Sayılı gün değil mi?
Göz açıp kapatana kadar bir de bakmışız ki sandık önümüze gelmiş.
Vatandaşlar daha şimdiden kendilerini yönetecek kişilerle ilgili hesaplar yapmaya başladılar bile.
Belediye seçimlerinden bahsediyorum.
Kimse kendisini “vaz geçilmez” olarak görmesin.
Kimse kerametin kendilerinden menkul olduğu zannına da kapılmasın.
Seçmenlerin çok büyük bir bölümü AK Parti’ye, dolayısıyla da Tayyip Erdoğan’a oy vermektedir.
Tayyip Erdoğan’ın hatırı olmasa (kusura bakılmasın ama) nal bile toplayamazlar.
Ancaaak seçmen çok nazlı.
Seçmenler “Tayyip Erdoğan’ın da hatırı bir yere kadar” diyorlar.
Çeşitli vesilerle görüştüğümüz vatandaşların belediyelerden şikâyetleri var.
Kimileri bazı yöneticilerin tehditlerinden şikâyet ederken, kimileri de “falanca kişi beni makamından kovdu” diyerek serzenişte bulunuyorlar.
Hemen Genel Seçimleri hatırlatıyorlar ve diyorlar ki;
“AK Partiye gönül vermiş olmamız, yanlışları görmeyeceğiz anlamına gelmez. Genel seçimlerde AK Parti’nin oylarındaki düşüş biz seçmenlerin ikazları anlamına gelmektedir. Mevcutların korunması halinde ikinci bir ikaz daha yaparız. Bu Genel Seçimlerden de daha uyarıcı olur.”
Yani tercüme edecek olursak, seçmen kan değişikliği istiyor.
Seçmen, adam yerine konulmak istiyor.
Seçmen, seçtiği insanlar tarafından itilip kakılmak, horlanmak istemiyor.
Seçmen, Erol Taş rolü verilen yöneticilerden ikrah etmiş.
Çünkü Başkanların bir kısmı, ceketlerini koysalar seçileceklerinden emin oldukları için, vatandaş memnuniyetini dikkate almıyorlar.
Bir konunun altın kalın çizgilerle çizmek lazım.
Konyalı seçmenlerin duygu ve düşünceleri Genel Merkeze tam olarak yansıtılmıyor.
Genel Seçimlerde AK Parti’nin oylarının neden düştüğünü merak edenler, konuya bir de bu açıdan baksınlar.
Bir kere daha aynı hataya düşmemek için, bence vatandaşın sesine kulak verilmelidir.
Çünkü vatandaş, kendisini yönetecek Başkanı ve ekibini kendisi seçmek istiyor.
Bu da vatandaşın, seçmenin hakkıdır.