Selçuk Üniversitesi'nde son durum

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Uzun zamandır üniversitemiz hakkında yazı kaleme almamıştım, yazmam gerekti, zira Rektörümüz ve yardımcıları atandı. Dördü de belli inancı ve değerleri olan hocalarımız. Gerek yok ama yine de belirtmek isterim ki her zaman yanlarındayız ve desteklerimizi esirgeyemeyeceğiz, yanlışlarında uyarma görevimizi kardeşlik hukuku içerisinde yapacağız.     

İnsan inancı ve idealleri için göreve talip olursa bir anlamı var. Göreve talip olma makam isteme değildir. İnsan için en büyük makam “eşref-i mahlûkat”, bilim insanı için Rabbimin İLM sıfatını taşımasıdır.

Atamalarda dikkat edilmesi gereken “hak, adalet ve liyakatin esas alınması” kadar “atananların da bunu hak etmesi ve davranışlarında mütevazı” olması gerekir. Zira bazılarına makam, bazılarına unvan ve bazılarına da para çok gelir ve taşıyamaz. Tüm ekibe hayırlı olsun, Rabbim hayırlı hizmetler nasip etsin.

Şahin Rektör, seçim sürecinde büyüğü ve hocası Tahir Yüksek Bey’i incitmeden yarıştı. Her iki hocamızın da talebi hizmete idi. Şahin Hoca inandı, yılmadı ve görevi aldı. Esas iş bundan sonra başlıyor.  

Seçim zamanı herkes söyleyeceğini söyledi, yazdı, tartıştı, danıştı, atama oldu ve “o iş artık bitti”. İki hocamız da bir gövdenin iki eli gibidir. Çinli, “sağ el sol eli itmekle bir şey kazanmaz” demiş. Önemli olan “elin eli, ellerin de yüzü yıkamasıdır”. Bu anlayış inancımız gereği bir nasip meselesidir de.

Şahin Rektörümüzü ve yardımcılarına hayırlı olsun ziyaretinde bulundum. Birbirini uzun zamandır tanıyan ve bazı değerleri taşıyan insanlar olarak görüştük. Makamlardan talep çok olduğu gibi verdiği OY un arkasına sığınanlar arasında; makamı kaşıyan fitneci, mahareti kendinden, nezaketi toplumdan, asaleti çevresinden meçhul kişi ve gruplar olacak, “rektörün has adamıyım” diyerek, çıkarları için kullanamaya çalışacaklardır. Dindarlıkları “GAF”, milliyetçilikleri “LAF”,” adamlıkları “KOF”; silik-sahteci, uygun makam öpücü, ayağı yer tuttuğunda da kraldan çok kralcı olan insan müsveddelerine dikkat, derim.

Bu arada âdetim olmamasına rağmen yeni atanan 2 dekana (Mustafa Küçükhödük ve Ferruh Yıldız) bilvesile hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Her iki hocamızı da heyecanlı istekli ve heyecanlı idi.  Küçükhödük Hoca’nın yardımcılarını birebir tanıma fırsatımız olmadı ama Ferruh Hoca yardımcılarını yakışıklı, sempatik gençlerden seçmesi etkileyici ve şık duruyordu.

Bu arada iyi bir Yozgatlı dostu olduğunu bildiğim Küçükhödük Hoca’nın yanında dünya tatlısı birisi vardı ki, görmeye ve sevmeye değer. Allah sevgi ve muhabbetlerini artırsın ve daim eylesin.

Üniversitemizin geçirdiği sıkıntılar iyi bilindiği için konuya detaylı girmeyeceğim ama gördüğüm kadarıyla çok iddialı projelerle göreve talip olmuşlar. Her yeni başlangıcın bazı zorlukları olur. Üniversitemiz için bu zorluklardan biri de kadro meselesidir. Bu ve bazı meselelerde zoru yaşamış biriyim. 1998 de hakettiğim halde sırf zamanın Rektörünün ilmi kendinden meçhul adamlarının önüne geçmemem, hatta bölüm başkanı olmamam için Profesörlük kadrom 3 yıl geç verildi, konu muhatablarına hakkımı helal etmedim.  

Şahin rektörüm, kul hakkına inanan ve karşılığının ne olduğunu gayet iyi bilen hocamızdır. Bu konuda hassas davranacaklarına ve kadro meselesini en kısa zamanda çözmek için gayret edeceklerine inancım tamdır. Kendileri de bilirler ama üniversitemiz içinde en çok konuşulan konu da budur.  

Son sözüm “ARSIZI GÜÇLÜ, HAKLISI SUÇLU” olan bir zamanda yaşıyoruz; aman dikkat. Kalın sağlıcakla.

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (13)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.