Okumuyoruz

Umahan Öz

“Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur.” diyen Rasim Özdenören  ne kadar  güzel söylemiş. Var oluş gayesinin sırrına erip hak ve hakikat yolunda dert sahibi olmayan insan ne işe yarar ki…Bir de  “Kitapsız yaşamak kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” diye  bir atasözümüz vardır bizim, hatırlayanlara. Bir insan görmeden, duymadan nasıl yaşayabilirse artık.  Hâl böyle iken kitap okumaya ilgimiz ne kadar da az değil mi? Oysa ne kadar da ihtiyacımız vardı kitaba ve okumaya.

Okumuyoruz vesselam... Kim ne derse desin okumuyoruz. Kendi kendimizi kandırıyoruz sadece. Tabir yerinde ise boş konuşmakta, icraata gelince ortadan yok oluyoruz. Hep birilerinin ağzıyla konuşuyor, hep birilerinin ağzıyla hareket ediyoruz. Aklımızı, fikrimizi kiraya vermişiz sanki.  Öyle değil mi?

Kendimiz olamıyoruz hiçbir zaman. Ne geldiyse başımıza kitapsızlıktan geldi. Kitaba değer vermeyen, okumayan milletler hiçbir şey üretemez. Bu böyledir. Hayatları taklitten öteye geçmez böyle toplumların. Geçmişte okuyanlar ölümsüz medeniyetler kurmuşlar, başka milletler de bu medeniyetin kalıcı eseri olan kütüphanelerinden istifade etmişlerdir ve etmektedirler.

İlk inen ayet OKU olmasına rağmen toplumumuz okumuyor. İlk emir DİNLE değil ANLAT değil OKU... Ülkemizde maalesef kitap okuma oranları çok düşük ve yukarı doğru çekilmek için de  üzerine görev düşen kesimlerinde  uzak durduğu bir durum ve kitap okumada içler acısı bir yerdeyiz.

UNESCO verilerine göre…..

Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86’ncı sırada… Evet 86. Sırada yani Türkiye Afrika ülkeleri ile aynı yerde.. Ne üzücü bir durum. Oysaki insan okudukça gelişen geliştikçe topluma faydalı olandır.

 Bir milletin yemek-içmek gibi kitaba ve kütüphanelere de fazlasıyla ihtiyacı vardır. İster ki adını duyuracak bir âlimi, bilim adamı yahut düşünürü olsun. Bunlar ancak kitaplar ve kütüphaneler ile gelecek nesillere aktarılır. Ve her daim yaşarlar. Haberlere bakarken bir haber dikkatimi çekmişti bu haber  Finlandiya'da Aşırı Sağcı Lider Kur'an-ı Kerim'i Yırtıp Yere attı bende bu haberin linkini hocama göndermiştim. Hocamın bakış açısı beni düşündürdü şu sözleri yazmıştı bana "Esas ümmet bu adamın kılına zarar vermeyen gel bakalım buraya deyip tüccarlık yapmadan anlatan değil okuyandır. Biz anlatıyoruz. Hâlbuki okutmamız gerekiyor... Sonra Müslümanlar niye böyle! Niye olacak işte bu yüzden. Demişti.

Çok doğru söylemiş gerçekten okutmuyoruz ve anlatıyoruz. Anlatmakta ne kadar kalıcı olursa artık. Evimizde kendi kütüphanemizi oluştursak ve her geçen gün bir kitap koysak rafımıza. Ne kadar güzel olurdu. Çocuklarınıza, kardeşlerinize zorla değil, onları kitaba sevdirerek okutmalıyız. Zorla yapılan iş bilgi öğrenmemizi sağlamaz ve öğrensek bile kalıcı olmaz. Kendimden biliyorum zorla yaptığım hiçbir şeyden zevk almıyorum. Okumak çok güzel bir duygu ve insanın fikirlerinin değişmesine dar açıdan değil, geniş açıdan bakmayı öğretiyor bize farkında olmasak bile. Aklıma gelmişken İmam Hatip Lisesinde okuyorken tefsir hocam şu ayeti okumuştu; De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler." (Zümer suresi -9 ) ayeti de bilginin değerine yeterince önem vermiyor mu? Dinimiz bilgiye ve öğrenmeye değer veriyor. Ama biz Vaktim yok, sıkılıyorum, pahalı gibi türlü bahaneler söyleyerek kendimizi avutuyoruz. Ama bilmiyoruz ki kendimize kötülük yapıyoruz.

Velhasıl kelam..

Ne demişti Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; “Oku, düşün, uygula, neticelendir.”  O zaman ne duruyoruz. Kitaplar, dergiler, kütüphaneler, kitapçılar, bizi bekliyor….

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.