikayet komşusunun hayvan pisliğinin kokusundan.

 

Sanayi bölgelerinin hakim rüzgar yönünde kurulmaya devam edilmesi, fabrikaların bacalarından çıkan dumanın hakim rüzgarlarla yerleşim bölgelerine taşınması, Şehrin içinde kalan küçük sanayi işletmelerinde  atık yağ,küllük,kırpıntı yakılması, evlerde kaçak ve kalitesiz kömür kullanımı, şehre girişi on yılı bulmasına rağmen doğal gazın yaygınlaşamaması vb sorunlar nedeniyle Sadece kış aylarında değil, yazın dahi hava kirliliği rahatsız etmeye devam ediyor

 

Tuz  Gölü, Ereğli sazlıkları, Akşehir Gölü ,Beyşehir Gölü gibi sulak alanlarımız ciddi ciddi yok olma tehdidi altında hatta pek çok sulak alan kurudu.Konya Kapalı Havzasındaki hidrolojik kuraklığın tehdit boyutuna geldiğini sayın Bakan Prof.Dr Veysel EROĞLU geçtiğimiz günlerde açıkladı.Ve buna rağmen Konya şehrimizin “Kuraklık  Risk Yönetim planı” yok.

 

Hayatımızın olmazsa olmazı su .KOSKİ idaremiz başta olmak üzere yetkililer alarm verircesine “Su kaynakları hızla tükeniyor.İhtiyacınız Kadar Kulanın” diye uyarıyor, ama  umursayan kim. Hala daha tatlı su çeşmelerinde araç yıkayan,halı yıkayanlarımız var.Yeraltı suları çekilmeye devam ediyor.Oysa suyu başta tarım çalışanlarımız olmak üzere herkes dikkatli  ve tasarruflu kullanmalı, sonra hasret kalmamalıyız.

 

Yeşil alanlarımızın sayısı az. Konya ilinin orman varlığı Türkiye ortalamasının yarısı kadar .Bir türlü orman varlığını artıramıyoruz.Konya içinde yeşil değil,Yeşil içinde bir Konya” sadece slogan olarak kalıyor.Şehir içindeki nadir  yeşilliklerimiz de çeşitli maksatlar kesiliyor. Son birkaç yıl öncesine kadar  ağaç dikme konusunda bir yarış, bir seferberlik vardı onu da- rehavete mi kapıldık nedir- birkaç yıldır göremiyoruz.Dikilen ağaçları da sulama yapılamadığı için kurumaya terk ediyoruz.(Bu konuda tek ayakta kalan Pankobirlik ve Konya Şekerin ciddi ağaçlandırması. Allah razı olsun.)

     

 Şehir merkezinde gürültü, hayatı çekilmez hale getirebiliyor, motorlu taşıtların egzoz gürültüsü,eğlence yerlerinin yüksek gürültüsü, ,sokak düğünlerinin gürültüsü bir türlü azaltılamıyor. Havai fişekler her yerde atılıyor , Düğün konvoyları trafiği kilitliyor, Trafik ihlalleri durmuyor ,Trafik kazaları azalmıyor.

 

Özellikle sıcak havayla birlikte şehrin üzerine bir koku siniyor.Gece saatlerinde sessizlikte şehrin belli bölgelerinde kaynağı eli olmayan bu koku bariz olarak hissediliyor..

 

 Hala daha çöplerin yerinin çöp kutusu olduğunu öğrenemedik, çöpler çöp konteynerlerinin içine değil etrafına bırakılıyor,işe yaramaz diye her şeyi çevreye atıyoruz.Geri kazanım  yeniden değerlendirmeyi, kağıt, pet, teneke, cam atıkların ayrı toplanmasını alışkanlık haine getiremedik. Üretirken ve tüketirken israfın haddi hesabı yok, tüketim alışkanlıklarımız israf çılgınlığına dönüştüğünü görmek bizleri üzüyor.

 

Bu gibi örnekleri artırmak mümkün. Ancak şuna eminim ki yetkili yetkisiz her seviye ve her yaştaki vatandaşımız bu olumsuzlukları istemiyor. Benim hiç bir katkım yok diye düşünüyordur. Kimse temiz ve yeşil bir Konya imajına gölge düşsün istemiyor.

 

Sorumluluk almak isteyen elini taşın altına koyacak . Sadece aksayan tek bir şey var o ise; Toplumumuzda yeterli çevre ahlakının oluşmamış olması.İnanan insanlar yaşantısında inancının gereğini yapmak zorundadır.Temizli imandandır. Önce ben temiz olmalıyım ve ben çevremi temiz tutup, rahatsız etmemeliyim ki başkası da beni rahatsız etmesin düşüncesinde olmalıyız..Çevre konusunda da empati yapmayı öğrenmeliyiz.

 

 Öyle ya çevre sorunlarının tamamı insan kaynaklı olduğuna göre, çevreyi temiz tutacak hayatı yaşanılır kılacak yine insandır.Daha güzel,daha temiz ve daha sağlıklı çevresi olan bir Konya için herkes taşın altına elini koymalıdır.Sadece çözümü yetkililerden beklemek haksızlık olur.Konuyla ilgili mevzuatlarımız Avrupa Birliği normlarında mevcut.Ancak çevre koruma anlayışımız ,çevre ahlakımız o düzeyde değil.Uygulamada yetkililere yardımcı olmak gerekir.

 

Konya’da yaşayanlar için bu işin reçetesi belli, uzaklara gitmeyelim. Madem Hz. Mevlana’dan yola çıktık, mademki O’nun hoşgörüsüne sığınıyoruz, o halde Hazretin yedi öğüdünü hayatımıza düstur edinmeliyiz. En başta da “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözüne sadık kalalım yeterli.

 

Biliyoruz ki;bu şehrin insanlarının büyük çoğunluğu Yüce İslam dinine sıkı sarılmış ve inancına göre yaşamayı ilke edinmiştir. O halde hepimiz inancımızın gereği her yeri temiz tutmak ve yaratılanları korumak zorundayız. Bir başkasının yaşama hakkını yok edecek, rahatsız edecek davranışlardan da sakınmak zorundayız. Çünkü çevre hakkı kul hakkıdır. Biliyoruz ki kul hakkı almak tövbe etseniz bile affedilmemektedir. Çevreyi korumak, temiz tutmak da bir ibadettir.Konya ve Konya’da yaşayan vatandaşlarımız her şeyin en iyisine layıktır.Yeter ki isteyelim.Kalın sağlıcakla.

 

ÇEVRE SÖZÜ;Çevre Sizsiniz,Çare de Sizsiniz.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.