Öylesine bir hikaye

Prof. Dr. Mehmet Kamanlı

Komşunuzu, iş arkadaşınızı, dostunuzu, arkadaşınızı ne kadar tanıyorsunuz?

Ya da onlar sizi ne kadar tanıyor?

Tanımaktan murat ne?

Musalla’da “İyi bilirdik” demek mi?

Ya da partidaş olmak mı?

Dönün çevrenize bir bakın!

Nasıl bir toplum olduk?

Teknoloji mi bizi bozdu, biz mi teknolojiyi bozduk?

Aslında her uzaklıkta bir yakınlık,

Her yakınlık da bir uzaklıktı.

Bir yaşam gailesiydi bizimkisi;

Ne yaşadığını bilmeden,

Ne yaşattığını sorgulamadan,

Öylesine bir hikaye…

Yazılan senaryoları oynuyoruz

Text yok,

Gölge oyunu…

Oscar’lık bir oyun çıkarırız.

Yani iyi oyuncuyuzdur aslında.

En iyi yaptığımız da oynamaktır zaten!

Hiçbir şey umurumuzda değildir,

Haberimiz de yoktur.

“Sahipsiz yaşamlar, yaşamsız sahipler”

Sahtelik diz boyu…

Aynı kültürün,

Aynı coğrafyanın,

Aynı toprakların,

Çocukları;

Birbirinin farkında değil…

Sanki herkes küs!

Suç aramıyor,

Suçluyu yargılamıyoruz.

Boş verin bütün olan biteni.

Egodan, benlikten uzak,

İçimizdeki “bizi” ortaya çıkarmalıyız.

Yani bir zamanlar olanı…

Tek çıkış kaynağımız da bu.

Velhasıl;

Uzakları anlatanlar,

Hikaye yazanlar,

Hikayeyi masala çevirip bizi uyutanlar,

Aklı sıra tarih yazmaya kalkanlar,

Bunu da senaryoya dökenler…

“Yenilgileri” başarı sayıp,

Toplama, bölme, çarpma yaparak,

Koltuklarına sımsıkı sarılanlar…

Artık yeter!

Bizi bozamayacaksınız,

Uyutamayacaksınız,

Oynatamayacaksınız,

Bizimkisi öylesine bir hikaye değil artık

Etrafımızdakilerin farkına varmaya başladık.

BU COĞRAFYANIN ÇOCUKLARI

Birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya başladı.

Gerisini siz düşünün…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.