O, Türk Dünyasının millî neşesidir

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (58)

 

  • Hortu Köyünde doğup Akşehir’de ölen Nasreddin Hoca, bir İslâm Velî’si olmakla birlikte gülümseterek düşündüren nükteleriyle Türk Dünyasının ve halkımızın millî neşesidir.

 

Hoca Nasreddin’in bazı İslâm âlimleri tarafından Hicrî 605 (M.1208) yılında doğup, hicri 638 senesinde öldüğü ve 78 yıllık bir ömür sürdüğü ifade edilir. Hatta ölüm tarihi milâdî 25 Haziran 1284 olarak yazılır, söylenir.

Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu Köyü’nde doğan Nasrettin Hoca, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur.

Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. Köyüne sığmayarak Konya’da eğitimine devam ettikten sonra 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrânî ve Seyyid Hacı İbrahim'den dersler alarak İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Medresede ders okutup kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine “Hâce-i Nasuriddin” adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır.

Nasreddin Hoca Türkiye Selçuklu Sultanı Alâeddin döneminde Konya’nın ünlü âlimlerinden Pîr Ebi ve Hoca Cihan ile birlikte Hâce-i Fakîh’ten ders almışlardır. Hocanın, Mevlâna Muhammed Celâleddin ile Sadreddîn-i Konevî ile de istişarelerde bulunduğu söylenir.

 

Nasreddin Hoca’nın Şahsiyeti

Nasreddin Hoca’nın kimliği ve kişiliği hususunda 733 yıldır çok şey yazılmış, konuşulmuş ve hâlâ da konuşulmaya devam edilmekle birlikte kim ne söylemişse, söylesin onun mesajları yerine ulaşmıştır. O bütün Türk dünyasının sahiplendiği, ismini duyunca kederini unutup, yüzünde gülümseme beliren, inançlı, tüm dünya insanlarının kılavuzu olmuştur.

Nasreddin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilikleri bildiren, doğruya sevkeden ve kötülüklerden sakındıran bir veli idi. Bu işi yaparken tabiatı icabı kendisine has ve doğru bir istikâmet tutmuştur. Böylece hakkın anlatılması ve cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için, meseleyi halkın anlayacağı bir dil ve üslubun yanı sıra gayet manidar latifeler eşliğinde kısa ve öz olarak dile getirmiştir. Lâtifeleri hikmet ve ibret dolu birer dârb-ı mesel gibidir. Bu açıdan adına uydurulan edep dışı ve nükteden uzak bir takım fıkraların onunla hiçbir ilgisi yoktur. Manidar latifeleri önce yakın çevresinde şifahi olarak dilden dile dolaşmış, sonraları git-gide yayılmış ve zamanla bir takım değişikliğe uğramıştır. Bu sebeple onun olmayan bir takım bayağı (adî) fıkralar da ona mal edilerek anlatılmıştır. Yapılan ilmi çalışmalar, onun ilim ve edeb sahibi bir veli olması, söz konusu sıradan basit fıkraları söylemediğini açıkça göstermektedir.

Ayrıca, Nasreddin Hoca’nın efsanevi bir kişi değil, XIII. yüzyılda Türkiye Selçukluları Döneminde yaşamış salih bir Müslüman olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çünkü onun nükteleri, bir insanın başından geçen gülünç hadiselerin ifadesi değil, görünüşte gülümseten aslında ince hikmetleri dile getiren, düşündürücü latifelerdir. Ayrıca Türk milletinin zeka inceliğini, nükte gücünü en iyi şekilde yansıtan bu nüktelerin belirli vasfı; Allahû Teâlâ’nın emir ve yasaklarını bir latife üslubu ile bildirmesidir.

Akşehir’de gezerken gördüklerim (1)

 

Tarihin hem başında hem de sonundayız

Nasrettin Hoca’nın ayak bastığı noktasındayız

Sanırım işte tam dünyanın ortasındayız

Hocamız böyle demiş doğrudur Akşehir’im!

 

Okumayan seyretmeyen var mı Küçük Ağa’yı

Tanımayan yoktur yazar üstâd Tarık Buğra’yı

İşte bu dahiler çeker Akşehir’imize dünyayı

Çünkü hocamız sende kıymetini bil Akşehir’im!

 

Gördünüz mü güzel Hıdırlık tepesini

Bu tepeden seyredin Akşehir’in siluetini

Çaylar nede güzel almış bakın demini

Ciğerlere oksijen verensin sen Akşehir’im!

 

Eser bâd-i sâba yeli Sultan Dağı’ndan

Güç verir ihtiyar şaire gençlik çağından

Güldüren hocamızın istirahat gâhınden

Yeşilliklerle ünlüsün sen Akşehir’im!

 

Çok hoş oldu hıdırlıkta çınar altı çay sefası

Ağaçlarda kuşların yaşadığı aşk macerası

Bir ayrıydı güzellerin cilvesi nazlı edası

Kokusunu dağlardan alan gül Akşehir’im!

 

Bu ilçeye serpilmiş bunca güzellik

Rabbimin yaratmasında böyle özellik

İnsanda hiç kalır mı dert ve kederlik

Vücuttan dert alansın sen Akşehir’im!

 

Araştırmacı şair yazar sendedir bugün

Gönlüm açıldı çözüldü dildeki düğüm

Hocamıza nedendir bilmem güldüğüm

Eskilerden yenilenmişsin sen Akşehir’im!

 

Tipik tarihe ışık tutan Akşehir evleri

Parklarında içtik tavşankanı demli çayları

Tarihi Büyük camilerini ve müzelerini

Gezdik tarihleri yaşadık biz Akşehir’im!

 

Büyülendik muazzam kültür merkezinizde

Bir eşini daha görmedim ben çok şehirde

Bu eser yaptırıldı dediler tam doksan günde

Bu şaheserlerinle öğün sen Akşehir’im!

İsmail DETSELİ

 

YARIN: Nasreddin Hoca’nın fıkraları ve eğitim.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.