SAVAŞTA KAYBEDEBİLİRSİNİZ, ANCAK SAVAŞMAZSANIZ ÇOKTAN KAYBETMİŞSİNİZDİR

Süleyman Sayan

Uzun zaman sonra tekrardan eksi averaja düşerken, Karabük beraberliği ile başlayan duraklama döneminde, Rize galibiyetinden sonra gerileme dönemine girdik. Son 7 maçta sadece 1 galibiyet aldık. Fakat sonuçta bu da bir dönem. Birkaç hafta önce yazımda belirttiğim zorlu fikstürün 3 haftası daha sancılı geçecek gibi.

İnsanoğlunun genel özelliğidir sanırım inanmak. Önce bir şeye inanır, inandığını kabul eder, inandığı dava üzerine çalışır ve inançlarının karşılığını olumlu ya da olumsuz gördüğünde durumu tüm benliği ile kabul eder. İnsanoğlunun bir diğer özelliği ise aynı şeyi yapmaktan, yaşamaktan ve görmekten çabuk sıkılır.

Konuyu futbolla ve de Konyaspor ile bağdaştırmak gerekirse;

Öncelikle şahsım adına her zaman sistemi ön planda olduğu takımları sevmişimdir. Avrupa’da ise bu işi kaliteli oyuncular ile yapabilen takımlara ve teknik patronlara hayranım diyebilirim. Bakınız laf salatası yapmıyorum. 1. futbol liginde batmış kulüp ile 2 sezonda genç oyuncular ile süper lige çıkan takımdan kimse bu başarıları beklemiyordu. Başarının kötü yanı insanları başarıya alıştırırsanız normal seviyelerde gittiğinizde başarısız kabul edilirsiniz. Takımın gerçek sahipleri müsveddelerden bahsetmiyorum. Gerçek harbi taraftarlar koşulsuz severler takımlarını ama yeri gelince hakaret etmeden eleştirir tepkilerini de koyarlar. Hakaret ve eleştiri bir birine karışmadığı sürece her görüşe son derece saygım vardır.

2014-15 | 2015-16 ve bu sezon aslında bize ışık tutuyor. Aykut Kocaman sanırım bir Karabük maçı öncesi gelmişti. 90. dakika bulduğumuz gol ile maçı kazanmıştık. O zaman Konyaspor takımında Hleb, Torje, Djalma, Hasan Kabze, Mehmet Güven gibi isimler varken yedek kulübesinde Ömer Ali, Ali Turan, Vukoviç gibi isimler vardı. Rangelov ise belki sakattı belki yetersiz 18 kişilik kadroda yoktu. Hoca sonraki maçlarda Galatasaray ve Gençlerbirliği karşısında beşer gollü mağlubiyetler almış ve artık sistemi bir kenara bırakıp topu rakibe vereceğiz akıllı oyun ile bu sezonu geçireceğiz demişti. O sezon sanırım 46 puanla 8. bitirdikten sonra taraftar yıldız beklerken takımdaki birçok kaliteli isim gönderilmeye başladı Hasan Kabze, Torje, Djalma gibi isimlerin gitmesi taraftarı üzdü. Kiralık da olsa transferin son günlerinde Holmen, Traore gibi isimler yüreklerimize su serpmişti. Bir önceki sezon yedek bekleyen oyuncular ise on bire monte edilmişti. Bir sezon öncesi yapılmak istenenler yapılıyor ama yetmiyordu. Takımımız sezonun ilk yarısı 26 puan toplayabildi ve 7. sırada yer buldu kendisine. Daha önce neredeyse hiçbir zaman bu seviyelerde oynamadığımız için taraflı tarafsız herkes koşulsuz teslim olmuştu hocanın sistemine. Devre arası kilit oyuncuların alınması şehrin inanması tek vücut olması ve takımın hocanın istediği neredeyse her şeyi yapabilmesi çok uzun süre mağlup olmama gibi etkenlerle takımımız ligi 3.sırada bitirmeyi ve UEFA Avrupa ligi gruplarına direkt katılmayı hak ediyordu. Rüya gibi bir sezon geride kalmıştı. Aslında bu sezonda geçtiğimiz sezona benzer başladı kaliteli isimler gönderildi. Taraftar son ana kadar transfer beklese de dikkat çeken isim alınmaması kafalarda soru işaretleri bıraktı. Buraya kadar olan kısmı hepimiz biliyoruz peki ışık tutan kısım neydi Konyaspor’a yapılan kilit transferler ve gelen başarılar.

Kazandığınız zaman veya kaybettiğiniz zaman nedenlerine bakan insanlardan olduğumu düşünüyorum körü körüne karalamak eleştirmeden hataların üzerini örtmek gibi bir düşüncem olmadı. Sayın yönetim istemeden de olsa, Konya’nın ruhunu aldınız çünkü şehri böldünüz. Biz başarıya aç bir şehir değilmişiz her sene şampiyon olmamız gerekirmiş şaka bir yana, biraz pof pof biraz şişirme oyuncularımız azcık şımardı, kendilerini ulaşılmaz hissettiler istisnalar var tabi. Sonuçta böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Aslında çok çok başarılı sezon ardından normalin bir tık üstüne döndük ben bunu sindirip kabul edebiliyorum ama siz bunu yeni Konyasporlulara izah edemezsiniz. Şehir bölünmüş durumda kimileri koşulsuz her kötü olayı yönetime ve başkana bağlarken kimileri sabır isteyen oyunda sonuç gelmediği anlarda isyan ediyor. Başarıları Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olmasına bağlayanlar bile var. Kimileri Aykut hocanın Fener’e kur yaptığını söylüyor, büyük problemlerimiz olmasa da, aslında olay şu sisteminizden taviz vermeden heyecanlandıran birkaç isim alabilseniz, eldekileri tutabilseniz bugün belki şampiyonluğa oynayan bir ekip olacaktı Konyaspor, Başakşehir’den çok daha ön planda olacaktı, fazlası vardı eksiği yoktu. Bu sezon olmadı ama Türk futbol tarihinin son sezonu da değil bu, gelecek sezonu sonrası ve daha sonrası…

Konyaspor camiasında genel kanının şu olduğunu düşünüyorum 18 takımlı ligimizde bu takım en kötü 48-52 puan arası puan toplayacaktır. Türkiye kupası çeyrek finalde rakip alt ligden Sivasspor tur atlarsak da daha makul rakipler ile karşılaşıp finalde Başakşehir ve Fenerbahçe’den biri ile yapmak daha kolay yol gibi görüyorlar. İyi şekilde düşünürsek haklı oldukları yer var fakat futbolda ihtimaller değil sonuçlar önemlidir. Sivas ile maça başladınız 5 dakika 1 penaltı kırmızı kart çıktı diyelim hadi geçmiş olsun. Garantiniz var mı? Hayır! Kaldı ki ligde şuanda iyi ile kötü arasında bir konumda ilk yarı alınan puanların kaymağını yerken durumun kötüye gittiğini belirtmek de lazım.

Gençlerbirliği’ni Ankara’da sadece bir defa yenebilmiş bir takımız ilk defa yenilmiyoruz, oraya takılmıyorum. Aynı hoca ve sistem ile 5 gol yediğimiz maçta bile böyle dağınık bir görüntü vermedik, beni endişelendiren kısım bu, Konyaspor inancını yitirmiş ve korka korka top oynuyor gibi. Bakın yenmekten yenilmekten bahsetmiyorum, sistem hata veriyor bu süreçte; biz ne yaparsak yapalım bizim kazanmamıza, ya hakemler, ya zemin, ya da diğer dış etkenler izin vermeyecek düşüncesi hakim, işin üzücü kısmı tüm takım ve teknik heyet istemese de buna inanıyor. Hazırlık pasları ile atak yapmak hoşuma gidiyor lakin kontra yakalayacağınız pozisyonlarda defansın yerleşmesini bekleyip hazırlık pasına dönmek tırnak içinde saçma bir anlayışın hakim olması üzüyor insanı. Konyaspor şu süreçte bilinçsiz bir oyun oynuyor ve ne yaptığını bilmiyor. Bunun 2 nedeni var 1- orta alanda takımı yönlendirecek beyin yok oyuncularımız geneli çalışkan ama düz oyuncular bunları saha içinde koordine edip yönetecek oyuncumuz yok. Çok yalnız kaldığı için Ali Çamdalı’da bir yere kadar Xamdalı sonuçta. 2. neden farkını koyacak oyuncular 1 sene daha yaşlandı ve 3 kulvarı kaldıramadılar. Son 3 sezon gelip giden oyuncuları bir incelerseniz Konyaspor’dan daha başarılı bir takıma giden ya da şuan oynayan oyuncu sayısı kocaman bir sıfır olduğunu görürsünüz. Bu şu demek eğer bu sistemi kabul etmez iseniz küme düşersiniz öte yandan bu oyuncuların şımarması yerine süper ligde oynamak istiyorlar ise elindeki sisteme sahip çıkması ve Konyaspor’un kıymetini bilmeliler.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim Arena ile birlikte Konyaspor taraftar kültürüne giren ya da yaşı gereği geçmişle alakası olmayan arkadaşlar yazımdan ve söylemlerimden bir şey anlamayabilir biraz iğneyi kendimize batırsak, eski stadyumda çektiğimiz rezillikler, menajerlerden yediğimiz tokatlar, teknik patronların koruduğu futbolcuları yanında getirmesi, haciz durumları, deplasman çileleri ve hangi ligde olursa olsun koşulsuz bir sevgi, bu oyunların ve skorların sonucunda Aykut Kocaman’ın bu kadarda olsa kredisi olduğunu düşünüyorum. Tekrar söylüyorum eleştirilere katılıyorum, hakaret edenler ve suçlama yapanlara diyecek laf çok aslında ama kendimi o seviye görmüyorum. Ne oldunuz ne başardınız bugüne kadar ki, tertemiz tarihinizi lekeleyip Aykut Kocaman maçları satıyor diyebiliyorsunuz? Sezon sonu Avrupa kupalarına gitme hakkı elde ederse takım bu söylemleri sosyal medyadan silmek Aykut gitme demek için geç de olabilir. Öte yandan futbol yeniliklere açık bir oyundur. İyi futbol iyi futbolcularla oynanır gerçeği kötü oynarken de kazanabilmek işte bu ayaklarla mümkün olabiliyor. İyi ya da kötü bu sezonu geride bırakacağız abartmadan gerekli mevkilere gerekli oyuncuları araştırmaya şimdiden başlamak gerekiyor. Bizim yerimizde olmak isteyen süper ligde o kadar çok takım var ki, bu taraftara sahip olmak isteyenler ise çok çok ayrı bir konu. Tarihte yıkılan neredeyse tüm Türk devletleri gibi kendi kendimizi bitirmezsek kimse bitiremeyecek.

Sonuç olarak; büyük takımlar ile yapılan maçlar zorlu olduğu kadar fırsattır da bizim silkelenmeye, kenetlenmeye ve zafere ihtiyacımız var Trabzon maçının seyircisiz olmasını belki de avantaja çevireceğiz. O maçı kazanmamız çatlak sesleri bastırırken, futbolcularında ayaklarını yere basmasını sağlayacaktır. Tersini şuan düşünmek istemiyorum.

Günün Sözü; beyler kendinize gelin, Konyaspor varsa siz varsınız, onurunuz ve takımınız için savaşın. Savaşırsanız belki kaybedersiniz, ancak savaşmaz iseniz çoktan kaybetmişsinizdir. (Günün sözü; Hem taraftarlarımıza hem de oyuncularımıza)
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.