Portakalı Soyduk, Başucuna…

Hasan Durucan

Bugün bu yazıya nasıl başlanır bilemedim. Daha birkaç gün önce Letonya maçında Selçuk İnan’ın attığı gole sevinirken son dakikalarda yediğimiz golle ve maçın son düdüğüyle gelen bir puana hep birlikte üzülmüştük. Şimdi ki acımız daha büyük hiç şüphesiz. Maçın oynandığı günde hatta saatlerde bilinçli, organizeli olduğunu düşündüğüm terör saldırısını yaşadık. Saldırının adı Dağlıca oldu. Ve yine tarifi olmayan büyük acı içerisindeyiz. Spor köşesi, hatta milli gururlarımız için yazıyoruz. Elbette bu yazıda siyaset yapmanın anlamı yok ama bir yanımız yaprak dökerken bir yanımız bahar bahçe oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

**

Konya’mız beş gün A Milli Futbol Takımı’na ev sahipliği yaptı. Futbolun ülkemizde ciddi bir sektör haline geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Tüm spor branşları içerisinde en çok konuşulanı, yazılanı, okunanı oldu. İşte bu günlerde misafirperverliğiyle de Konya konuşuluyor. Konya, öncelikle seyircisiyle konuşuluyor. Meşin yuvarlağın oyuna başlatılmasından maçın bitiş düdüğüne kadar desteğini hiç kesmemesinden, aynı blok içerisinde iç içe konuk takım seyircisiyle maçı izleyip ırkçılık yapmamasından, şiddetin yerine alkış ve ıslık tutmasından, sahaya yabancı maddeler atmamasından, argo ve küfrün her türlüsünden kaçınmaları tüm ülke bazında onları yüceltti. Bu atmosferi burada yaşayınca bu stadın neden yıllar önce yapılmadığını bir kez daha sorguladım. Evet, stadımız da çok yankı yarattı. 41982 seyirci kapasiteli Konya Büyükşehir Torku Arena Stadı misafir takıma cehennem oluyor. Milli maçlar öncesi adeta bir gelin gibi süslendi desem sanırım teşbihte hata yapmamış olurum. Çevresine ve içine adetlerce dev Türk Bayrağımız asıldı, her koltuğa yine minik Türk Bayrakları bırakıldı, lazer ışıklarıyla gösteriler yapılarak ortam düğün gibi hazırlandı. Ve ben bir önceki “Umut, Gurur ve Hüzün” başlığı altında yazdığım köşemde futbolun adaleti olmadığından bahsetmiştim. Letonya’yı yenemeyen millilerimiz dünya devleri arasına ismini yazdırmış Hollanda’yı yendi. Hem de 18 yıllık galibiyet hasretini farka giderek puan tablosuna üç puanı yazdırdı. Peki üç günde ne değişti de Letonya’dan alamadığımız puanı Hollanda’dan aldık? Bence bu maça çok inandık. Letonya maçında inanmamış mıydık? Elbette o gün de inancımız vardı ama o gün bizde olmayan tek şey şans faktörüydü. Bu müsabakada güzel oyunun yanına inanç ve şansı da ekleyince goller geldi, puanlar geldi. Aslında maç sonunda tabloya baktığımızda durum biraz farklılaşıyor. Ben ilk gördüğümde inanamamıştım. A Milli Futbol Takımı’mız yüzde 39 topla oynama yüzdesine sahip ve 8 şutun 4’ü kaleyi bulmuş. Sadece yaptığımız 3 orta var ve bunun bir tanesi isabetli diye kayıtlara geçmiş. Toplamda yaptığımız 312 pasın da 220’si isabetliymiş. Peki ya Hollanda? Onlar da yüzde 61’lik topla oynama yüzdelerinin yanı sıra kalemize 12 şut çemişler. 27 kere açtıkları ortanın 5’i isabetli ve 536 pasın 435’ini ayağa oynamışlar. Evet önce yine inandık, destekledik, saha da aslanlar gibi koşup ter döktük ve şansı da cebimize koyunca adalet aramaya gerek kalmadı. Bu galibiyetle millilerimiz puanını 9’dan 12’ye yükseltti ve grupta Hollanda’yı bir altına alarak üçüncü sıraya yükselmiş oldu. Böylelikle 2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu'nda Çek Cumhuriyeti, Letonya'yı 2-1 yenerek 19 puana yükseldi ve finallere katılmayı garantiledi. İzlanda da Kazakistan ile golsüz berabere kalınca puanını 19’a yükselterek onlar da 2016 Avrupa Şampiyonası'na katılmayı garantilemiş oldu. A Millilerimiz kalan iki maçından 4 puan alması halinde grubu 3. sırada tamamlayacak. Hollanda kalan 2 maçını kazansa bile; ikili averajda Hollanda'nın önünde yer aldığımız için boşa kürek sallamış olacak. Ekim ayı içerisinde tamamlanacak grup maçlarının ardından, 9 grupta ilk iki sırayı alan takımlar ve üçüncüler arasındaki en iyi takım, doğrudan finallere gidecek. Kalan 8 üçüncü sıradaki takım, kurayla eşleşecek ve Euro 2016'nın son dört finalisti belirlenmiş olacak. Bakalım zaman bize finallerin kapılarını aralayabilecek mi? Ben inanıyorum, eminim ki sizde inanıyorsunuz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.