Perde Hikayesi

Erol Sunat

Bugünde günümüze ait, günümüze dair bir hikaye anlatalım. Perdeleri bilirsiniz. Evlerin havasını değiştirir, güzelleştirir, bazen kıskandırır, bazen imrendirir, bazen düşman çatlatır! Şu kadara aldık diye, şuradan aldık diye, şuraya diktirdik diye övündürür.

Perde hanımların üzerine titrediğidir. Kirli olmasına kolay kolay hiçbir kadın tahammül edemez. Perdeyi kirli gören titiz bir hanım, hem o perdenin olduğu odada oturmaz, hem de o perdeyi aldığı gibi atar çamaşır makinesine…

Perde evin gösterişidir, hele ki yeni bir perde. Yeni bir eve giriyormuş hissi uyandırması yeter de artar bile.

O halde fazla uzatmadan anlatalım hikayemizi....

Adam bir zamanlar iyi sigara tiryakisiymiş, günde 2-3 paket içeninden. O içtikçe, adamın devamlı oturduğu odanın, hatta salonun perdeleri bu kör dumandan nasibini almaya başlamışlar. Perdeler sararıp solmuş. Hele kışın camlar açılmadığında, adam sokağa çıkmadığında, hele birde kendi gibi sigara içen birileri geldi mi tablalar dolup taşıyor, perdeler imdat sinyalleri gönderiyorlarmış.

Karısı çocukları isyanlardaymış.

Neticede karısının canına tak demiş. Odanın içinde içmeyeceğine söz vermezsen, vallahi de, billahi de bu perdeleri ne yıkarım, ne asarım, ne de ütülerim demiş.

Adam düşünceli bir şekilde; Kararın kesin mi demiş.

Kadın; Evet, Çamaşır makinesi içeride, yıka, as ne yaparsan yap eğer elimi sürersem...

Adam , ağır bir karar demiş…

Kadın, ağır, mağır demiş bıktım, usandım artık!

Adam ne yani demiş, şimdi bu perdeleri ben mi....

Kadın hiddetle, evet demiş sen yıkayacaksın!...

Adam, demek bunların hepsi sigara için öylemi demiş.

Kadın, evet demiş...Sana kaç sefer içme dedim, hem kendini, hem beni, hem de çocukları zehirliyorsun!

Adam ne mi yapmış?  Tamam, tamam demiş çıkar şu perdeleri!

Kadın yemin ettim demiş, elimi sürmem.

Ne yapsın adam? Ne yani demiş, şimdi ben mi, çıkaracağım bu perdeleri?

Kadın, aynen, anladığın gibi demiş, belki benim ne çektiğimi anlarsın da bırakırsın şu sigarayı!

Adam bak hanım demiş, bende yükseklik korkusu var, merdivene çıkınca ayaklarım titriyor.

Kadın gülerek, sen çık hele demiş, ben tutarım merdiveni, bunca yıllık kocamsın o kadar da yardımım dokunsun artık!

Ne yapsın adam, çıkmış merdivene, indirmiş perdeleri...

Kadın bakalım ne yapacaksın diye takılmaya başlamış ki, kapının zili çalmış.

Adam açmış kapıyı bakmış ki komşunun küçük kızı, Amca demiş, teyze evdeyse annemler börek yaptı onu çağırıyorlar. Her ne yapıyorsa bırakıp gelsin dedi annem!

Kadın hemen geliyorum demiş, zaten evde yapacak bir işimde kalmadı.

Sonra dönmüş kocasına, perdeleri bir güzel yıka, demiş bembeyaz olmazsa, yeminle bir daha yıkarsın.

Kadınlar toplandıklarında, ev sahibi hanım, hayırdır demiş pek bi neşelisin! Anlatsana ne oldu?

Kadın valla demiş, benim adam, topladı perdeleri, geçti makinanın başına, perde yıkıyor.

Bir diğer komşu kadın, vallahi inanmam demiş.

Senin kocan bizim uzaktan akraba olur. Yeminle söylüyorum, o perdeleri ne eline alır, ne yıkar.

Yaparsa da, bil ki başına saksı falan düştü de geç, o derecede yani!

Adamın karısı, benimde bir umudum yok demiş.  Amma sana bu perdeleri tertemiz olarak vereceğim dedi.

Komşu kadınlar hadi inşallah demişler. Senin kocan o perdeleri yıkasın, onu emsal gösterip, bizde kocalarımıza yıkatırız yemin olsun diye başlamışlar gülüşmeye…

Gelelim adama…

Adam ne yapmış dersiniz? Makinanın başına gelmiş önce. Makine demiş, anladım bu perdeleri temiz yıkarsın, iyi yıkarsın , bembeyaz edersin. Lakin ben senin dilinden anlamam, bir başkasına soramam, kızlara sorsam, madara olurum evlatlarıma karşı.

Perdelere bakmış, perdeler demiş, benden bayağı bir çektiniz. Şöyle bembeyaz yıkanmayı da hak ettiniz, size öyle bir güzellik yapacağım ki, sizde bayılacaksınız, hanım da!

Adam evdeki büyük poşetleri arayıp bulduktan sonra, perdeleri o poşetlere doldurmuş ve atmış kendini dışarıya…

Adam dışarıdayken, kadına bir haber gelmiş, yaşlı babası rahatsızlanmış, kadın çocukların en küçüğü olan oğlunu almış yanına, büyük kızına da baban gelince durumu anlat, beni merak etmesin demiş. O zamanlar cep telefonları falan yok. Kadıncağız iki sokak ötede ki, baba evine koşarak gitmiş küçük oğluyla.

Adama gelince, hemen aynı mahallede beraber büyüdükleri, birbirlerine nazları geçen kuru temizleyici arkadaşını bulmuş. Aman arkadaş demiş ocağına düştüm. Şu perdeleri bir temizle. Hatta akşama doğu verirsen sana benden birde yemek!

Arkadaşı tamam da demiş, bugün mümkün değil, sana söz yarın öğleye teslim edeyim. yengenin yıkadığından daha da temiz olmazsa, gel ben sana yemek söyleyeyim.

Ne desin adam, ağır ağır yürüye yürüye gelmiş kapısının önüne. Ne hikaye anlatacağını düşünürken, kapıyı büyük kızı açmış. Babam demiş, dedem ağırlaşmış annem kardeşimi de aldı dedemlere gitti. Bende kardeşimle seni bekliyordum.

Adam, hemen demiş giyinin bekliyorum kapıda. Doğruca kayınpederinin evine varmışlar. Karısı, babam demiş biraz kendine geldi amma, yine de iyi sayılmaz, ben bu akşam başında kalsam. Adam tabi demiş, ne kadar istersen kal, kızlarım bakar bana. Hastaneye götürmediyseniz de hemen bir taksi çağırayım. Yok demiş karısı, zaten hastaneden geliyoruz.   

Adam bir süre orada kaldıktan sonra, almış kızlarını, gelmiş evine.  Küçük kızı, baba demiş perdeleri yıkadın mı? Adam yıkamaz olur muyum kızım demiş, yarın anneniz gözlerine inanamayacak! 

Kadın akşama doğru eve geldiğinde, adamda perdeleri çoktan getirmiş, kızlarıyla birlikte bir güzelde asmışlar. Adam işte demiş perdelerin, eğer senin yıkadıklarından daha temiz daha beyaz değilse, şu bıyıklarımı keserim...Kadın, şöyle bir perdelere bakmış, vallahi çok temiz olmuş demiş. Hangi deterjanı kullandın.

Küçük kız söyleyeyim mi baba demiş, kadın ne söyleyeceksin deyince, küçük kız kuru temizleyici deterjanı anne demiş, babamla birlikte gidip oradan aldık, sonra ablamla birlikte bir güzel astık.

Kadın, bunları demiş o kuru temizleyiciye götürdün değil mi?

Adam evet demiş, hem mahalleden, hem de okuldan arkadaşım olur...

Kadın yazıklar olsun demiş. Adam da Hoppala demiş, Perdeler senin yıkadıklarından daha temiz oldu diye mi?

Hayır!...Hayır mı? Ha bir günde teşekkür et, ölür müsün? Hiç de değil...Ben o perdeleri önce leğende ıslıyor saçaklarını yıkıyor, sonra makinaya atıyordum. Madem kuru temizleyiciye götürecektin, bunca yıldır benim çektiğim eziyet ne?

Orası kendi bileceğin iş...sen demiyor muydun, benim gösterdiğim hassasiyeti temizleyiciler gösteremez diye...Arkadaşın makinesi son sistem.

Kadın perdelere daha da dikkatli bakmış, incelemiş, vallahi çok güzel yıkamış, hiçbir hata bulamadım...Sınıfı geçtik mi? Geçtin tabi de, bak ne düşündüm. Bundan böyle perdeleri sen yıkat...Ancak biraz tuzlu...Tuzunu, biberini bilmem perdeler sana emanet...Yani sigara içebilirim...Zehir zıkkım iç!

Derler ki, o günden sonra o adam sigarayı bırakmış!

Şehir şehre, karı-koca karı-kocaya, perde perdeye, kuru temizleyici kuru temizleyiciye, çocuklar çocuklara benzer!

Nihayetinde perde değil mi? İsteyen yıkasın, isteyen yıkatsın, isteyen yıka diye dayatsın, isteyen kuru temizlemeye götürsün perdelerini... Sen bilirsin dendiğinde kavga ve niza çıkmazmış derler...

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir daha ki sefere inşallah daha güzel bir hikaye anlatırız.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.