Sadakayı alışkanlık edinmek

İsmail Detseli

Sadaka ömrü uzatır… Sadaka vermek ruha huzur verir… Sadaka Allah’ın en sevdiği haslettir.

Fakirlere, yetimlere, dullara, hastalara, ihtiyaç sahibi kimselere sadaka vermek gönül alıp sevindirmek Müslümanın en ulvi görevidir. Zira sadaka ömrü bereketlendirir, haneye ve kişiye huzur verir. Eskiden büyüklerimiz bizlere böyle öğretirler ve sadakalaşmayı teşvik ederlerdi. Hatta bu konuda eğitici ibretlik hadiseler de anlatırlardı.

Sadaka vermek, gönül almak, yedirmek, içirmek, giydirmek, cömertlik etmek çok güzel bir şeydir. Ancak günümüzde yedirip içirmeleri sadaka vermeleri ekranlarda ve basında görüyoruz, okuyoruz. Yapılan birçok iyilik reklam ve gösteriş kokuyor. Lüks otellerde, lokantalarda, verilen iftar yemeklerinde ihtiyaçlı, aç bir fakiri görmek mümkün değil. Aksine keller yağırlar birbirini ağırlar hesabı bu sofralarda zengin ve varlıklı kişileri görüyoruz. Sanırım bu tür ameller Rabbin hoşuna gitmez belki de bu ameli işleyenlerin öbür alemde zararına olur…

Hadi zenginler ramazan paketleri dağıtıp otellerde, lokantalarda yemekler vererek bu vazifeyi yerine getiriyorlar ya imkanı olmayıp keşke ben de yapabilsem diyenler ne yapmalı?

İşte onlar da bir yetimin veya fakir çocuğun başını okşayarak onlara güleryüz göstererek yardım edebilirler. Beden sağlığı yerinde ise dul ve yalnızların zor işlerine koşturarak sahipsiz hayvanları, kurtları kuşları doyurarak ya da susamışlara su vererek sıcak yaz günlerini sadakaya dönüştürebilirler. “Yoldan eza verecek bir şeyi kaldırmak” da sadaka değil midir? Şunu hiç unutmam eskiden köy muhtarları baharın işlerin başlayacağı günlerde özel olarak imece yapıp tüm dağ yollarını köylülere temizletirlerdi.

1894 doğumlu merhum anne dedemin sadaka konusunda bizlere anlattığı bir hatırayı paylaşayım… Peygamber Efendimize bir gün Cebrail (A.S.) gelip şöyle bir haber verir: “Ya Resulallah, beldenizde anası ile yaşayan filan genç yarın ölecek, ömrü vadesi dolmuş levhi mahfuzda gördüm” der. Cebrail yanından ayrılınca efendimiz (A.S.) ashabından birilerine o genci bulup yanına getirmelerini söyler, bulup gelirler. Efendimiz gencin hal hatırını sorduktan sonra “Benden bir isteğin var mı?” der. Genç “Evet Ya Resulallah evlenmek istiyorum” cevabını verir. Peygamberimiz yine yanında bulunan sahabilere sorar “Bu gence uygun bir kız var mı biliyor musunuz?” Sahabeden biri “Ya Resulallah filan yerde bir kadın var, onun yetişkin kızı var siz bir konuşursanız anası ile bu gencin isteği olur” der. Efendimiz (S.A.V.) de doğruca kadının evine gider ve kızı görüp o genç için dünür olur. Anası da “Siz nasıl münasip görürseniz öyle olsun ya Resulallah” der. Efendimiz ertesi gün ölecek genç için işi acele tutmaktadır. Oğlana sorar “Bu kıza verecek bir mihrin var mı?” “Evet, dün birisine çalışmaya gitmiştim bir tas bal verdi, onu verebilirim” der. Kıza sorar “Senin bu genç için verebileceğin mihrin var mı?” Kızın anası derki “Efendimiz iki tane arpa ekmeğimiz var birini kızımın mihri olarak veririm” deyince efendimiz hemen o iki gencin nikahlarını kıyar “bunları bu gece gerdeğe koyun” der. O gece nikahlı gençler gerdeğe konulur.

Gecenin bir nısfında gençlerin kapısı çalınır delikanlı genç kapıya çıkar bakar ki çok ihtiyar bir adam şöyle diyor “yavrum çok açım, takatim kesildi karnımı doyuracak bir sadaka verebilir misiniz?” Oğlan eşine dönüp durumu anlatır. Eşi derki “Biz genciz açlığa dayanırız bu ihtiyara şu mihrimiz olan ekmek ile balı ver, yesin” der verirler. Adam güzelce karnını doyurur, “Sağ olun yavrularım yuvanız bereketli ömrünüz uzun olsun” der gider.

Peygamber’i Zişan Efendimiz bekler ki genç öldü diye haber gelecek. Çünkü bir gün önce Cebrail söylemiş fakat o beklediği hüzünlü haber gelmiyor. Bu durumdan haberi olmayan bir ashabını çağırıp gençlerin durumunu öğrenmesi için evlerine gönderir. Adam gider gelir ve “Ya Resulallah ikisi de gayet iyiler ve çok mutlular size dua ediyorlar” der. Efendimiz biraz ye’se düşer gibi olunca hemen Hz. Cebrail yanına gelir “Sen hiç tereddüde düşme Ey Allah’ın Resulü o genç bugün ölmeyecek. Çünkü bu gece onların evine bir aç ihtiyar geldi, yiyecek istedi. O iki genç mihir olarak birbirlerine verdikleri bir tas bal ile bir arpa ekmeğini o ihtiyara verdiler. O da karnını doyurup onların mutluluğu ve ömürlerini uzun olması için duada bulundu. Yüce Allah o ihtiyarın duasını kabul etti ve ölecek olan gencin ömrünü uzattı” der. İşte, kardeşlerim demek ki sadaka vermek ömrün uzamasına bile sebep oluyor. Bunda yüce Rabbimizin büyük hikmetleri vardır. Sadaka vererek sağlıklı, uzun ömürlü kalalım. Bunları bana anlatan büyüklerimin ruhları şad olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.