NELER OLUYOR BİZE?

Ahmet Çapanoğlu

Ne kadar güçlüyüz ki, çıkarlarımızın peşinde koşmaktan yorulmuyoruz. Çıkarlarımız için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan, ölümün yaklaştığının bile farkında değiliz. Gözümüzü bürüyen dünyanın süslü nimetleri, yaradılış gayemizi unutmamıza neden oluyor. Unutmamızla, insanlığımızdan uzaklaşmamıza, toplumsal paylaşımların olmadığı, ortak yaşamın unutulduğu bir dünya karmaşası içerisinde boğuluyoruz.

Nefsimiz baskın geliyor aklımıza ve insan olma duygumuza. Her konuda çıkarcıyız. Kendi doğrularımız, kendi sözlerimiz tek doğru gibi, nefsimizin kandırmasıyla uygulamaya koymaya, insanları kandırmaya yöneliyoruz.

Bilmediklerimizle bilgiçlik taslamak, bildiklerimizle susmamız, varla yok arasında gidip gelişimiz oluyor. Bu gidiş gelişimiz, şeytani fikirler, çekememezlikler oluşturuyor, kin ve nefret bürümüş düşüncelerimizi.

Doğruları kabul etme erdemini gösteremiyor, taşıdığımız politik düşünceler nedeniyle dünkü yanlış gördüğümüzü, bugün savunur haldeyiz. Derdimiz çekememezlik, derdimiz benim yapamadığımı onun yapmış olması. Derdimiz sosyal karmaşaya çanak tutmak. Sebebi kin, sebebi öfke, sebebi saygısızlık ve takdir etme duygusunun yok oluşu. Sebebi, var olduğunu sandığımız, aslında yok olan kimlik arayışımız.

Bozulduk, ne milli değerlerimize saygımız, ne de inanç değerlerimize sahip çıkışımız kaldı. Yozlaştık, hepsini terk ettik. Terk ettiklerimiz de bizi terk etti. Siyonistlerin oyununa geldik, inanç birliğimizi bozduk. Sözde hepimiz Müslüman’ız ya, tarikatlara bölünerek birbirimize düşman olduk, oyuna geldik. Hepimiz de, benim yolum doğru yol düşüncesiyle kardeşlikten olduk. Hal böyle olunca, birlik olacağımız yerde, dirliğimizi de kaybettik,  muhalefetliğimiz kardeşliğimizde de oluşmaya başladı.

Ne dinden haberimiz var, ne insanlıktan. Biz rahat olalım, dünya yanmış umurumda değil düşüncesi hâkim, neredeyse büyük çoğunlukta. Evsiz, yurtsuz aç insanlara sahip çıkılmasına bile laf edecek kadar insanlıktan nasibimizi unutmuşuz. Herkes bir anti tez sunuyor ama bir icraat yok kimse de. Laf olsun torba dolsun da, muhalefet yapmış olalım diye söylenen sözler. Neymiş efendim kendi fakirimiz dururken sığınmacılara yardım da neymiş. Devlet hiç bir vatandaşını aç bırakmaz, necip Türk milleti de sığınanlara kucak açmaktan kaçmaz. Derler ki adama, madem devlet kendi fakirine bakmıyor ve sen bu fakirleri biliyorsun, o fakirlerin kaçına yardım ettin.

Nefsimize öyle esir olmuşuz ki, var olandan daha fazlasını ister, çalışmadan kazanma derdindeyiz. Hepimiz âlim olduk, fetvalar havada uçuşuyor. Haram kazançlarımıza hemen bir kulp bulup helalleştirme peşindeyiz. Helalleştirinceye kadar hoca arama peşindeyiz. Herkes kendi çıkarına olan fetvanın peşinde.

Hepimiz bir şeyler yapma, bir şeyler söyleme derdindeyiz. Doğru söylemenin mutluluğunu yaşamak dururken, çıkarlarımız için yalan söylemekten ve söylediğimiz yalanı bir zaman sonra unutarak rezil olmaktan korkmuyoruz.

Herkes o kadar kibirlendi ki, kendinden aşağıları horlamak, yok sayarcasına yaşama gayretinde. Acizliğimize bakmadan ötelere kafa tutar gibiyiz. İçimiz farklı dışımız farklı. Ne olduğumuz gibi görünüyor, ne de göründüğümüz gibi oluyor,  kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme, bilgili bilgisiz ahkâm kesme gayretindeyiz.

Makam ve mevki hırsıyla o kadar meşgulüz ki, gözümüz bir şey görmüyor, egomuzu o makamda katlamak için tavizler vermeye, kişiliğimizden uzaklaşmaya başlıyoruz.

Ne kendimizi geliştirme çabamız var, ne de kendini geliştirmiş olanlara saygımız. Bir eleştiridir gidiyor. Olumlu olumsuz, bilgisi var veya yok fark etmiyor. Biliyor görünme sevdası.

Merak ediyorum, aslımıza ne zaman döneceğiz. Aslımıza dönmek için başımıza bir felaket mi gelmesi gerekiyor. Aslında kalbimizin arka sokaklarına bir insek, oraya bir yolculuk yapsak, hak ile batılın, doğru ile yanlışın ne olduğunu göreceğiz ama çoğumuzun işine gelmiyor saplantılarımızdan dolayı.

Aslında neyin yanlış, neyin doğru olduğunu herkes biliyor ama kimsenin işine gelmiyor. Nefsimizin azgınlığına gem vuramadığımızdan, egomuz kabarıyor, hâkimiyetimizi kaybediyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle akıl ve idrakten yoksunluğumuzla dünyamızı mahvettiğimiz gibi, ahretimizi de kaybediyoruz

Rabbim akıl feraset versin. Bizleri toplasın inşallah…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.