Şehremini nasıl olunur?

Mustafa Bahar

Türkü dinlemek pek adetim değildir. Belki kültürümüzü çok iyi bilmediğimden, belki türkülerin anlattığını anlamadığımdan belki hayatım boyunca sanattan- edebiyattan anlamadığımdan bilemiyorum. Ancak zaman zaman bazı türküler dilime dolanır akşama kadar mırıldanır dururum. Bugün de Nesimi’nin “ O Yar Benim Kime Ne” isimli deyişi dilime dolandı.

Ben melâmet hırkasını

Kendim giydim eğnime

Ar ü namus şişesini

Taşa çaldım kime ne

Nesimi' ye sordular ki
Yârin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım
O yâr benim kime ne


Deyişin son mısrasını tekrar ederken ülkem geldi aklıma. Memnun olmadığımız çok durum var bu ülke de ama bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. O’na yar gibi bakmayacaksak, hangi seçimi yaptığımızın, kime oy verdiğimizin ne önemi var ki? Çünkü bu ülkenin dağları, denizleri, ovaları bir başkadır. Bu coğrafyanın çiçekleri bir başka açar ve gelincikleri bir başka kokar. O yüzden sahip çıkmak hepimizin boynunun borcu. Sahip çıkma adına herkes sadece bir oy vererek yönetim emanetini birine teslim etti. Şimdi söz sırası onlarda. Vatandaş görevini yaptı. Sıra sizde ve buyurun bakalım. Artık çok istediğiniz yere halk sizi layık gördü. Hepimiz için hayırlı olmasını dilerim. Ama artık gün propaganda günü değil, iş yapma günü. Vatandaş ekiplerinizi, takım arkadaşlarınızı bize tanıtmanızı bekliyor. Hatta bugünden tezi yok hayırlı olsun ziyaretlerini de mesai saatleri dışına taşımanızı da.

Öyle şikâyet etmek falan yok. Hele enkaz edebiyatı yapmaya, ipe un sermeye de hakkınız yok. Şikâyet ve bahane bulma mekanizması çalışırsa önce cesaretiniz kırılacaktır. Cesaretin herhangi bir sebeple kaybolması yöneticiyi esarete sürükler. Halka ve Hakka hizmet etmek gibi bir motivasyon varsa memleketin yıllardır bekleyen meseleleri birer birer çözülür.

Seçimlerde bahsedilen vaatler proje değildir. Adı sanı belli olan, ciddiyetle ehil bir takımın üzerinde çalışmış olduğu projelerin üretilmesi gerekir. Bu projelerin hangi zaman aralıklarında nasıl gerçekleştirileceğini ve çalışma takvimini halka ilan etmek gerekir. Şehirle ilgili büyük hayallerinizi vatandaşla samimiyetle paylaşmak insanları da motive eder.

Şehremini seçimden önce selamladığı, elini sıktığı, oyunu istediği insanlarla iletişimini nasıl devam ettireceğini kamuoyu ile paylaşmalıdır. Çalışacağı ekipte neler aradığını, hangi şartlarda çalışacağını, çalışma standartlarını açıklamalı ki yarın görevden almak istediği daire başkanı kâbus görmesin. İlgili bürokrattan beklentilerini daha bugünden söylerse, dere geçerken at değiştirmek zorunda kalınmaz. Yaşına, dişine, tecrübesine, bilgisine mi yoksa size olan yakınlığına mı bakacaksınız? Ne kadar itaatkâr olduğuna mı bakacaksınız? Yağ çekenlere mi kulak vereceksiniz yoksa samimi eleştirilere mi? Yağ çeken ve goy goy yapanların size rüşvet verdiğini ve sizden daha büyük beklentileri olduğunu anlayacak mısınız?

Halk sizden şehri yeniden inşa etmenizi beklemiyor. İyi niyetle çalışmanızı, elinizden gelenin en iyisini yapmanızı bekliyor. Emaneti kendinize dert edinmenizi bekliyor. Kimse kendinde bir marifet olduğu için seçildiğini zannetmesin. Çünkü sizi oraya taşıyan lideriniz ve partiniz olduğunu unutmamak gerekir. Vatandaş hala partiye ve liderine oy vermektedir. Nihayet marifeti kendinden menkul sayanların başına neler geldiğini herkes biliyor.

Bir diğer tehlikede seçilmişin kendisini kurtarıcıya dönüştürmesidir. Bu, kendilerine de, vatandaşa da, çalışana da kötülüğe dönüşür. Yapılması gereken, kendi medeniyetimizin eseri olan projeler üreten, ekiplerdir. Gözbağcılık anlamına gelen üç kafadarın bir araya gelerek uydurduğu projelerden bahsetmiyorum. Trafik, su, hava, çevre ya da hangisi ise en önemli sorun başlamak lazım bir ucundan.

Yetersiz görülen ya da ekip standartlarına uygun olmayan bürokrat ile bizzat görüşerek teşekkür edilmeli haysiyeti ve onuru ile oynanarak yeni küskünler oluşturulmamalıdır. Haysiyet cellatları günün birinde sokakta rahat yürüyemez hale gelir. İtibar suikastları gibi girişimler memleket için sadece zaman ve enerji kaybından öte bir anlam ifade etmeyecektir.

Katılımcılık, kapsayıcılık, dirençli şehir, yeşil şehir, akıllı şehir, yüksek teknoloji ile yönetilen şehirler, beşerî sermaye, insana yatırım, bilgi ve şehir ekonomisi, şeffaflık, hesap verebilirlik, halka ve hakka hesap verebilirlik, liyakat, takipçi olmak, yetkilendirme ve hesap sorma gibi birçok konuda düşüncelerimizi belki daha sonra paylaşırız. Allah sonumuzu hayırlı kılsın.


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.