Pardon…

Tarkan Büyükoktar

Yıllar önce Ferhan Şensoy’un bir filmi vardı… Hatırlarsınız belki…

Cezaevine yanlışlıkla konulan, işkence gören vatandaşın masum olduğu ortaya çıkınca kendisine “pardon” deniliyordu…

O komedi filmiydi… Olur mu hiç böyle şey deyip gülüp geçmiştik… Ama bugün o durum gerçek oldu… Yani hayaldi, gerçek oldu…

Siyaset uğruna, iktidar uğruna, demokrasinin ilerisi uğruna muhalefetin sesini kesmek istediler… Bu sebeple de bir takım kurmaca davalarla, uydurma delillerle masum yurtseverler zindanlara konuldu… Çürümeye mahkûm edildi… İnsanların hayatları karartıldı… Kimisi de hayatını kaybetti…

Ne için? Muhalefete olan tahammülsüzlük ve muhalefetin sindirilmesi için…  

Peki, geçtiğimiz günlerde ne oldu?

Anayasa mahkemesi oybirliği ile bu davaların temelsiz kaldığını hukuka aykırı olduğunu, hukuk katliamlarının varlığını kabul ve tescil etti…

Peki, zindanlarda geçen yılların bedelini kim ödeyecek?

Cezaevinde ölenleri kim geri getirecek?

Onların evlatlarına, yakınlarına kim hesap verecek?

“Pardon” demek yetecek mi insanlara?

İntihar edenlerin, hastalanıp ölenlerin vebalini kim taşıyacak?

Çürüyen ömürler için o insanların yüzüne nasıl bakılacak?

Arkadaşlarının hukuki durumlarını yemeğe benzeterek “tenceredeki yemeğe soğan doğramam” diyen ve hukuksuzluklar karşısında takım arkadaşlarının arkasında durmak yerine taca çıkmayı tercih eden önceki genelkurmay başkanı oyuna dâhil olacak mı?

Evet… Yargılama sürecinde sürekli dile getirdiğimiz hukuksuzluklar artık tescil edildi edilmesine ama çelişkiler ve trajikomiklikler sürmeye devam ediyor… Nasıl mı?

Darbelerle hesaplaşma adına darbeyi fiilen tamamlayanlarla, darbeye teşebbüs edenlerin aynı şekilde cezalandırıldığı bir çelişkiler yumağı haline getirdik hukukumuzu…

Mahkemenin vermesi gereken bir kararı verdiği için mahkeme önünde halay çekip, göbek atıldığı bir konuma geldi yargımız…

Hukuk; çelişkiler yumağı olmamalıdır… Hukuk; kaosları çözmelidir… Hukuk; kaos ortamları yaratmamalıdır.

Mahkemelerin önü zaten vermesi gereken bir kararı verdiği için halay çekilen bir yer olmamalıdır.  Mahkemelerin doğru kararları kutlanmamalıdır… Doğru bulunan kararlar istisna olmamalıdır, kutlanmamalıdır yargımızda…

Hukukta, yargıda yanlışlıklar kural, doğrular istisna ise bunun sorumlusu hukuku siyasallaştıran, yargıyı hukuktan bağımsız hale getiren siyasal iktidardır.

Referandumla Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını kendisine göre oynayıp, işine gelmediği zaman Bekir Bozdağ Yüksek Kurulu haline getiren anlayıştır bunun sorumlusu…

İşine gelmediği zaman “hukuka saygı duymuyorum” diyebilen bir zihniyettir bunun sorumlusu.

Hukuk katledilmişken, yargı siyasallaşmışken ve yargı hukuktan bağımsızlaşmışken siyasal iktidarın işine geldiği zaman “yüce” olan yargı, siyasal iktidarın kuyruğuna basınca “cüce” oldu…

Yurtseverler alınırken “kahraman” olan kolluk güçleri, iş siyasal iktidara gelince “paralel” oldu…

Peki, geldiğimiz nokta nedir sizce?

Garabet üstüne garabet, çelişki üstüne çelişki…

Ama olsun… Sonuçta “pardon”…  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.