NASREDDÎN HOCA NERELİ?

Mustafa Balkan

Sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim de içimde bir uhde olarak kalmasın.

Bir Nasreddîn torunu olarak diyorum ki, Nasreddîn Hoca bal gibi Akşehirlidir. Şehr-i Beyaz’ın haricinde ve civarında bir başka yerde Nasreddîn Hoca’yı aramak beyhudedir.

 

***

“Bir Eğitimci Olarak Nasreddîn Hoca” eserinin müellifi Prof. Dr. Abdullah Özbek hocamı dün telefonla aradım. Molla Nasreddîn üzerine epey sohbet ettik.

Abdullah hocama sordum: “Hocam! Sivrihisarlılar Nasreddin Hoca’yı kendilerine mal etmeye çalışıyorlar. Yeni yeni iddialar ortaya atıyorlar. Kitabınızda da siz, Nasreddin Hoca’nın 1284’de Akşehir’de vefat ettiğini yazıyorsunuz. Sahi, Nasreddin Hoca nereli?”

Cevap gayet net:

“Büyük halk filozoflarından olan Nasreddin Hoca, 1208'de Sivrihisar'ın Hortu köyünde dünyaya geldi. 1284'de de Akşehir'de vefat etti. Nasreddin Hoca’nın yaşadığı devir önemli. Anadolu Selçuklu devrinde yaşayan hoca, Mevlâna ve Yunus’la da çağdaş. Bir kere Nasreddin Hoca’nın kültürel olarak oralarda yaşaması mümkün değil. Hoca’nın yaşadığı yer, bölge ve civarı, devri iyi bilmek lâzım. Bir kere XIII. Asrı iyi tanımak lâzım. Hoca, Konya (Ahşehir) civarı dışında olamaz.”

Nasreddin Hoca fıkralarına hayran olan ve bu fıkraları bir eğitimci olarak eğitimde kullanılması gerektiğine inanan Abdullah hocam, kitabının bir yerde siyasetçilere “siyasetnâme” olduğunu da vurguladı.

Hakikaten kitabı okuduğunuzda, günümüz siyaset dilinin laçkalığı ve edepsizliği karşısında Nasreddin Hoca’nın nüktelerini ne kadar arar hale geldiğimizi bir düşünün.

Özbek hoca, ayrıca “Molla Nasreddin, toplumu eğitmek için gerekli olan bilgi ve tecrübeyi bu ilim ve irfan şehrinde kazanır. Sonra Akşehir'e gelip yerleşir, evlenir ve çoluk çocuk sahibi olur. Diğer taraftan Hoca, bir ilim adamı olup müderrislik görevi yürütür. Bir ara kadılık (hâkimlik) görevinde de bulunur. Kısaca Hoca, ilminin gereği olan bütün hizmetleri deruhte eder.” diyor.

 

***

Abdullah Özbek hocam, 20 yıl emek vererek 2004’de 530 sayfa olarak yazdığı kitabının tükendiğini ve yeni baskısını ilâvelerle birlikte 600 sahife olarak yakında tekrar baskısının yapılacağı müjdesini de vererek bu eserin, Almanlar ile Japonlara ilham kaynağı olduğunu da söyledi.

Psikiyatrist Sefa Saygılı’nın kendisine teklifte bulunarak bu eserden ilhamla Molla Nesreddin’in fıkralarını psikiyatride kullanacağını da bendenize haber veren Özbek Hoca’nın, bu kitabı yazmakla ne kadar önemli, insanımıza ve insanlığa faydalı ne kadar güzel bir iş yaptığını anlatamam.

 

***

İsterseniz bu konuyu bir fıkrayla kapatalım.

“Molla Nasreddin bir gün kapı önünde bir şeyler arıyormuş. Komşuları merakla sormuş:

"Hayırdır hocam ne arıyorsun?"

Hoca, "Ahırda yüzüğümü kaybettim, onu arıyorum." demiş.

Komşuları ise, "O zaman neden burada arıyorsun, ahırda arasana?" demişler.

Hoca cevap vermiş: "Ahır karanlık da ondan..."

Sivrihisarlılara en güzel cevap bu olsa gerek.

AZİZİM DİYOR Kİ…

Akşehirli belediye başkanımızdan tutun konunun üzerine hassasiyetle giden ilim adamları, araştırmacı yazar ve çizer kardeşlerime varıncaya kadar bütün hemşehrilerim; “Nasreddin Hoca Akşehirlidir” görüşünde birleşmişlerdir.

Şu söz de bir o kadar güzel: “Hz. Mevlâna'nın kabrinin Konya'da olduğu ne kadar kesinse, Hoca'nın kabrinin de Akşehir'de olduğu bir o kadar kesindir."

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.