Osmanlı döneminde

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Tarihimizde hayatın içinden ve hayata yönelik toplumu ayakta tutan içli, sosyal, geleneksel, inançsaluygulamalar olarak yerini almıştır. Osmanlı ve dilinin tartışıldığı şu günlerde bazılarının Kaynaklardan elde edildiği haliyle sunmak istiyorum. Bakalım Osmanlı sosyal hayatı nasılmış, görelim. 

Pencerenin önünde sarıçiçek varsa “Bu evde hasta var, evin önünde hatta bu sokakta gürültü yapma” anlamına gelirdi.

Pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa “Bu evde gelinlik çağına gelmiş, bekâr kız var. Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et ve küfür etme” anlamına geliyordu.

Kız istemeye gelindiğinde damat adayının namaz kılıp kılmadığını anlamak için pantolonunun “diz izine” bakılırdı.

Kahvenin yanında su gelirdi. Şayet misafir TOKSA önce kahveyi alır, AÇSA suyu alırdı. Ona göre ya yemek sofrası hazırlanır ya meyve ikram edilirdi.

Cümle kapıların üstünde iki tokmak olurdu. Biri kalın, biri ince. Gelen bayansa kapıyı ince tokmakla vururdu. Evin hanımı kapıyı ev haliyle bile açardı. Erkekse kalın tokmakla kapıyı vururdu. Evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da bi-mahremi (kocası vs.) açardı.

Peygamber efendimizin ( S.A.V.) 63 yaşında vefatından sebep, 63 yaşını geçmiş büyüklerimiz yaşları sorulduğunda “Haddi aştık” derlerdi.

Yolda küçük büyüğünün önünden yürüyemezdi, kadınlar erkeklerin önünü keserek geçmezdi. Kadınların erkeklerin önünden keserek geçmeleri büyük ayıp sayılırdı.

Cuma namazına esnaf -ki kuyumcular da dâhil:kapıya kilit vurmadan giderlerdi. 

Fitre, zekât Ramazan’dan önce Şaban ayında verilirdi, fakir fukara Ramazan’a erzaksız girmesin diye.

Zekât taşları fakir fukaraya verilen yardımların önemlisi dünyada emsalsiz örneklerden biri idi.

Esnaf Ramazan ayında toplanıp gerçek bir ihtiyaç sahibinin “borç defterini” kapatırdı.

Beyler konuştukları veya gözleri kaydıkları hanımlarla buluşmaya gidince hediye olarak “AYNA” alırdı ki bunun anlamı: “sana senden daha güzel verebilecek bir hediye yok” demekti.

Nereden nereye?

Kendimize yabancılaştık, birbirimizden ve kendi iç dünyamızdan uzaklaştık.

Nezaketin, zarafetin, güzel ahlakın, öz sevginin,saygının, paylaşmanınmuhabbeti artırdığı, dünyayı kurtardığını unutur olduk.

İnsanı insan yapan tüm değerlerin yüceliğini, lezzetini yeniden tatmak, onları hayatımıza hakim kılmak istiyoruz.

Bu şuurda Müslümanlar olmak ve evlatlar yetiştirmek temennisiyle,

Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.