S.O.S

Av. Bülent Aksoy

Rio Olimpiyatları’nda madalya alan sporcularımızı saymak zaman alır diye saymadan teşekkür edecektim. Lakin madalya alanlar iki elin parmağı kadar bile olmayınca tek tek saymak zorunda kaldım.

Altın Madalya,

1-Taha AKGÜL (Güreş- Serbest),

Gümüş Madalya,

  1. Selim YAŞAR (Güreş- Serbest),
  2. Rıza KAYAALP (Güreş- Serbest),
  3. Daniyar İSMAYİLOV (Halter),

Bronz Madalya

  1. Yasmani Copello Escobar (Koşu- 400-m engelli),
  2. Cenk İLDEM (Güreş- Grekoromen),
  3. Nur TATAR (Tekvando),
  4. Soner DEMİRTAŞ (Güreş).

       Bu sporcularımız bayrağımızı dalgalandırdı, görevlerini yaptılar, çok teşekkür ediyor şükranlarımızı sunuyoruz.

Türkiyem, güzel ülkem, güzel vatanım, büyük devletim.

Ekonomide dünya 18. si, nüfus olarak dünya 17. siyiz.

Olimpiyatlarda başarılı olduğumuz neredeyse tek alan Güreş. 8 madalyamızın 5’i güreşten. Halter, koşu ve tekvandoda birer madalyamız var.

Ata sporumuzda başarılı olmamız gayet gurur verici. Temelden gelen ve özel sponsorluklarla takviye edilen bu sporda başarılarımızın artarak devam edeceğinden eminim.

3 yanı denizlerle kaplı ülkemizde su sporlarında hiçbir başarımızın olmaması üzücü. Hem ata sporu hem de sünnet olan atıcılık, okçuluk, binicilik gibi alanlarda da ismimizin olmaması üzücü.

Türk Cumhuriyetlerin tamamına yakını bizden üst sıralarda. Yunanistan, Sırbistan, küçücük İsviçre, Hırvatistan, İsveç, İran… kaale dahi almadığımız ülkelerin neredeyse tamamı bizi geride bırakmış. Ermenistan da hemen arkamızda.

16 milyon nüfusa sahip Hollanda 11. sırada, 10 milyon nüfusa sahip Macaristan 12. sırada bitiriyor olimpiyatları. 4 milyon nüfusa sahip, savaştan dün çıkmış Hırvatistan 17. sırada olimpiyatları tamamlıyor.

Sebebi nedir, neden bu güzel ülke sporda şanına yakışan başarıları alamamaktadır?

Transferlerimiz de olmasa 41. liğimiz 46. lığa düşecek.

Devletimizin spora yatırım yaptığı, pek çok yeni tesisin yapıldığı, çoğu ülkede olmayan imkanların sağlandığını biliyoruz. Lakin doğru olmayan bir şeyler olduğu kesin!  Bazı ülkelerin hayal dahi edemeyeceği bir bütçe ile spora yatırım yapıyoruz.

Eğitimlerde mi eksiklik var, hocalar gerekli eğitimleri vermiyor mu? Bu alanlara yönlendirme yapılırken tanışıklık esası ile mi hareket ediliyor?  Bilmiyorum. Ama işlerin yolunda gitmediği kesin.

Benim tavsiyem biran evvel bu işi en iyi yapan ülkelerden eğitimcilerin, bilim insanlarının, hocaların transfer edilerek önce hocalarımızın eğitimlerindeki eksikliği burada görmemizin sağlanması, sıfırdan bir eğitimle hocaların yetiştirilmesi, aynı anda temelden yetenekli çocukların kreşten ve/veya ana okulundan itibaren tespit edilmesi ve bu ülkeye yakışan başarılar için çalışmaların başlatılmasıdır. Bu işi başaramayan herkesin de tasfiye edilmesi gerekmektedir.

Spor Bakanlığının bütçesi 1.1 milyar Türk Lirası. 4 yılda bir yapılan olimpiyatlarda bütün madalyaları hesaplayıp 3,5 altın aldığımızı kabul ettiğimizde; her bir madalyanın maliyetinin 1,25- milyar Türk Lirası olduğunu görebiliyoruz.

Yazık günah verilen emeklere. Katılan sporcularımızın bir günahı yok. Bence sorun temelde. Bu temel eğitimi veren bütün hocalar bir an evvel değiştirilmeli ve her şey baştan planlanmalıdır.

Hiçbir kaybımızın olacağını düşünmüyorum. 4, 5 ve 6 yaşında olan çocukları yetiştirmeye başlarsak en fazla 3 olimpiyat sonra mühim başarılar elde ederiz.

Aksi halde 41. dahi olamayacağız ki bu hal bu yüce millete, bu koca Devlet’e YAKIŞMAZ.

Beden eğitimi derslerini hava soğuk veya sıcak bahanesi ile, yahut önemsiz diye atlayan yönetici ve öğretmenlerin de bu başarısızlıkta katkısı büyük.

Çocukları eve kapatan, durmadan ders çalışmasına yönelten, verilen tonca ödevle çocukları hantal bir yapıya sokan eğitim sistemimizin değişmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “Çocuk çocukluğunu yaşamalı”.

Belki kötü bir misal ama seri katil olarak suçlanan ve tutuklanan anti sosyal varlık, çok iyi bir eğitim almış, çok iyi bir üniversiteyi bitirmişti. Spora yönelmek enerjinin atılması, sanata yönelmek varlığın, tabiatın sevilmesi, hayvanlarla uğraşmak her canlıya şefkat gösterilmesini sağlar.

Sürekli ders çalışan bir neslin ufku, çalıştığı oda kadar dar ve kapalı olur. Güneşe, bulutlara bakıp hayal kurmayan, dağlarda, tepelerde koşuşturmayan, ağaçlara tırmanmayan bir nesil hangi hayali kurup edebiyatını, sanatını, sporunu geliştirebilir? İnternette sörf yapmayı bırakması için çocuklukta oynadığımız oyunları çocuklarımızın oynanması teşvik edilmelidir. Bu oyunlar sporun da, olimpiyatların da temelidir.

Bu bir acil durumdur ve tam olarak başlıktaki sinyal verilmiştir: S.O.S.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.